Donald Trump, Roma’da Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia tarafından düzenlenen Atreju adlı sağcı siyasi etkinliğe katıldı.
ABD Başkanı, burada sahneye çıkıp Meloni’ye hem siyasi duruşu hem de liderlik yetenekleri için övgü yağdırdıktan sonra, şöyle dedi: “O güzel bir kadın. Ama bunu aslında söylememem gerekiyor. Amerika’da bir kadına ‘güzel’ derseniz siyasi hayatınız bitebilir. Ama ben risk alacağım.”
Sadece ABD’de mi? Bütün dünyada uzun süredir “kadınların görünümü” üzerinden yapılan yorumlar, özellikle #MeToo döneminden sonra cinsel nesneleştirme bağlamında değerlendiriliyor. Bir siyasetçi ya da yönetici, gücünü elinde tutan bir erkek olarak bir kadının fiziksel özelliklerinden söz ettiğinde, o cümle artık bir “iltifat” değil — güç ilişkisi kurma biçimi olarak görülüyor. Konu çok hassas.
“Güzel” demek kadının entelektüel varlığını, politik başarısını, kendi emeğini değil; görülme biçimini öne çıkaran bir konumlandırma. Yani Trump “güzel” dediğinde aslında Meloni’yi yüceltmiyor; onu bir “görsel deneyim”e dönüştürüyor.
Peki bu riski nasıl alıyor? Yürek mi yedi? Şimdi şaşıracaksınız ama bilim Trump’ı hemen suçlamama taraftarı. Hatta öyle anlaşılıyor ki Trump Tarkan’ın ünlü şarkısından yola çıkarak Meloni’ye “Hepsi Senin Mi” bile diyebilirmiş..
2009’da Journal of Experimental and Social Psychology’de yayımlanan Karremans araştırmasına bakarsak erkekler çekici bir kadınla kısa süreli bir sohbetten sonra dikkat ve hafıza testlerinde daha kötü performans gösteriyor. Yani erkek, güzel bir kadını dinlerken beyninin bir kısmını “etkileme stratejisine” yönlendiriyor; bilgi işlem kapasitesi düşüyor. Başka bir deyişle, testosteron görüyor ama duymuyor.
Trump’da ne yapsın. Erkek beyni, kadın zekâsını değil, görünümünü kaydediyor. Hatta öyle ki son araştırmalar, çekici yüzlerin zaman algımızı genişlettiğini (yani zamanı olduğundan uzun hissettirdiğini) ve bunun hem fiziksel hem zihinsel sağlığı etkileyebileceğini gösteriyor. Çekici yüz dikkati mıknatıs gibi üzerine çekiyor, beyin o anda kronometreyi tutmayı unutuyor. Sonuç: hem zaman algısı bozuluyor, hem hafıza zayıflıyor. Kısacası, güzellik beynin zaman yönetimini de bozuyor.
Şimdi düşünün, Trump’ın sahnede Meloni’ye bakarken “O güzel bir kadın” demesi sadece politik bir gaf değildi — belki de adamın kronometresi şaştı. Zaman durdu, mantık dondu. Testosteronun diplomasiyle bağlantısı o anda kesildi.
Belki de sorun Trump’ta değil, insan beyninin devridaiminde: Bazı erkekler için güzel bir kadına bakmak hâlâ “beyin donması” eşdeğeri. Ve o donma anında, diplomasi, protokol, politik doğruluk — hepsi kısa süreli bellekten siliniyor. Testosteron, diplomasiyi hâlâ öğrenemedi.
Belki de bu nedenle 2024 de yapılan bir araştırmanın gösterdiği gibi seçimlerde çekici görünümlü adaylar dünya genelinde daha fazla oy alıyor. Çekici adaylar daha fazla medya ilgisi görüyor, daha olumlu haber diliyle karşılaşıyor, hatta sosyal medyada daha yüksek etkileşim alıyor. Ne de olsa insanlar söylenenlere dikkat etmek yerine adayın gözlerinde kayboluyor.
Bu çalışma, siyasetin hâlâ biyolojiden tam kurtulamadığını gösteriyor. Politika zeka, strateji ve fikir oyunu gibi görünse de, beynin ilkel katmanları hâlâ sahnede: çekici bir yüz güveni, yüz simetrisi yeterliliği , gülümseme ise dürüstlüğü garantiliyor.
İşte karşınızda biyoloji: seçimleri şekillendiren görünmez kampanya danışmanı.