“Sil Baştan” perdesini açtı
16 Ekim 2025

Odağına ikili ilişkilerdeki sorunları alan Aslı Bekiroğlu ve Tolga Güleç’in başrollerini paylaştığı “Sil Baştan” oyununun prömiyeri, Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Simay Antep’in kaleme aldığı, Vahap Şen’in yönettiği tek perdelik oyun, modern ilişkilerin temel sorunlarından birini sahneye taşıyarak, seyircileri kendi ilişkilerine ayna tutmaya davet ediyor.

Yönetmen Vahap Şen, oyuna ilişkin yaptığı açıklamada, “Her şey yapımcımız Fatih Küçük’le yollarımızın kesişmesiyle başladı. Beş yıl önce tanıştık ve o günden beri birlikte hep bir şeyler ürettik. Fatih, daha önce de tiyatro yönetmenliği teklif etmişti ama açıkçası o dönem cesaret edememiştim. Sil Baştan’ın metnini okuduğumda ise bir şey değişti. Bu hikayede hem kendimden hem de çevremden çok fazla şey buldum.” ifadelerini kullandı.

Modern zamanlardaki ilişkilerin birtakım problemleri de beraber getirdiğini savunan Şen, şunları kaydetti:

“Modern ilişkilerde birbirimizi anlamak yerine birbirimizi dönüştürmeye çalışıyoruz. Daha iyi bir ilişki kurmak adına karşımızdakinin değil, sadece bizim değişim hızımıza uymasını bekliyoruz. Ama unuttuğumuz şey şu, karşımızdaki insanın da kendi hayatı, düşünce biçimi, dünyası var ve aslında başta sevdiğimiz şey, tam da o farklılık oluyor. Yazarımız Simay Antep ile metnin her detayını konuştuk. Uzun bir hazırlık, titiz bir oyuncu seçimi ve duygusal olarak çok yoğun bir prova süreci geçirdik. Benim için hem öğretici hem de dönüştürücü bir deneyim oldu. Çünkü bu, ilk tiyatro yönetmenliğimdi.”

“Modern insanın yalnızlığı, ilişkilerdeki bencilliği büyütüyor”

Oyunun, sevgiyi romantik bir idealle değil, çok insani bir yerden sorguladığını dile getiren Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birini gerçekten seviyor muyuz, yoksa sevdiğimiz kişiyi bize daha uygun hale getirme isteğini sevgi mi sanıyoruz? Oyun bu farkı seyircinin yüzüne sakin ama keskin bir dille vuruyor. Aşkın dönüştürücü gücünden bahsediyoruz ama çoğu zaman o dönüşüm iki taraflı olmuyor. Modern insanın yalnızlığı, ilişkilerdeki bencilliği büyütüyor. Karşımızdakini bizim istediğimiz kıvama getirmek, içimizdeki o eksiklik hissini bastırmanın bir yolu haline geliyor. Oysa sevgi, dengeyle mümkün. Sil Baştan bu dengesizliği, bazen duygusal, bazen komik bazen de ironik bir şekilde sahneye taşıyor.”

Şen, modern hayatın herkesi sevgi ve ilgiye daha fazla muhtaç bıraktığının altını çizerek, “Modern hayat hepimize sürekli eksik olduğumuzu hissettiriyor. Bu da sevgiyi bir paylaşım biçimi olmaktan çıkarıp, bir tamamlanma aracına dönüştürüyor. Artık birlikte olmaktan çok, ‘benim istediğim gibi biriyle olmak’ önem kazanıyor.” diye konuştu.

Oyunun asıl temas ettiği noktanın bu olduğunu vurgulayan Şen, şunları kaydetti:

“İlişkide kontrol kurma isteği, farkında olmadan sevgiyi şekillendirmeye dönüşüyor ama sevgi, kontrol edilebilecek bir şey değil. Bu temayı sahnede sembolik bir dille anlatıyoruz, gerçek ve fantastik bir dünyanın geçtiği bir atmosferde. Seyirciye hem düşünme hem de eğlenme alanı açan bir anlatım biçimi bu. Çünkü Sil Baştan, aynı zamanda bir fantastik komedi.”

Vahap Şen, hikayenin herkesin hayatında bir şekilde karşılığı olduğunu söyleyerek, “Kimimiz sevilen, kimimiz değiştirilmek istenen olduk. Provalarda sürekli ‘Ben bunu yaşamıştım’ ya da ‘Ben şu an böyle bir ilişki içindeyim’ gibi konuşmalar yaptık. Bu da sahnede çok samimi bir enerji yarattı. Oyuncular karakterleri yargılamadan, anlamaya çalışarak yaklaştı.” dedi.

