CIA’in kalbinde 35 yıldır çözülemeyen bir sır yatıyor. Kurumun merkez binasının önünde duran gizemli bir heykel, içindeki şifreli mesajlarla yalnızca sanat değil; adeta bir istihbarat labirenti. İlk üç bölümü çözüldü ve perde arkasından çarpıcı detaylar çıktı. Ancak dördüncü bölüm olan ‘K4’ hâlâ insan zekâsına meydan okuyor. Şimdi bu sır, ilk kez parayla satın alınabilecek. Peki, çözülen şifrelerde neler vardı? K4 aslında neyi saklıyor?
İnsanlık tarihi boyunca sırlar hem korku hem de merak uyandıran kavramlar oldu. Gizli örgütler, şifreli belgeler, kayıp hazineler ve çözülemeyen mesajlar; kültürden kültüre değişse de her zaman zihinleri meşgul etti. Modern çağda ise bu gizemler, yalnızca efsanelerde değil; devletlerin kalbinde, istihbarat merkezlerinin duvarlarında karşımıza çıkabiliyor.
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Virginia eyaletine bağlı Langley’deki merkez binasının hemen önünde duran ve en yetenekli beyinleri bile çaresiz bırakan gizemli heykel ‘Kryptos’, çözülmeyi bekleyen şifreleriyle işte böyle bir gizemi temsil ediyor.
Sanat eseri mi kriptografik mi?
Kryptos heykeli, dışarıdan bakıldığında kıvrımlı bir metal levha gibi görünüyor. Ancak üzerine işlenen 1735 harf, sıradan bir sanat eserinden çok daha fazlasını barındırıyor. Dört bölümden oluşan bu yazılı mesajların ilk üçü, yıllar içinde profesyonel ve amatör şifre çözücüler tarafından kırıldı. Ancak son bölüm olan K4, hâlâ çözülememiş durumda.
Heykelin yapım süreci, Jim Sanborn’un 1990 yılında CIA’in yeni karargâhı için bir sanat eseri üretme görevi almasıyla başladı. Ancak Sanborn, bu fırsatı sıradan bir estetik çalışmanın ötesine taşıdı. Gizli mesajlarla örülü bir yapıt üretmek isteyen sanatçı, kodların hazırlanması için CIA’in ünlü ‘Kod Sihirbazı’ Edward Scheidt ile birlikte çalıştı.
Sanborn ve Scheidt, ‘gizleme ve keşfetme’ teması çerçevesinde, giderek zorlaşan dört farklı şifreleme yöntemi geliştirdi. CIA kaynaklarına göre, ilk üç mesajda, Vigenere şifresi olarak bilinen ve alfabe harflerini özel tablolar yardımıyla kaydıran bir yöntem kullanıldı.
İlk mesaj, 1999 yılında Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) çalışanları tarafından çözüldü ve şu ifadeleri içeriyordu: “İnce gölgelendirme ile ışığın yokluğu arasında, iqlusion (büyük ihtimalle ‘illusion’ yani illüzyon, göz aldanması kelimesinin bilerek yanlış yazılmış hâli) nüansı yatar.”
İkinci mesaj ise dünyanın manyetik alanını kullanan ve bilgileri yer altındaki bilinmeyen bir yere ileten gizemli bir iletişim sisteminden bahsediyordu:
“Tamamen görünmezdi. Bu nasıl mümkün olabilir? Dünyanın manyetik alanı olan X’i kullandılar. Bilgiler toplandı ve yeraltından bilinmeyen bir yer olan X’e iletildi. Langley bunu biliyor mu? Bilmeli. Bir yerlerde gömülü olmalı. Tam yerini kim biliyor? Sadece WW. Bu onun son mesajıydı X.”
Ayrıca ikinci bölümde CIA merkezinin enlem ve boylam koordinatları da şifreli olarak yer aldı.
