Türkiye’nin kamu aydını İlber Ortaylı ‘İnsan Geleceğini Nasıl Kurar (Kendini İnşa Etmenin Yolları)’ kitabında İtalya’da oluşturulan ve oradan Fransa’da da çok tutan ‘salon’ sisteminden bahsediyordu. Bu salonlarda dönemin çeşitli mesleklerinden önde gelen düşünürler yazar çizerler bir araya gelip çeşitli konularda sohbetler yapardı.
Batı aleminde fikirlerin geliştirilmesi ve yeni fikirlerin ortaya çıkabilmesinin temelinde salonlarda yapılan sohbetlerin de önemli yer tuttuğunu anlatan İlber Hoca, bu salon geleneğinin Fransa dışında ayrıca Moskova ve St. Petersburg’da da var olduğunu söylüyor.
İlber Hoca daha sonra salon geleneğinin bizde hiç var olmamışa benzediğini, meclisler, sohbetler olduğunu ama onların da salon geleneğinin yerini dolduramadığını söylüyor.
Hocanın bu satırlarını okurken ben çocukluğumda ve gençliğimde var olan misafirliğe gitme geleneğinin bir ölçüde salon geleneğinin boşluğunu doldurması ihtimalini düşündüm.
Orta sınıfların misafirlik geleneğinde evine gidilecek insanlar meslekli ve sizinle eşit düzeyde eğitimi olduğunu düşündüğünüz insanlardan seçilirdi. Tabii ki misafirlikte bilimsel konular konuşulacak diye bir kural yoktu ama hayata dair her gelişme, fikir ve yeni düşünce sohbetlerin konusu olabilirdi. Misafirlikteki sohbetlerden tarafların daha bilgili daha donanımlı çıktığını söylemek mümkündü.
1970’li yılların sonuna doğru zayıflamaya başladığını söyleyebileceğim misafirliğe gitme geleneği ondan sonra ortadan kalkma sürecine gayet tabii ki girmişti ama misafirlik geleneğinin bence ölüm fermanını sosyal medya vermiş olmalı.
Şimdi özellikle benim yaş ve civarı kadın arkadaşlarıma bakıyorum çoğunun elinde bir tablet özellikle Instagram üzerinden haberleşiyorlar. Misafirlikte olabilen insani dokunuş ve insani sıcaklık artık maalesef hiç yok.
Bunun hem bizlere birer birey olarak zarar verdiğini hem de ülkede sağlıklı fikir tartışmasını daha da öldürdüğünü görmeliyiz.