Çehov, insanları “kötü” veya “iyi” olarak ayırmaz.
Onun konusu, küçük hesaplar ve erdemi seçmiş kırgın insanlardır.
Çehov tiyatrosunda trajedi, insanların kendi hesaplarına sıkışmış ‘gündelik bencilliklerinde’ ortaya çıkar.
Bu tercihler genelde şu biçimde yaşanır:
“Benim rahatım/beni tatmin eden şeydir”.
Bu çözüm, başkalarının zararını düşünmeden olsa da.
Vanya Dayı’da Vanya’nın hayatı, başkaları için feda edilmiş yılların kırgınlığıyla geçer.
Karakterlerin kendi yaşamlarına saplanışı, Vanya’nın ömrünü tüketir.
Herkes biraz kendi keyfini, kendi arzularını, kendi kurtuluşunu düşünür.
Bu küçük hesapların toplamı, koca bir hayatın heba edilişidir.
Çehov büyük kötülükler değil, “küçük kayıtsızlıkların zalimliği”ni anlatır.
Birbirini tüketen ama birbirine gerçekten dokunamayan insanlar….
Bunu gösterirken karakterlerini birer “kötü adam” olarak oluşturmaz.
Onlar sıradan insanlardır.
Ama tam da sıradanlıkları içinde yıkıcıdırlar.
Kendi küçük hesapları için yaşarken, başkalarının hayatlarını hiçe sayarlar.
Yazar, bir ayna gibi, o görmezden gelmenin, nasıl trajediler yarattığını, bencilliklerin biriktirdiği ağır faturayı gösterir.
“Sessiz bir çürüme”yi.
Dosteyski’ nin tam hatırlamadığım muazzam bir sözünü mealen yazarak bitireyim.
“İnsanlar başuçlarındaki bir kitapta kendi hayatlarının olduğunu farkında değiller.”
O yazarları yüzyıllar sonra bugün de erişilmez yapan belki de budur.