Türkiye kamuoyu Sezgin Baran Korkmaz’ın adını suç dünyasının ünlü ismi Sedat Peker’in bir dönem her hafta sonu yaptığı video ifşaatlarla duydu.
Sedat Peker bu ifşaatları o dönem İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu’ya karşı duyduğu hınçla yapıyor ve Soylu’yu çeşitli suçlarla sürekli ilişkilendiriyordu.
Anlattığı suç öykülerinden birinde Sezgin Baran Korkmaz adlı, mafya usulleriyle çalışan ama kendine “iş insanı” diyen bir kişinin, Türkiye’nin saygın iş insanlarından İnan Kıraç’ın 45 milyon dolarına çökmeye çalıştığını, bu amaçla Kıraç’a haciz yolladığını, Kıraç’ın da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım istediğini anlattı. Sedat Peker’e göre Erdoğan da bu konuyla ilgili olarak Süleyman Doylu’ya görev vermiş, Soylu Sezgin Baran Korkmaz’ı makamına çağırıp tehdit etmiş ve bu alacaktan vazgeçmesini söylemişti. Yine Sedat Peker’in söylediğine göre bu tehdit sonrası Sezgin Baran Korkmaz yurt dışına çıkmıştı.
Peker’in anlattıkları doğrulandı
Peker’in anlatımı buydu ve daha sonra ortaya çıktı ki bu anlatım bazı eksikleri ve nüans farkları olmasına rağmen aslında çok yanlış değildi. Devlet bir süredir kamuoyunda SBK kısaltmasıyla tanınan Korkmaz’ı sıkıştırıyordu, hakkında ABD’den gelen bir kara para şikayeti vardı. Halen ABD’de devam eden yargılamaya göre SBK, Amerikan Hazine Bakanlığını dolandıran bir aile ve onlarla bağlantılı bir mafyayla işbirliği yapmış, o aile ve mafyanın ABD Hazinesinden çaldığı paraları Türkiye’de “yatırım” adı altında aklamıştı.
Türkiye’de bu konuda bir soruşturma açılmış, SBK gözaltına alınmış, hakkında yurt dışı yasağı konmuştu. Ama sonra bir hayli karmaşık ilişkiler sayesinde SBK bu yasağı kaldırtmayı başarmıştı. İşte Süleyman Soylu’nun makam odasında gerçekleşen görüşme sonrası SBK bu sayede 2020 Aralık ayında yurt dışına çıkmış, bir daha da gelmemişti. Sonrasında ABD’nin talebi üzerine Avusturya’da tutuklanmış, bu ülkeye iade edilmiş, halen orada tutuksuz olarak yargılanıyordu.
Bodrum’da çökülen otel
Ancak Sedat Peker’in Süleyman Soylu bağlantılı bu iddialarına bir de eki vardı. Peker, SBK’nın Bodrum’da bir otele de “çöktüğünü” iddia ediyor, bu otelde çok sayıda gazeteciyi, savcıyı, hakimi ve siyasetçi yakınını bedava ağırladığını öne sürüyordu.
İşte dün ansızın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düğmesine bastığı operasyon bu otelle ilgili. Bakın savcılığın dünkü basın açıklaması aynen şöyle:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından, şüpheliler Sezgin Baran Korkmaz, Cihan Ekşioğlu, Çağlar Şendil, Melike Yüksel, Sinan Görkem Gökçe, Şaban Kayıkçı ve Alpan Keskin hakkında müşteki Ufuk Turizm İşletmeleri San. Tic. A.Ş.’ye yönelik müştekinin acze düşmesinden yararlanmak suretiyle 2019 yılı ve devamında müşteki şirketi yönetimlerinde olan şirketlere borçlandırdıkları ve bu borcu faiz almak suretiyle müşteki şirkete verdikleri yine ayrıca müşteki şirketin üst hakkını elinde bulundurduğu Muğla ili Bodrum ilçesi Torba mevkiinde bulunan hali hazırda ismi The Plaza Bodrum (eski Jumeirah Otel, Paramount Hotel, Be Premium Hotel) olan otelin de üst hakkını devraldıkları ve şüpheli Cihan Ekşioğlu ile şüpheli Şaban Kayıkçı’nın birlikte hareket ederek üst hakkının bulunduğu oteli işlettikleri iddasıyla; Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Tefecilik, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama suçları kapsamında yürütülen soruşturma kapsamında; Şaban Kayıkçı’nın yetkilisi olduğu Bodrum Otel İşletmeleri A.Ş adına kayıtlı Muğla ili Bodrum ilçesi, Torba Mahallesi, Zeytinli Kahve Mevkii, 111 Ada 1 parselde bulunan The Plaza Bodrum isimli Otel ile şüpheli Şaban Kayıkçı’nın Bodrum Otel İşletmeleri A.Ş de bulunan şirket ortaklık payına el konulmuş, yine Ceza Muhakemesi Kanununun 133. maddesi uyarınca Bodrum Otel İşletmeleri Anonim Şirketine TMSF’nin kayyım olarak atanmasına karar verilmiştir.”
O otel çok karmaşık bir ilişkinin göbeğinde
Defalarca adı değişen, kamuoyunda daha çok eski isimlerinden biri olan ‘Paramount Otel’ olarak bilinen bu otel, son derece karmaşık bir finansal operasyonun tam merkezinde yer alıyor.
O finansal operasyon ise Türkiye’nin en saygın holdinglerinden biri olan Kıraça Holding’de yaşanan ortaklar arası bir anlaşmazlıkla doğrudan bağlantılı.
