DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile milletvekilleri, tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Kobani davasında tutuklu bulunan siyasetçilere özgürlük talebiyle Meclis’ten Adalet Bakanlığı’na yürüdü. Burada açıklama yapan Gülistan Koçyiğit, “Bu barış nasıl olacak? Demirtaş’ı, Yüksekdağ’ı, ‘Kobani kumpas davası’ndaki tutsak arkadaşlarımızı cezaevinde tutarak barış inşa edilebilir mi?” ifadelerini kullandı.
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Edirne Cezaevi’nde Kobani davası kapsamında tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlâl ettiği” ve “tahliye edilmesi gerektiği” yönündeki kararının kesinleşmesi için beklenen üç aylık sürenin dolmasına bir gün kala kararı temyiz etmişti. Dün yapılan temyiz başvurusunda kararın, yeniden değerlendirilmesi için 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire’ye gönderilmesi istenmişti. “AİHM kararına itiraz; hukuksuzlukta ısrar etmek, toplumsal barışa ve adalete zarar vermektir” ifadesiyle Türkiye’nin itirazına tepki gösteren DEM Parti, Adalet Bakanlığı’na yürüdü.
DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile bazı milletvekilleri, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Kobani davasında tutuklu bulunan siyasetçilere özgürlük talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) Adalet Bakanlığı’na yürüyüş gerçekleştirdi.
Yağmur ve kuvvetli rüzgar eşliğinde gerçekleşen yürüyüşte DEM Partililer, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganı attı.
“AİHM kararlarına uymak için ne bekleniyor?”
Yürüyüşün ardından Adalet Bakanlığı önüne gelen grup adına DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, açıklama yaptı.
Koçyiğit, şunları söyledi:
“Çok açık ve net. Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) bütün temel ilkelerini ihlâl eden bir dava olduğunu bizzat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 3 defa üst üste söyledi. Ama bakanlık, hükûmet, AİHM kararlarını uygulamak yerine, evrensel haktan hukuktan doğan arkadaşlarımızın özgürlüklerini bir an önce sağlamak yerine yasayı dolaşmak, zaman kazanmak ve hukuksal ayak oyunlarıyla sanki ortada bir hukuk varmış gibi bir manipülasyon yapmaya çalışıyor.
Dün Adalet Bakanlığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin üçüncü defa Demirtaş hakkında aldığı karara itiraz etti. Şimdi ne diyorlar? Üçüncü karar mahkemeye sunulduğunda ‘karar kesinleşmedi’ diyerek tahliyesini engellediler. Eğer gerçekten kesinleşmiş bir karar bekleniyorsa AİHM’in halihazırda Büyük Daire tarafından kesinleştirilmiş iki kararı var. Onlara uymak için ne bekleniyor?
AİHM kararlarını uygulamayan, AYM kararlarını uygulamayan, uluslararası hukuku hiçe sayan ve gün geçtikçe ükeyi hukuksuzlukta dibe batıran bir anlayışla karşı karşıyayız.
“Bu barış nasıl olacak?”
Bakın; günlerce beklediler, kamuoyunda bir algı operasyonu yaptılar, temyiz başvurusu ve itiraz için sürenin sona ermesine bir gün kala, son gün Büyük Daire’ye itirazda bulundular.
Halkımız bize, ‘Hem barış diyorlar, hem demokrasi diyorlar hem de Demirtaş ile Yüksekdağ’ı ve ‘Kobani kumpas davasındaki arkadaşlarımızı cezaevinde tutuyorlar. Bu barış nasıl olacak?’ diyor. Biz de bu soruyu bizzat hükûmete sormak istiyoruz. Bu barış nasıl olacak? Demirtaş’ı, Yüksekdağ’ı, ‘Kobani kumpas davası’ndaki tutsak arkadaşlarımızı cezaevinde tutarak barış inşa edilebilir mi? Toplumun sürece güveni böyle tesis edilebilir mi? Bu ülke bu demokrasi girdabından hukuksuzluklarda ısrar ederek, yargıyı dolanarak çıkabilir mi? Bu ülke kendi barışını ararken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ikinci yüzyılında barış ve demokratik toplum arayışındayken sayın Demirtaş’ı, sayın Yüksekdağ’ı cezaevinde tutmanın nasıl bir toplumsal faydası var? Biz bu soruyu buradan bizzat hükûmete sormak istiyoruz. Yapılan, kumpasa devamdır. Yapılan, hukuksuzlukta ısrardır ve biz bu ısrarı kabul etmiyoruz.”