Ben böyle şeyleri becerebilen biri değilim ama etrafımda görüyorum pek çok kişi, hem Türkiye’deki faizler yüzünden hem de İstanbul Borsasına artık güvenleri kalmadığı için yurt dışı borsalarda yatırım yapıyorlar.
Sağolsun, bankalarımız da artık bu imkanı verdiği için görece küçük birikimleri olanlar bile yurt dışında hisse alıp satıyor. Artık bazı WhatsApp gruplarında Amerika’daki falanca şirketin hisse senedi performansı hakkında paylaşımlar yapılıyor.
Geçen hafta böyle yatırımları olduğunu bildiğim bir arkadaşımla benim paylaştığım bir teknoloji hissesi performansı haberi sonrasında uzun uzun yazıştığımızda gördüm, bu yurt dışında özellikle teknoloji hisselerine yatırım konusu, Türkiye’de anlatılması gereken bir şey.
İşte herkesin çok bildiği örnekler var, diyelim Apple hisseleri, diyelim Microsoft hisseleri, diyelim bu yılın büyük kazandıranı olan Nvidia hisseleri.
Ama bir de daha az bilinenler var. Mesela, epeydir varlığını bile unuttuğumuz Oracle hisseleri iki hafta içinde bir günde yüzde 48 zıplayıverdi. Bu olağanüstü zıplamanın arka planı, Nvidia veya Microsoft veya Amazon’un yükselişinden farklı değildi: Yapay zeka teknolojisindeki ekonomik beklentilerle sıçramıştı hisse.
Ben size burada herhangi bir yapay zeka şirketini veya yapay zekaya güç veren mikroişlemcileri üreten şirketi veya bu mikroişlemcilerle veri merkezi yöneten bir şirketi önermeyeceğim. Bu tür şirketlere elbette hala yatırım yapılabilir, elbette hala bu şirketlerin yükselme potansiyelleri var. Onu tartışmıyorum, hatta öyle olacağını varsayıyorum.
Ben size hiç de yeni olmayan ama yine yapay zeka sayesinde ve yapay zeka yüzünden ciddi bir sıçramaya girmeye hazırlanan enerji şirketlerini tavsiye edeceğim.
Çünkü çok ilginç biçimde yapay zeka için yürürülen üstünlüğü ele geçirme savaşı döndü dolaştı yüz küsür yıllık bir endüstriye dayandı: Enerji.
Enerjiden kasıt ise petrol değil. Elektrik.
Şunu söyleyebilirim: Günümüzün “petrol”ü artık elektronlar. Kimin daha çok elektronu var, kim daha çok elektron üretecek, gelecek de onun olacak.
Yakın zaman öncesine kadar neredeyse bütün enerji uzmanları, yenilenebilir enerji yatırımlarına ve bu alandaki teknolojik gelişmelere bakıp elektrik fiyatlarının düşeceğini, hatta sıfıra yaklaşacağını tahmin ediyordu.
Oysa şimdi tahminler tam tersi yönde.
Elektrik fiyatlarının artması, elektrik arzının talebi karşılayamaz hale gelmesi ve hatta ABD dahil pek çok ülkede büyük elektrik kesintilerinin yaşanmasından söz ediliyor.
Özellikle en başta ABD ve Çin olmak üzere dünyanın dört bir yanında devletlerin elektrik şebekesine trilyonlarca dolarlık yatırım yapma mecburiyeti politika yapıcıların en çok başını ağrıtan konu.
Ne oldu, son beş-on yılda ne değişti de düne kadar “Elektrik bedava olacak” diye raporlar yazan koca koca düşünce kuruluşları şimdi tahminlerini değiştirdi, “Elektrik bulunmaz olacak” demeye başladı?
Olan şu: 2022 yılı sonunda OpenAI adlı şirket ChatGPT adlı sohbet robotunu piyasaya sürdü ve birden bire yüz milyarlarca dolarlık bir yapay zeka savaşı başladı.
Yapay zeka demek devasa veri merkezleri demek. Devasa veri merkezlerinin iki şeye ihtiyacı var:
1. Çok ama çok hızlı mikroişlemcilere. İşte dev veri merkezlerine bu çok hızlı mikroişlemcileri sağlayan Nvidia başta çip şirketlerinin satışları uçtu gitti, bu sayede Nvidia birkaç yüz milyon dolarlık şirketten birden bire 4 trilyon dolarlık bir şirkete dönüştü.