Kıraça Holding’in kurucusu İnan Kıraç profesyonel çalışma hayatının tamamını Koç Holding şirketlerinde geçirmişi son olarak holdingin CEO’su görevinde bulunurken yaş haddinden emekli olmuş bir isim. İnan Kıraç’ın bir başka önemli özelliği, Koç Holding kurucusu Vehbi Koç’un kızlarından Suna Kıraç ile evli olması.
İnan Kıraç, Koç Holding’den ayrılırken kıdem tazminatı olarak holding bünyesindeki Karsan fabrikalarını aldı. Burası aynı anda çok sayıda otomotiv markası için üretim yapabilen bir fabrikaydı.

Jan Nahum
İnan Kıraç ile Nahum kardeşlerin evlenmesi ve boşanması
İnan Kıraç burayı geliştirmek, kendi markalarını yapabilmek istiyordu. Bu amaçla, yine Koç Holding’den biraz da mutsuz bir biçimde ayrılan iki kardeşle, Jan ve Klod Nahum’la ortak oldu. Nahum kardeşler, Vehbi Koç’un eski ortağı Bernard Nahum’un iki yetişkin oğluydu. Jan Nahum uzun yıllar Koç Otomotiv grubunda yöneticilik yapmış, “yerli otomobil” tasarlayıp üretmek isteyen son derece parlak bir isimdi. Babası ve Vehbi Koç’un birlikte yaptıkları Anadol markasının tamamen yok edilmiş olmasını hep sitemle anlatır, Türkiye’de kendi markamızla otomobil yapılabileceğini söylerdi.
İnan Kıraç ile Nahum kardeşlerin ortaklığı, henüz kimsenin bilmediği sebeplerle bir süre sonra çözüldü ve taraflar boşanmaya karar verdi. Verdi ama başta ortaklık son derece karmaşık yapılandırılmıştı ve boşanırken mal paylaşımı, karşılıklı hisselere değer biçilmesi ve kimin kime hangi şirketleri verip ne kadar para ödeyeceği çok ciddi bir anlaşmazlık konusuydu.

SBK ve İnan Kıraç eski mutlu günlerinde.
Boşanmada araya SBK giriyor
Nahum kardeşlerin elinde Kıraça Holding hisseleri vardı ve İnan Kıraç’ın bu hisseleri bedelini ödeyip geri alması gerekiyordu. İşte tam bu noktada inanılmaz bir şey oldu, İnan Kıraç devreye adını daha yeni öğrendiği Sezgin Baran Korkmaz’ı soktu bu anlaşmazlıkta.
Ve SBK’nın gözlerden uzak işleyen, suçla yakından bağlantılı düzeninin sonunu da belki bu girişim getirdi, işte haberin başında okuduğunuz gibi SBK Süleyman Soylu tarafından tehdit edilip yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.
SBK’nın yurt dışı maceraları çok uzun, bu dönem içinde SBK İnan Kıraç’la olan sorunu çözdü, elindeki Nahum kardeşlere ait hisseleri İnan kıraç’a geri verdi. Bu arada Nahum kardeşlere de, daha önce tam olarak kaynağı belli olmayan biçimde satın aldığı bir sigorta şirketini de (Unico Sigorta) devretti.
Dün el konulan otelin bugünkü sahipleri Nahum kardeşler
Bu sigorta şirketinin varlıkları arasında ise işte Bodrum’daki o meşhur otel vardı. Şimdi savcılık bu otele kayyum atadı. Dolayısıyla o sigorta şirketinin malına el koydu.
O şirketin yönetim kurulu başkanı halen Jan Nahum. Yani el konulan otelin bugünkü sahipleri Nahum kardeşler aslında.
Dolayısıyla dün başlayan SBK soruşturmasının bir ucu Jan ve Klod Nahum kardeşlere dokundu bile. Öbür ucunun da İnan Kıraç’a dokunması an meselesi gibi duruyor.
Bu soruşturma gerçekten derinleşirse daha çok yayılabilir, TMSF birden kendini onlarca yeni şirketi yönetmek zorunda bulabilir.
Mesele çok karmaşık, SBK bile anlayamadı
Bütün olayların göbeğindeki isim olan ve dün hakkında yakalama kararı çıkarılan SBK ise yıllardır Amerika’da. Burada yargılaması devam ediyor, ABD Hazinesine olan borçlarını ödediğini, dolayısıyla aklanmayı beklediğini söylüyor. Geçen yıl gazeteci Fatih Altaylı ile uzun bir söyleşi yapıp kendini Türkiye’de yeniden meşrulaştırmaya da çalışmıştı.
Dünkü operasyon haberi en çok onu şaşırtmışa benziyor. Dün bir açıklama yaptı, “Ben de anlamaya çalışıyorum” dedi. Açıklaması aynen şöyleydi:
“Kıymetli dostlarım altı yıl önceki bir gayrimenkul satın alımı ile alakalı bir soruşturma , bu soruşturmanın öncesinde yaşanan her şeyi detaylı bir şekilde tüm Yarın kamuyla paylaşacağımdan şüpheniz olmasın sabırla beklemenizi tavsiye ediyorum…
Medyanın sizi algılar üzerine manipüle etmesine müsaade etmeyin!
At izi ti izine karışmış durumda. Kimin kimi operasyon çekmeye çalıştığını anlamaya çalışıyorum.”
SBK, Türkiye’de adli operasyonların arkada başka bir nedenle açılıp kapandığını tecrübeyle bilenlerden biri.