Üçüncü mesaj, ünlü Mısırbilimci Howard Carter’ın 1925 yılında Tutankhamun’un mezarını açtığı anlara dair bir betimlemeyi içeriyor:
“Kapının alt kısmının tutuştuğu geçit enkazının kalıntılarını titreyen ellerimle kaldırdım… Odanın içerisindeki ayrıntılar sisin içinden yavaşça ortaya çıkıyordu.”
Ancak tüm bu çözülmüş kısımlara rağmen, Kryptos’un son bölümü olan K4, 35 yıldır hiçbir şekilde çözülemedi.
Sanatçı Jim Sanborn tarafından tasarlanan ve dört bölümden oluşan şifreli mesajlar içeren heykelin çözülmemiş son kısmı, yani ‘K4’ olarak bilinen bölüm ilk kez açık artırmaya çıkıyor.
Sanborn’un 35 yıl boyunca sır gibi sakladığı ve sadece kendisinin çözümünü bildiği bu son şifre şimdi 300 bin ila 500 bin arasında bir tahmini fiyatla satışa sunuluyor ve 20 Kasım’da RR Auction adlı müzayede evinde açık artırmayla satılacak. Müzayede evinden yapılan açıklamada, bu satışın dünya çapındaki koleksiyonerler ve kriptografi meraklıları tarafından “benzersiz bir ilgiyle” karşılandığı belirtildi.
Sanborn’un, Kryptos’un çözümüne dair olasılıkları değerlendirmek için başvuran meraklılardan zaman zaman 50 dolar ücret aldığı ve bu şekilde toplamda yaklaşık 40 bin dolar kazandığı da gelen bilgiler arasında. Ancak son dönemde artan ilgi ve sürekli gelen sorulardan yorulduğunu belirten Sanborn, bu nedenle Kryptos’un sırrını artık devretmeye karar verdi.
Müzayede evinin sözcüsü Bobby Livingston, Kryptos’un çözülemeyen son parçasını ilk kez ortaya çıkaracak olmanın büyük bir heyecan yarattığını belirtti:
“Kryptos, 35 yıldır dünyanın dört bir yanındaki en iyi şifre çözücüleri bile şaşkına çevirdi. Şimdi, bu gizemin tamamı, ihaleyi kazanan kişiye açıklanacak. CIA’i bile şaşırtan bu sırlar, artık yeni sahibine geçiyor.”
Gizem sona mı eriyor?
Sanborn, daha önce zaman zaman küçük ipuçları paylaşarak şifre çözücülere yardımcı olmaya çalıştı. 2010’da “Berlin”, 2014’te “Saat” ve 2020’de “Kuzeydoğu” kelimelerinin belirli harf aralıklarında gizli olduğunu açıklamıştı. Ancak bu ipuçları bile K4’ün tam çözümüne ulaşmak için yetersiz kaldı.
Sanborn’un açıklamaları, heykeldeki dört bölümün çözülmesinin sadece başlangıç olduğunu da ima ediyor:
“K4 çözülse bile, bilmecesi K5 olarak kalmaya devam edecek.”
Bu açıklama, Kryptos’un sırrının sadece bu şifreli harf dizilerinden ibaret olmadığını, çözümün ardında çok daha derin bir mesaj ya da yapı olabileceğini düşündürüyor.
En çok zorlanan bölüm olan K4’ün orijinal hali şöyle:
“OBKRUOXOGHULBSOLIFBBWFLRVQQPRNGKSSOTWTQSJQSSEKZZWATJKLUDIAWINFBNYPVTTMZFPKWGDKZXTJCDIGKUHUAUEKCAR”
Bu 97 harflik şifreli metin, tam anlamıyla dijital çağın ‘Rosetta Taşı’ olarak görülüyor. K1, K2 ve K3’ün çözülmesi yıllar sürdü, K4’ün çözümü belki de Kryptos’un gerçek gizeminin sadece ilk anahtarı olabilir. Özetlemek gerekirse Kryptos, sadece bir heykel değil; sanat, şifreleme, tarih ve istihbaratın buluştuğu çok katmanlı bir bilmece.