10 gün önce ‘Tüm tanrılar tapınağına’ giren kemiklerin ibret dolu hikayesi
19 Ekim 2025

9 Ekim günü, Paris’in Quartier Latin denilen bölgesindeki Roma tapınaklarını andıran binada insanlık tarihinin en ibret verici olaylarından biri yaşandı.

O binanın adı “Pantheon’du…”

Yunanca anlamı şuydu:

“Tüm Tanrılara Adanmış Tapınak…”

O gün, “Ölümsüz Tanrılara adanmış” o binaya “Ölümlü bir insanın” bedeninden kalan kemikler taşındı…

Onun hikayesini anlatacağım ama, önce Paris’ten Marsilya’ya gideceğiz ve orada aynı gün meydana gelen bir başka olayı izleyeceğiz.

Halk Sanatı ve Gelenekleri Müzesi’nde tuhaf bir ‘eser’

9 Ekim 2025 günü, Marsilya’nın Halk Sanatı ve Gelenekleri Müzesinin,  “Sürekli sergilenen eserler salonuna” yeni bir “Eser” eklendi.

Eser demek pek doğru değil… Bir “Objeydi” demek daha uygun…

O gün açılan “Halk Hareketleri” sergisinde sergilenen 1200 parçadan  biriydi bu “Obje…”

Bu objenin adı “Giyotindi…”

Bildiğimiz kafa kesen idam makinası…

Fransa’nın son giyotini, Marsilya müzesinde işte bu salonda o sabah sergilenmeye başlamıştı.

16. Louis baş celladını çağırıp talimat veriyor

Müzeden gelen fotoğrafa bakarken, tuhaf düşüncelere daldım.

İnsanın kafasını kesen bir makina yapma fikri nasıl doğmuştur?

İlk fikir hiç tahmin etmediğimiz bir yerden gelmiş.

1780’li yıllarda dönemin en ünlü celladı Charles-Henri Sanson’un anlattığına göre ilk fikir Fransa Kralı 16’ncı Louis’den gelmişti.

Kral bir gün baş celladını çağırıp,  “İdamda kafanın balta ile değil, keskin bir bıçakla ve mekanik bir aletle kesilmesinin daha iyi olacağını” söylemiş.

Kafa kesme makinasını bir piyano yapımcısı tasarlıyor

Aynı günlerde Fransa Parlamentosunda insanlara acı çektirmeden idam edilmesinin yöntemlerinin araştırılması fikri konuşulmaya başlamış.

Bunu ortaya atan Dr. Joseph-Ignace Guillotin adlı doktor bir milletvekiliymiş.

Ancak işin mühendisliği bir Alman tarafından gerçekleştirildi.

Dr. Antoine Louis (1723–1792) aslında bir piano tasarımcısıydı. Bugün bildiğimiz giyotini o tasarladı, ama alet adını, bu fikri Parlamentoya getiren Dr. Giyotin’den aldı.

799 kilo 58 gram ağırlığında bir alet, 80 kiloluk bir bıçak

Piyano yapımcısının mühendisliği ile ortaya çıkan aletin boyutları şöyleydi:

Tam ağırlığı 799 kilo 58 gramdı.  

Bıçak uzunluğu 40-45 cm’di.

En tepesinde 40 kilo ağırlığında keskin bir bıçak bulunuyordu. Ancak ağırlık sistemi ile birlikte düşme ağırlığı 80 kiloyu buluyordu.

2.7 metre yükseklikten, saatte 180-220 kilometre hızla düşen bir bıçaktı bu.

Kalın çelikten yapılmıştı.

Giyotin ilk kafayı işçi grevlerine adını veren meydanda kesti

İlk prototipi 1792 baharında Paris’te üretti.

İlk defa da, bugün “Grev” dediğimiz işçi eylemlerine adını veren Paris’teki Greve Meydanında kullanıldı.

Nicolas Jacques Pelletier adında bir soyguncu o meydanda kafası giyotinle kesilerek idam edildi.

Geçen hafta Marsilya Müzesi’nde sergilenen giyotinin ise çok özel bir hikayesi var. 

Çok iyi bildiğim bir hikaye bu.

Çünkü  o hikayede ben de varım.

1971 yılında Paris’te öğrendiğim şaşırtıcı şey

1971 yılında Paris’te öğrenciydim.

O yıl Paris yakınında bir cezaevinde 2 mahkum kaçma teşebbüsünde bulundu ve biri hemşire, öteki gardiyan iki görevliyi rehin aldılar.

Güvenlik kuvvetlerinin müdahelesi sonunda iki mahkum yakalandı ama rehin aldıkları iki kişi boğazları kesilerek öldürülmüştü.

Bu olayı radyo ve gazetelerden izliyordum.

Bu iki kişi yargılandı ve idama mahkum edildi.

O sabahı hiç unutmuyorum. 

O güne kadar Fransa’da idam cezası yok diye biliyordum.

Çok şaşırmıştım.

