Erkek Olmak Zor Zenaat
28 Eylül 2025

Erkek olmak…

Kulağa ne kadar kolay geliyor değil mi?

Doğduğun andan itibaren sana “erkek” denir ve sanki gerisi kendiliğinden gelecektir. Oysa içine girdiğinde anlarsın ki bu, hiç de öyle kolay bir rol değil. Belki de en karmaşık, en yorucu, en çok çelişkiyle dolu olanı.

Çünkü senden beklenenler bitmez: Hem güçlü olacaksın hem anlayışlı. Hem liderlik edeceksin hem de kimseyi kırmayacaksın. Bir yandan sarsılmaz bir duvar gibi durman gerekirken, bir yandan da sığınılacak bir liman olman beklenir.

Ve bütün bunları yaparsın da, çoğu zaman yine de yetmez. “Daha fazlası” hep bir yerlerde durur ve senden beklenir.

Erkekliğin belki de en zor yanı budur: Ne yaparsan yap, hep eksik kalırsın. Fedakârlığın görülmez, sabrın zayıflık sanılır, anlayışın hafife alınır. Hep bir adım daha fazlası…

Çünkü erkeklik bir “varış noktası” değil. Hep ilerlemeye çalıştığın, bazen yorulduğun ama yine de devam ettiğin uzun bir yolculuktur.

Kadın: Bir Bilmece

Bu yolculuğun en çetin kısmı ise kadınları anlamaya çalışmaktır.

Ve itiraf edeyim: kolay değil. Bazen kadınlar bile kadınları anlamakta zorlanıyor.

Bir erkeğin bir kadını tamamen çözmesi neredeyse imkânsız. Ama bu kötü bir şey değil. Tam tersine, hayatı zenginleştiren bir gerçeklik bu.

Yıllar önce yazdığım bir kitapta, kadınları en iyi anlayanlardan biri olduğumu söylemiştim. Bugün dönüp baktığımda, yanıldığımı kabul ediyorum. Sözümü geri alıyorum.

Çünkü kadınların beklentileri değişse de özünde hep aynı dört kelime etrafında döner: güven, saygı, alan ve hayranlık. Bunu her zaman söylemezler ama davranışlarıyla anlatırlar. Ve erkek, bu dört ihtiyacı ne kadar iyi okuyabiliyorsa, kadının dünyasında o kadar anlamlı bir yer edinir.

Sertlik ile Şefkat Arasında Denge

Şunu açıkça söyleyeyim: Kadın gözünde erkeklik sadece “iyi olmak” değildir.

Çok yumuşak, her dediğine “evet” diyen erkek çoğu zaman çekiciliğini kaybeder. Kadınların doğasında, kararlı, ne istediğini bilen, gerektiğinde sınır çizebilen bir erkek figürü vardır.

Ama sertlik kaba kuvvet değildir. Asıl mesele, sertliği şefkatle dengeleyebilmektir. Güçlü olup anlayış gösterebilmek, gerektiğinde “hayır” diyebilmek ama gerektiğinde sarılıp dinleyebilmek… Kadın böyle bir erkeğin yanında kendini güvende hisseder.

Elbette her kadın aynı değildir ama bu, genellikle gözlemlediğim ortak payda.

Kadınların Hayran Olduğu Erkek

Her kadın farklıdır. Kimi bir erkeğin düşünme biçimine, dünyayı anlama derinliğine hayran olur; kimi onun cesaretine, kararlılığına, karizmasına. Ama bir gerçek var: Kararsız, yönsüz ve zayıf erkek çekici değildir.

Kadın, kendisinden daha vizyoner, daha sağlam duran, nereye gittiğini bilen bir erkek ister. Ve bu da sözle değil, davranışla ölçülür.

Sessiz Ama Derin Bir Bağ: Cinsellik

Cinsellik çoğu zaman erkeklerin önemsediği bir mesele gibi anlatılır ama bu büyük bir yanılgı. Kadınlar için de ilişkinin temel taşlarından biridir, hatta bazen daha da fazla. Aradaki bağı derinleştirir, duygusal yakınlığı artırır.

Kadın bunu her zaman dile getirmez ama davranışlarıyla belli eder. Kendini değerli, arzu edilir ve güvende hissettiğinde bu bağ daha da güçlenir. Bu alan ihmal edildiğinde ise ilişki yavaş yavaş çözülür. Çünkü cinsellik sadece bir eylem değil, iki insan arasındaki en derin iletişim biçimlerinden biridir.

Eşitlik Arayışı ve Gerçek Asimetri

Kadın-erkek eşitliği çağımızın en çok konuşulan kavramlarından biri. Ama dürüst olalım: Tam olarak ne anlama geldiğini hâlâ çözemiyoruz. Kadınlar, eşit hakların yanı sıra anlayış, duygusal destek, alan, maddi güvence gibi çok daha fazlasını bekliyor.

