Yeni Amerika’nın kuruluş günü dün müydü?
22 Eylül 2025

Charlie Kirk’ün adını o öldürüldüğü güne kadar hiç duymamışlardan biri miydiniz? Yalnız değilsiniz.

Charlie Kirk, bugün artık hepimiz biliyoruz, Amerika’nın yükselen yeni aşırı sağının genç yıldızlarından biriydi.

Tam bir polemikçi, tam bir tartışmacıydı ve liberal Amerika’nın bırakın yüksek sesle konuşulmasını gizlice akıldan geçirilmesini bile çok büyük ayıp kabul ettiği fikirleri yüksek sesle söylemekten kaçınmayan, kendi haklılığından yüzde yüz emin gözüken ve bu fikirleri oldukça kuvvetli biçimde savunan bir insandı.

Bu fikirlerin bir ucu ırkçılığa, beyaz üstünlüğüne, homoseksüel düşmanlığına, Amerikan milliyetçiliğine, dindarlığa, her konuyu İncil’den bir alıntıya bağlamaya uzanıyordu.

Eskiden toplumda genel kabul görmüş ve artık neredeyse tabu haline gelmiş davranış ve düşüncelere itiraz etmek, kısaca “tabu kırıcılığı” yapmak sola ve sol düşünceye ait bir şeydi.

Şimdi öyle değil. Özellikle Amerika’da sol, 1960’lardan başlayarak öyle sert bir ahlaki tutum benimsedi ve bu ahlakı öyle bir tabu haline getirdi ki, artık tabu kırmak faşist düşünceyle ciddi flört ilişkisi içinde yaşayan yükselen yeni sağcılığın işi haline geldi. İşte Charlie Kirk o tabu kırıcılardan biriydi; Amerikan solunun tabularına saldırıyordu.

Başkan Trump’ın 2016-20 arasındaki ilk başkanlık dönemi ile başlayalı daha bir yıl bile olmayan ikinci dönemi arasında çok ama çok keskin bir fark var.

2016-20 arasında Trump yalnız bir adamdı. Etrafında bir ideolojik çekirdek yoktu. Seçilmek için kurduğu koalisyon son derece eklektikti; bir fikirler demetinden çok türlü çeşitli farklı çıkarlar için bir araya gelmiş, aslında entellektüel kapasitesi de son derece sınırlı ve sık sık kendi içinde çatışan bir grup insan.

Bugün öyle değil. ‘Trumpizm’ diyebileceğimiz ciddi bir ideoloji var artık. Bu ideoloji, başından beri görüyorsunuz, kendisine kardeş olarak Avrupa’nın aşırı sağını, Güney Amerika’nın aşırı sağını görüyor.

Nasıl Trumpizm Amerika’da solun dayattığı ahlaktan ve en çok da küreselleşmenin nüfusun bir bölümünde yarattığı derin hayal kırıklığından hareket ediyorsa, Avrupa aşırı sağının beslendiği yer de aynı aslında. Avrupa solunun, hatta bırakın solu Avrupa yerleşik düzeninin dayattığı ahlaktan ve küreselleşmenin yarattığı derin hayal kırıklığından besleniyor.

Avrupa’da da Amerika’da da aşırı sağa kayan kitleler, “Bizim aşımız, işimiz ve refahımız geriledi, bunun sebebi bize ait olması gereken işlere artık göçmenlerin alınması” diye düşünüyorlar ve göçmen karşıtlığı bile değil göçmen düşmanlığı Atlantik’in iki yakasındaki siyasi hareketleri birbirine kardeş yapıyor. Üstüne tabii her ülkedeki aşırı sağın kendine göre milliyetçiliği, izolasyonistliği, dini kendi taraftar kitlesinde bir yapıştırıcı olarak görüp dini aşırı siyasallaştırmaları vs vs yerel renkler ekleniyor.

Biz adını o öldürüldüğünde öğrendik ama Charlie Kirk’ün tek başına kurup yıllar boyunca ilmek ilmek oluşturduğu örgüt milyonlara ulaşıyordu Amerika’da. Özellikle genç beyaz Amerikalıları çok etkiliyordu Kirk. Haftada iki-üç gün bir üniversite kampüsünde öğrencilerle buluşuyordu. Onlara nutuk atmıyordu, aksine onlarla tartışıyordu ve en çok tercih ettiği şeylerden biri karşıt görüşlü gençlerin gelip kendisine soru sormasıydı. Polemikten besleniyordu.

Bir yandan savunduğu dini görüşler nedeniyle İsrail’in en büyük destekçisiydi ama bir yandan da İsrail’i eleştiriyordu; bu ülkenin Amerika’nın hizmetinde olması gerektiğini söylüyordu; oysa ona göre Amerika İsrail’in hizmetindeydi. Bu noktada milliyetçiliği ağır basıyordu.

Kendisi gibi beyazların Amerika’nın sahibi olduğunu söylüyordu; ona göre kaç yıl önce gelmiş olursa olsun rengi ve dini farklı bir göçmen Amerika’nın sahibi olamazdı. Hep yabancı kalırdı, en fazla misafir olabilirdi.

Bu nefret aşılayan son derece faal megafon bir gün öldürüldü ve Başkan Trump ile artık tamamen hakim olduğu Cumhuriyetçi Parti bu ölümü Amerikan aşırı sağının bütün Amerikan muhafazakar sağını ele geçirmesi için bir büyük fırsata çevirdi.

Bir nefret suçu olduğu tartışma götürmez bir şey olan Charlie Kirk’ün öldürülmesini Başkan Trump ve etrafındaki aşırı sağ ideoloji devasa bir başka nefret için kullanmaya karar verdi.

