Mesude Demir’in haberine göre yaklaşık beş yıldır Türkiye’de ölen her üç kişiden birinin sebebi kalp ve damar hastalıkları. Erkeklerde zaman zaman kanser ölümleri öne geçse de kadınlarda kalp ve damar hastalıkları açık farkla birinci sırada.
Bu veri ve daha fazlası Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği’nin (TKDCD) Dünya Kalp Günü vesilesiyle sağlık muhabirlerinin katılımıyla düzenlediği ‘Sağlıkta Ortak Akıl-Kalp ve Damar Hastalıkları Medya Çalıştayı’nda paylaşıldı.
Dernek başkanı Doç. Dr. Murat Sargın ve genel sekreteri Prof. Dr. Ümit Kervan’ın yönettiği çalıştaya çok sayıda gazeteciyle derneğin önceki başkanları ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Karşılıklı görüş alışverişi yapıldı.
Çalıştayda ayrıca kalp ve damar hastalıklarının toplum sağlığı üzerindeki yükü hatırlatıldı.
Daha genç kalp krizi geçiriyoruz
Kalp krizi geçirme yaşı dünyada giderek daha genç yaşlara kayıyor.
Avrupa’da kalp krizi yaşı ortalama 65-70 yaş arasında. İngiltere ve Almanya’daysa ortalama 67-68 yaşlarında. Türkiye’de ortalama kriz geçirme yaşı 60-65 yaş arasında.
Yaklaşık iki-üç yaş daha erken kalp krizi geçirmemiz sebepsiz değil. Riskler genç yaşlardan itibaren birikiyor. Genç erkeklerde sigara kullanımı çok yüksek. Neredeyse her iki hastadan biri aktif sigara içiyor. Kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon ve diyabet sıklıkla birlikte görülüyor.
Obezite ve hareketsizlik giderek artıyor. Kötü kolesterol LDL değerlerinin düşürülmesi yeterince önemsenmiyor. Düzenli kontrol ve ilaç kullanımı ihmal ediliyor.
Yaşla risk de artıyor. En ağır yük 65 yaşın üzerindekiler. Erkekler daha genç yaşlarda riskle karşılaşırken kadınlarınki menopozdan (östrojen kalkanını kaybediyor) sonra artıyor. Kalp krizi geçirenlerin dörtte biri kadın.
Kesin bilgi: Covid aşıları kalp krizlerini artırmadı!
Pandemide milyarlarca doz Covid-19 aşısı yapıldı. Milyonlarca hayat kurtardı. İnsanlar hızla ölürken herkesin gözü kulağı hastalığı önleyecek aşıdaydı.
Fakat aşılarla birlikte hemen her sağlık sorunu ona bağlanmaya başlandı. Virüsün kendisi damar yapısını bozsa da “Covid-19 aşıları gençlerde kalp krizi ve ani ölümleri artırıyor mu?” sorusu sorulmaya başlandı. Meta analizlerin de söylediği gibi sorunun yanıtı çok net: Hayır, böyle bir artış saptanmadı.
Bilimsel veriler, mRNA aşılarından sonra nadiren görülen kalp kası iltihabı (miyokardit) olgularını doğrulamakla birlikte, bu durum genellikle genç erkeklerde, ikinci dozdan sonraki ilk hafta içinde ortaya çıkıyor ve çoğu vaka hafif seyirli olup tamamen düzeliyor.
Buna karşılık enfeksiyonu geçiren kişilerde hem kalp kası iltihabı hem de kalp krizi riski aşıya kıyasla kat kat yüksek. Kalp krizi ve ölüm oranlarında artış olmadığı gibi koruyucu etkilerini işaret eden veriler birikti. Aşılar enfeksiyonun yol açtığı ağır kalp hasarına karşı en güvenilir korumayı sağlıyor.
Mahşerin dört atlısı: Obezite, diyabet, hipertansiyon ve sigara
Son on yılda Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının başlıca risk faktörlerindeki artış dikkat çekiyor.
Yetişkin nüfusun beşte birinden fazlası obez. Bunlara fazla kilolular da eklendiğinde toplumun yüzde 60’ından fazlası sağlıklı kilonun üzerinde.
Her üç yetişkinden biri hipertansiyon hastası. Diyabetli sayısı 10 milyona yaklaştı. Tütün kullanımıysa yüksek seviyede.
Bu dört faktör, kalp ve damar hastalıklarının toplum üzerindeki yükünü giderek artırmaktadır.
Kolesterol tedavileri yarım bırakılıyor
Türk toplumunda ortalama LDL (kötü kolesterol) düzeyi yaklaşık 120 mg/dL’dir. Ancak her üç erişkinden biri 130 mg/dL’nin üzerinde seyrediyor. Erişkinlerin yüzde 60’ı son bir yıl içinde hiç kolesterol ölçtürmemiş. Bu tablo, düzenli takip kültürünün zayıf olduğunu gösteriyor.
Kalp hastalığı geçirmiş, diyabet gibi ek riski olanların hedeflenen kolesterol seviyelerine inme oranları düşük seyrediyor. Risk altındaki grupta korunmada hedef kabul edilen LDL değeri 70 mg/dL iken bu değere ulaşabilenlerin oranı yalnızca yüzde 18 civarında.
Çünkü kolesterol ilacı yeterli dozda (ve gerektiğinde kombinasyon halinde) kullanılmıyor. Yan etki kaygıları ve yanlış bilgiler nedeniyle tedavi yarım bırakılıyor. Düzenli doktor kontrolü ve laboratuvar izlemi aksıyor.
Buna yaşam tarzı değişikliklerinin kalıcı hale getirilmesi (beslenme düzeni, fiziksel aktivite, sigarayı bırakma) eklendiğinde LDL düzeyleri hedefin üzerinde kalmaya devam ediyor.
Anjiyografi ve ameliyatlarda Avrupa ortalamasının üstündeyiz
Kalp krizinde acil müdahalenin hızı son derece önemli. Müdahalede hedef tıkalı damarı en kısa sürede açmak. ‘Kapıdan-balona’ süresi, hastanın hastane kapısından girdiği andan anjiyo salonunda damarın yeniden kan akımına kavuşmasına kadar geçen zamanı ifade ediyor.
Ulusal hedef 90 dakikanın altı. Büyük merkezlerde bu süre çoğunlukla 60–80 dakika aralığına iniyor. Bazı çalışmalarda yaklaşık 36 dakikalık medyan değerler bildiriliyor.
Türkiye, kalp damar tedavilerinde yüksek hacim ve geniş erişim sunuyor. Yılda yaklaşık 326 bin koroner girişim (balon ve stent içeren işlemler) ve 50 bin koroner baypas ameliyatı yapılıyor.
Nüfusa oranlandığında ülkemiz, koroner girişimlerde Avrupa ortalamasının yaklaşık yüzde 60 üzerinde, baypasta ise yüzde 120 üzerinde yer alıyor. Bu tablo, hastaların tedaviye hızla ulaşabildiğini ve merkezlerde önemli bir deneyim birikimi bulunduğunu gösteriyor.