Erkeklerin beklentileri ise genellikle daha sade: Sevilmek, saygı görmek, ihtiyaç duyulmak… Ama bunlar karşılandığında bile çoğu zaman yine “yetmiyor.” Çünkü beklentiler simetrik değil.

Bu asimetri özellikle ilişkiler bittiğinde kendini gösterir.

İlişki sona erdiğinde erkek çoğu zaman sadece “ceketini alıp çıkmak” zorunda kalır. Hukuki düzen de toplumsal refleksler de genellikle kadını korumaya odaklıdır. Bu tarihsel olarak anlaşılabilir ama erkeğin yükünü hafifletmez — aksine daha da ağırlaştırır.

Erkeklik sadece bir ilişkinin içinde değil, sonrasında da dayanıklılık gerektirir.

Erkekliğin Sessiz Sınavı

Uzun zamandır çevremi gözlemliyorum. Kadınların yaşadığı adaletsizlikler hâlâ hayatın bir gerçeği: taciz, şiddet, cinsiyetçilik, eşit işe eşit ücretin sağlanamaması… Bunların hepsi var ve bunlarla mücadele etmek şart.

Ama bir başka gerçek daha var: Erkekler de artık ciddi ve karmaşık bir baskıyla karşı karşıya.

Bu baskı fiziksel değil belki ama zihinsel, hukuki ve toplumsal düzeyde hissediliyor. Kadınları korumak için çıkarılan yasalar bazen teraziyi fazla eğerek erkekleri otomatik olarak “suçlu” konumuna koyuyor.

Çocuklarını göremeyen babalar, nafaka ödemeleri, tek taraflı kararlarla hayatı altüst olan erkekler, cinsiyet kotası nedeniyle işe alınmayan yetkin adaylar… Bunlar artık istisna değil.

Erkeklik, geçmişteki ayrıcalıkların bedelini ödemesi gereken bir suç gibi gösterildiğinde erkek savunmaya çekiliyor. Sürekli kendini anlatmak, sürekli kendini ispat etmek zorunda hissediyor.

Evet, kadınların güçlenmesi şart. Ama bunu erkekleri aşağı çekerek değil, birlikte yükselerek yapmalıyız.

Gerçek eşitlik, bir tarafı büyütürken diğerini küçültmekle değil, ikisini de adalet zemininde buluşturmakla mümkündür.

Bugün erkeklik, yalnızca güçlü ve şefkatli olmayı öğrenmekle değil, bu yeni dengesizliklerin içinde varlığını korumakla da sınanıyor. Belki de erkekliğin en zor, en sessiz sınavı bu.

Kadınların Gözünde Değerli Erkeklerin Ortak Özellikleri

Kendi gözlemime göre kadınların baş tacı ettiği erkeklerin beş temel özelliği var:

🔹 Kendini bilen erkek: Ne istediğini bilen, nereye gittiğini görebilen erkek güven verir.
🔹 Sınır çizebilen erkek: “Hayır” diyebilen erkek saygı uyandırır.
🔹 Gücü şefkatle birleştiren erkek: Kadın, hem güçlü hem koruyucu bir erkekle bağ kurar.
🔹 Potansiyeli büyüten erkek: Kadının gelişmesine alan açar, onu kıskanmaz.
🔹 Sevgisini gösterebilen ve cinselliği güçlü erkek: Duygularını ifade edebilen erkek kalıcı olur.

Sadece Bir Rol Değil, Bir Yolculuk

Erkeklik ne sadece güçtür ne sadece duygu; ne sadece liderliktir ne sadece destek. Mesele bunları doğru oranda birleştirebilmektir.
Ve bunu başarabilen erkek, yalnızca “ihtiyaç duyulan” değil, hayran olunan erkektir.

Kadın ve erkek rakip değil, birbirini tamamlayan iki parçadır. Gerçek eşitlik aynılıkta değil; farklılıkların karşılıklı saygıyla kabul edilmesindedir.
Erkeklik, kadını “tam olarak anlamak” değil, anlamaya çabalamaktır — çünkü o çaba, erkekliğin en büyük dersidir.

Sonuçta erkeklik ne sadece “ceketini alıp çıkmaktır” ne de “kalıp katlanmaktır.”

Erkeklik, güçlü kalırken incelik gösterebilmek, sevilmeyi beklerken sevmeyi öğrenmektir.

Zor bir yol, evet.

Ama işte o zorluk, erkeği erkek yapan şeydir.

Tek cümleyle özetlemek gerekirse: Erkeklik bir varış noktası değil; her gün yeniden sınanan, yeniden tanımlanan bir yolculuktur.

ÇOK OKUNANLAR