Dün, yani pazar günü bu bakımdan bir dönüm noktasıydı. Çünkü Charlie Kirk için bir “anma toplantısı” vardı, bir nevi cenaze töreni diyebiliriz.

Arizona eyaletinde Glendale kenti yakınlarında dev bir spor salonunda toplanan onbinlerce kişi, 5 saat boyunca Charlie Kirk anması yaptı. Törenin başından sonuna kadar salonda kalan Başkan Donald Trump elbette baş roldeydi ve konuşması çok çarpıcıydı.

Trump’tan hemen önce, artık onun hareketinin yöneticiliğini de üstleneceğini açıklayan eşi Erika Kirk kürsüye gelmiş ve eşinin katilini affettiğini söylemiş, “Nefrete verilecek cevap nefret değildir” demişti.

Hemen ardından Trump geldi kürsüye ve Erika Kirk ile aynı fikirede olmadığını söyledi, “Rakiplerimden nefret ediyorum, onlar için en iyisini dilemiyorum” dedi. Trump, Charlie Kirk’ü bir “şehit” olarak gördüğünü söyledi, 45 dakikadan fazla kürsüde kaldı.

Charlie Kirk fikren kendisine karşı olanlarla tartışmaya bayılırdı ve esas ününü de böyle yapmıştı ama Trump’a göre Kirk’ün fikrine katılmayanlar “Para almış ajitatörler”di, Kirk’ü Amerikan solu öldürmüştü ve o “radikal” dediği Amerikan solunun bu cinayetteki rolünü ortaya çıkartmak için Adalet Bakanlığına emir vermişti.

Beş saati aşan anma töreni boyunca Trump yönetiminden çok sayıda önde gelen isim kürsüye gelip konuştu. Başkan Yardımcısı JD Vance’den Savunma Bakanı Hegseth’e kadar kürsüye gelenlerin tamamı Charlie Kirk’ün özellikle hristiyan görüşlerine atıfta bulundu. İlginç bir ayrıntı: Elon Musk da törendeydi ve hep Başkan Trump’ın yanında oturdu, onunla uzun uzun sohbet etti.

Tören bir anlamda “Yeni Amerika”nın doğum günü gibiydi ve çok büyük bir sembolik öneme sahipti.

Çünkü Trump yönetimi bu feci cinayeti kendi aşırı sağ ajandalarını daha da ileri taşımak için büyük br fırsata çevirdi.

Sosyal medyada Kirk’ün öldürülmesini kınamayan veya öldürülmesine sevinenler suçlandı, ciddi bir baskı uygulandı, örneğin ABC televizyonunun gece şovmeni Jimmy Kimmel’ın programı yayından kaldırıldı.

Bütün Amerika Kirk için yas tutmaya zorlandı, yas tutmayanlara zorbalık uygulandı. Çok sesliliğin cenneti Amerika’yı tek sesli bir ülkeye çevirmeye yönelik ciddi bir baskı ortamı oluştu bu cinayetten sonra.

Ama esas mesele bu değil. Esas zorbalık Demokrat Partililere ve liberal solculara karşı uygulanan değildi. Zorbalığın ana hedefi Cumhuriyetçi Parti’nin kendisiydi. Zaten o yüzden “Yeni Amerika’nın doğum günü” diyorum dünkü anma toplantısına.

2016-20 arasında neredeyse hiçbir ideolojik hazırlığı olmadan başkan seçilen Trump’ın etrafında bugün çok ciddi bir ideolojik keskinlik var. Zaten o yüzden, bu ideolojik ajandanın hayata geçirilmesi için Trump’ın ilk bir yılı çok ama çok hızlı geçiyor, geri kalan üç yılın da böyle geçeceğini düşünmek için çok sebebimiz var.

Bir zamanların “eski iyi parti”si (Cumhuriyetçi Parti’nin lakabı ‘GOP’ kısaltmasıyla anılır, ‘Good old party’ yani) Cumhuriyetçi Parti artık Avrupa’da iktidara gelmek için uğraşan aşırı sağ partilerden hiçbir farkı olmayan bir oluşuma dönüştü. Avrupa’dan farkı, Amerika’da bu parti iktidarda.

Biz bu oyunu Türkiye’den de biliyoruz. Geçmişin neredeyse marjinal kabul edilebilecek İslamcı siyasi hareketi 2002 sonunda iktidara geldi ve bütün Türk merkez sağını bir anda ele geçirip iktidarda kaldı. Bir zamanların makul muhafazakarlığı yerini Ak Parti türü muhafazakarlığa bıraktı, bu muhafazakarlık zaman içinde baskıcı, özgürlükleri boğucu bir siyasi hareket oldu.

Nasıl ülkemizde “Demokrasi ve özgürlükler elden gidiyor” eleştirilerinin neredeyse hiçbir siyasi tesiri olmadıysa Amerika’da da özgürlüklerin elden gitmesi, “Demokrasi ölüyor” söylemleri büyük ihtimalle bir işe yaramayacak; çünkü seçmen özgürlükten önce kendi kültürel temsilini, kendi kimliğinin sistem içinde etkili olmasını arıyor aynen ülkemizde olduğu gibi.

Dolayısıyla Amerika’da Cumhuriyetçi Parti’nin geldiği yeni ideolojik noktanın öyle bir seçim sonra sona ereceğini, yeniden eskinin makul Cumhuriyetçilerinin duruma hakim olup Amerikan muhafazakar sağını bir zamanların “marjinal” akımlarından uzaklaştıracağını düşünmek hayalperestlikten başka bir şey değil.

“Yeni Amerika” dün Arizona’nın Glendale kentinde doğdu. Hepimiz gelecek hesaplarımızı buna bakarak yapmalıyız artık.

ÇOK OKUNANLAR