Hikayenin duygusal olarak hassas bir yerde durduğunu aktaran Şen, “Oyuncuların sezgilerine güvenmek, onların iç dünyalarına alan açmak gerekiyordu. Ama işin güzel yanı şu, oyun sadece dramatik değil, yer yer gerçekten çok komik. Oyuncular o mizahı çok doğru yerlerden yakaladı. Sil Baştan’ın en sevdiğim yanı hayat gibi olması. Aynı anda hem komik, hem trajik.” değerlendirmesinde bulundu.

“Neden karşımızdakini değiştirmek isteriz?”

Yazar Simay Antep ise oyunda sürprizler olduğunu belirterek, “Oyun üç farklı yaşam tarzı ve hayal kırıklığını aynı apartmanda buluşturuyor ve günümüz kent hayatındaki ilişkileri irdeliyor. Seyircinin bazı anlarda kendi ilişkilerinde durduğu yeri sorgulayacağını, yer yer de kendini ana bırakıp keyifleneceğini umuyorum.” dedi.

Oyunun odağında ilişkilerin yer aldığını vurgulayan Antep, “Üç karakterin de birbirine karşı duruşları, modern ilişkilerdeki çıkmazları yansıtıyor. Bence bu çıkmazların başında da karşındakini değiştirme çabası yer alıyor. Oyunda kadın karakterimiz sevgilisini istediği şekle sokarsa ilişkisinin kusursuza yakın olacağı yanılgısına düşüyor. Bu yanılgıya düşmemiş az insan vardır. Neden karşımızdakini değiştirmek isteriz? Belki de kendimizle yüzleşmektense böylesi daha kolay geldiğinden.” şeklinde konuştu.

Antep, karakterlerin isimlerinin “Su” ve “Ateş” olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

“Birbirlerine tutkuyla ihtiyaç duyan ama birbirini yakacak ya da söndürecek denli kudretli iki element ateş ve su. Ama Ateş ve Su isimleri, aslında kendi karakterlerini değil birbirlerinin bilinçaltı karakterlerini yansıtıyor. Yani Su’nun karakteri ateş elementinin, Ateş’inki ise su elementinin özelliklerini taşıyor. Oyun süresince yer yer harlanıp yer yer duruluyorlar. Birbirine oldukça zıt kutuplar. İlişkilerde hep zıt kutuplara çekilmemizin bir sebebi var. Bana göre hayat bir sınav yeri.”

“Kişi sınavını verene kadar da hayat ona hep istediğinin zıddını yaşatıyor ki kişi onu çözümleyip öğrenebilsin.” ifadesini kullanan Antep, “İnsanın kendisine zıt ama anne veya babasına benzeyen kişilere çekilmesi bu yüzden. Oraya çekilecek ki çocuklukta çözemediklerini tekrar yaşayarak çözümlesin. Ateş’in oyunda Su’yu annesine benzetmesi de bu yüzden, Su’nun çocuklukta göremediği sevgi ve ilgiyi sürekli Ateş’ten almaya çalışması da… Ateş’in bu kadar manipülasyona açık bir karakter olarak hayatına Su kadar kontrolcü bir karakteri çekmiş olması da tesadüf değil.” diye konuştu.

“Günümüzde ikili ilişkiler hızla işlevini yitirmekte”

Simay Antep, modern zamanlardaki ilişkilerin doğasına ilişkin şunları söyledi:

“Günümüzde ikili ilişkiler hızla işlevini yitirmekte. İlişki yürütmek giderek zorlaşıyor. Kişiler arasında sağlıklı bir ilişkinin olabilmesi için bence tarafların ayrı ayrı hem kendi üzerinde çalışması hem de birlikte üçüncü bir dinamik olarak ilişki üzerinde çalışması gerekiyor. Hem kişiler hem de ilişki, paralel şekilde kişisel gelişimini sürdürürse ihtiyaç değil sevgi temelli, olgun bir ilişkiden söz edebiliriz. Bu bağlamda oyunun izleyiciye kendi ilişkilerini sorgulatmasını ve bir ışık tutmasını ümit ediyorum.”

Yapımcılığını İstanbul Sanat Ofisi’nin, prodüksiyonunu Fatih Küçük’ün üstlendiği oyunda Bekiroğlu ve Güleç’e Yusuf Burak Kurtoğlu, Metin Kurt ve Hüseyin Yıldırım eşlik ediyor.

Oyun, Baba Sahne’de.

 

ÇOK OKUNANLAR