2. Devasa veri merkezlerine olan talepte patlama olduğu için bu merkezleri ayakta tutacak enerjiye, yani elektriğe ulaşmak için büyük bir savaş başladı.
‘Hiper ölçekli’ olarak adlandırılan bir veri merkezi 300-400 megawatt enerjiye ihtiyaç duyuyor. Şu anda böyle onlarca hiper ölçekli veri merkezi inşa ediliyor zaten.
Bu konuda ilk harekete geçen Microsoft oldu; Amerika’da devreden çıkarılmakta olan ünlü Three Mile Island nükleer reaktörünü yeniden çalıştırmak için 20 yıllık bir anlaşma yaptı. Reaktör yeniden devreye 2028’de girecek ama Microsoft şimdiden buradan çıkacak bütün elektronları satın aldı bile.
Aynı Microsoft, büyük hissedarı Bill Gates’in kurduğu şirketin ürettiği ve ‘SMR’ olarak adlandırılan küçük modüler nükleer reaktörlerinden onlarca satın almak için de anlaşmalar yaptı. Microsoft bu SMR’ları sadece Gates’in şirketinden de almayacak; ayrıca iki şirketle daha sözleşme imzaladı. Amaç gelecekteki elektriği garanti altına almak.
Büyük veri merkezi işletmecileri Google ve Amazon da nükleer santral peşinde. Onlar da gelecekte kullanacakları elektriği şimdiden garanti altına almak için ardı ardına sözleşmeler imzalıyor.
OpenAI ile birlikte girdiği 500 milyar dolarlık dev yapay zeka girişimi için Oracle da elektrik peşinde.
Amerika’da düne kadar elektrik yatırımları bu ülke ekonomisinin yılda yüzde 1-2 büyüyeceği varsayımıyla yapılıyordu. Şimdi belki ülkenin ekonomik büyüme hızında büyük bir artış yok ama elektrik talebinde çok büyük bir artış olacağı belli, bu talep şimdiden patlamış durumda.
Dolayısıyla bu ülkede hem yeni elektrik üretim tesislerinin yapılması hem de ülkedeki elektrik dağıtım şebekesinin ortaya çıkacak bu yeni yükü taşıyabilecek hale getirilmesi gerekiyor. Bu da trilyon dolarlık yatırım planlaması demek.
Sadece Amerika değil. Çin’i ele alın. Bu ülke dünyada en çok yenilenebilir enerji yatırımı yapan ülke. O kadar ki, Çin’in yatırımlarının toplamı dünyanın geri kalanının yatırımları kadar neredeyse. Ama bu yetmiyor. Çin ardı ardına nükleer santral projeleri açıklıyor, ayrıca bu ülke SMR konusunda da dünyanın en büyük üreticilerinden biri olma yolunda. (Sadece 10 yıl önce Bill Gates yaptığı ilk SMR’ı Çin’e satma peşindeydi, bugün Çin dünyaya SMR satıyor.)
Hatırlayın, Başkan Donald Trump ilk büyük gezisini Ortadoğu’ya yaptı, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde milyarlarca dolarlık anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmaların yüzde 80’i bu bölgede kurulacak dev veri merkezlerine elektrik sağlamak hakkındaydı. Petrol ve doğal gaz zengini bu ülkeler artık elektrik satmaya hazırlanıyor. Yeni petrolün elektronlar olması gerçeğinin bir yansıması.
Veri merkezi yatırımları son dönemde Malezya’ya kayıyor; sebebi bu ülkenin veri merkezlerine elektriği garantileyecek yatırımlara girmesi.
Türkiye’nin bu trilyonlarca doların havada uçuştuğu çok yeni ekonomide adının bile geçmemesini hatırlatmaya bile gerek yok sanırım.
New York Borsasına baktığınızda bu dediklerimin yansımasını görüyorsunuz. Henüz hiçbir geliri olmayan, hatta Amerikan enerji Bakanlığından henüz üretim lisansı bile almamış SMR üreticisi start-upların hisse senetleri inanılmaz değerlere ulaşmış durumda. Hidrojen enerji hücresi üreticilerinin hisseleri zıplamaya doyamıyor.
Elinizde istediğiniz kadar veri depolama kapasitesi ve bu verileri hızlı erişmeyi sağlayan en üstün mikro işlemciler olsun, elektriğiniz yoksa bunlar bir işe yaramaz.
O yüzden yakın gelecekte elektriği olan kazanacak, olmayan kaybedecek.