Gençleri kurtarma operasyonu
20 Eylül 2025

Konuştukça derin cehaletleri ve karakter deformasyonları ortaya çıkan bazı siyasetçilerin gençlerin sorunları karşısında düştükleri duruma bakınca gülümsemeden edemiyorum.

Bu köşede yakın geçmişte defalarca yazdım, “Şimdiki yönetimin nerdeyse bir kuşaktan öç alırmışçasına orada burada açmış olduğu cehalet yuvası bazı üniversite müsveddelerini hemen kapatın” dedim.

Bununla da kalmadım, Z kuşağı adı verilen gençlerimizin bazılarını belki kurtarırız diye, her üniversitede eğitim dalı ne olursa olsun, birinci yılın sadece klasik ve modern klasik kitap okumaya ayrılmasını ve bu aşamayı geçmeyen öğrencinin üniversite okuyamamasını da önerdim.

Bazılarının düşündüğü gibi bu öneriler bir yazarın boş zamanını değerlendirmek için yaptığı düşünce egzersizleri filan değildi.

İlkokul yaşlarında hatta anaokulda bile çocuğunun eline cep telefonunu veren anne babalar çocuk büyüyüp gençlik yaşına girdiğinde dikkat eksikliği ve onunla birlikte gelen birçok sorunla yaşamaya başladığında acaba neden diye sorabiliyorlar.

Çocuk yaramazlık yıllarında belki de daha rahat kontrol altına alınabilsin diye ellerine tutuşturulan o cep telefonları daha sonra bir kuşak olarak o gençlerin kaybedilmesine yol açan etkenler arasında.

Gerçi bu gelişme hakkında tehlike sinyalleri çok önceden verilmeye başlanmıştı. Her yeni teknolojinin gelişme evrelerinde eski teknolojilere dayalı hayat tarzlarını artık öldüreceği tartışılır. Radyo, televizyon hayatımıza girdiğinde bu tartışmalar hep oldu.

İnternet de devreye girdiğinde gazetelerin ve hatta kitapların sonunun geldiği bazılarınca sanki bu çok matah bir şeymiş gibi destek verilerek tartışıldı.

Gazete ve kitap okumak başlarda hayli darbe aldı ama ikisinin de beklenen sonu neyse ki global düzeyde gelmedi.

Onların sonu gelmedi ama kitap ve basılı gazete okumadan hayatını sürdürmeye çalışan bir kuşağın korkunç bir darbe yediği de ortaya çıktı.

Bu tartışmalar yaşanırken bir de uzun yazının yerine kısa yazının daha doğru olduğu tartışması da yaşandı. Gençler çocukluk yaşından bu yana bağımlı oldukları cep telefonlarından ulaştıkları sitelerde her konuyu kısa cümlelerle okumaya alıştılar. Ve sosyal medyalardan kısacık cümlelerle iletişime alıştılar. Hatta zaten kısa yazdıkları cümlede var olan az kelimeyi bile kısaltarak yazmaya başladılar.

Sonunda eline kitap almayan, oldukça basit konularda bile cümle okuyamayan ve kendisi de doğru dürüst cümle kuramayan gençlerin çok  olduğu bir kuşak ortaya çıktı.

Sonunda gelinen nokta üzerinde çalışıldığı takdirde gelişebildiği bilinen beyinlerin durması ve geriye doğru gitmesidir.

Bugünlerde  Türk gençliğinin önemli bölümünün herhangi bir konuya konsantre olabilme süresinin en fazla 8 saniye civarında olduğu düşünülüyor.

Uzun ve iç tutarlılığı olan cümlelerle düşünülemediğinden hiçbir önemli konuda iç tutarlılığı olan fikir üretemeyen gençlerin beyinleri ancak kısa video saçmalıklarının dünyası olan TikTok’ta rahatlayabiliyor. Sadece sosyal medyadayken düşünebiliyor ve sadece o hastalıklı ortamda kendini ifade ediyor.

ÇOK OKUNANLAR