Zamanın ruhunu sanatın dışında düşünmek imkânsız. Savaşların, felaketlerin, yangınların gölgesinden bağımsız bir eser yaratılabilir mi? Contemporary İstanbul’un 25 Eylül 2025’te açılacak sergisini henüz görmedim, ama şimdiden biliyorum: oradaki işler, sanatçıların kendi çağlarının gerçeğinden izler taşıyacak. Çünkü üreten, yaratan insanın yaşananlardan etkilenmemesi mümkün değil.
Robert De Niro’nun Cannes’daki sert çıkışı, Trump’a yönelik sözleri tam da bu bağlamda okunabilir. Bir aktör, bir baba, bir sanat insanı olarak yalnızca kişisel öfkesini değil, kolektif bir vicdanın çırpınışını dile getirdi. Richard Gere’in Londra’daki konser sahnesinden Netanyahu’ya yönelttiği sözler de aynı yankıyı taşıyordu: Savaşın tek bir kararla durdurulabileceğine dair umudu ve öfkeyi. Bu sözler birer politik nutuk değildi, hayatın içinden yükselen insani reflekslerdi.
Müzik dünyasında da aynı vicdan çağrısı sürüyor. “No Music for Genocide” kampanyasına imza atan yüzlerce müzisyen, şarkılarını geri çekerek, “biz bu savaşın parçası olmayacağız” dedi. Müzik yalnızca eğlendiren bir ritim değil, bazen de bir direniş biçimi olabiliyor.
Burada altını çizmek istediğim şey, sanatçıların bir “görevle” yükümlü oldukları değil. Onlara böyle bir sorumluluk yüklemek doğru değil. Ama görünür olmaları, sahneleri ışıkla dolu olması, onların sözlerine kulak kesilmemizi kaçınılmaz kılıyor. Bu bir beklenti değil, bir umut. Çünkü sanatçının sesi, kalabalıklara daha kolay ulaşabiliyor.
Dünyada siyasi gelişmelerin de sanatla paralel bir yankısı var. Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, sadece diplomatik bir adım olarak kalmadı; entelektüel çevrelerde, sanat eserlerinde, toplumsal hareketlerde de karşılığını buldu. Sanat, hem belleğin hem vicdanın arşivi olmayı sürdürdü.
Sonuçta mesele, sanatçıdan bir görev beklemek değil. Mesele, insanın doğası gereği yaşananlara kayıtsız kalamayacağı gerçeği. Sergilerde, şiirlerde, romanlarda, şarkılarda gördüğümüz budur. Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey, işte bu eserler aracılığıyla vicdanımıza dokunan bir sesle yüzleşmektir.