Çünkü Türkiye’de idam cezası vardı ama o güne kadar uygulanmıyordu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları henüz asılmamıştı…

Ama asıl şoku 28 Kasım 1972 sabahı yaşadım.

28 Kasım 1972 sabahı Paris’te yaşadığım büyük şok

28 Mayıs sabahı radyoyu açtığımda, o iki mahkumun, isyan çıkardıkları cezaevinin bahçesinde idam edildiğini öğrendim.

Yani yaşadığım şehrin neredeyse banliyösünde…

Ama en büyük şok şuydu.

İkisinin de kafası giyotinle kesilmişti…

Yıl 1972…20’inci Yüzyıl…Burası Paris…

Giyotin Fransız İhtilalinin sembolü bir makinaydı.

Fransa’da hala kullanılıyor olması beni dehşete düşürmüştü. 

Aletin kestiği kafalardan biri cellada o emri veren kralındı

İnsanlık tarihinde hiçbir idam aracının hikayesi giyotininki kadar ibret dolu değildir.

O aletin canını aldığı en ünlü iki kişiden biri idamlarda kafanın mekanik bir aletle kesilmesi fikrini ilk ortaya atan Kral 16’ncı Louis oldu. 

Ama o bıçağın altında düşen en ünlü kafa Marie Antoinette’inkiydi.

O kafasını giyotine uzatırken, “Tricoteuse”, denilen ihtilal yanlısı kadınlar ellerindeki iğnelerle örgü örerek bu sahneyi seyrediyor ve zafer çığlıkları atıyordu. 

28 Kasım 1972’de kafası kesilenlerden birinin 44 yaşındaki avukatı

28 Kasım 1972’ye dönüyorum… 

O gün Paris cezaevinde kafası giyotinle kesilerek idam edilen iki mahkumdan birinin adı Roger Bontems’di…

Mahkeme kayıtlarına göre iki rehineyi o değil, öteki mahkum Claude Buffet öldürmüştü.

Buna rağmen mahkeme Bontemps’e de ölüm cezası vermişti.

İşte o Bontems’in avukatı Robert Badinter adında 44 yaşında bir avukattı.

Müvekkili 28 Kasım 1972 sabahı giyotine giderken o da oradaydı ve rehineleri öldürmediği halde idam edilen Bontems’in durumu içine çok oturmuştu.

İşte bu noktadan itibaren, hikayemizin asıl bölümü başlıyor.

1981’de Sosyalistler iktidara gelince atanan Adalet Bakanı

Fransa 1981 yılında siyasi bir devrim yaşadı.

DeGaulle’cü iktidar sona erdi ve seçimleri Sosyalist Parti kazandı.

Cumhurbaşkanlığına ise François Mitterrand seçildi.

Fransa’da devrim yılları başlıyordu.

Mitterrand’ın ilk işi radyoda devlet tekelini yıkarak özel radyoların yolunu açması oldu.

Adalet Bakanlığına ise çok iddialı bir ismi getirdi.

Robert Badinter…

Yani 28 Kasım 1972’de kafası giyotinle kesilen Bontemps’in avukatı.

9 Ekim 1981… Giyotin Fransa hafızasından çıkıyor

Badinter’in ilk işi Fransa’da idam cezasını kaldırmak için harekete geçmek oldu.

Ama işi çok zordu.

Fransa halkının yüzde 60’dan fazlası idam cezasından yanaydı.

Mitterrand ve devrimci hükümeti yılmadı.

Ve 9 Ekim 1981 günü Fransa Parlamentosu idam cezasını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdı.

Bu ölüm makinası giyotinin idam kararıydı.

1959 yılında İzmir’de Montreux Meydanında seyrettiğim idam

Benim hayatımda 1959 yılının çok trajik bir yeri vardır.

12 yaşındaydım…

O gün İzmir’de kamuya açık bir meydanda son idam cezası gerçekleşti.

İzmir Fuar’ın Montreux Kapısında bir ağacın altına kurulan darağacına asılı cesedi seyredenlerden biri de bendim.

Mahalleden iki arkadaşımla idamı seyretmeye gitmiştik.

Tıpkı Camus’nun Cezayir’de idam seyreden babası gibi ben de eve kusarak döndüm.

Bu benim için “İdam cezasına karşı mücadelenin sıfır günü oldu.”

Hayatım boyunca idam cezasının kaldırılması için mücadele ettim.

Albert Camus’nün giyotin kitabı ile başlayan yürüyüş

Beni hayatımda en çok etkileyen kitap olan “Yabancı’nın” yazarı Albert Camus 1957 yılında, bir başka yazar, Arthur Koestler ile  idam cezasına karşı, manifesto gibi bir kitap yayınlamıştı.

Adı “İdam Üzerine Düşünceler”di…

Ben Camus’nun, o kitaptaki yazısının ayrı basımını okumuştum.

Onun adı şuydu:

“Giyotin Üzerine Düşünceler…”

Meğer Fransa’da idamı kaldıran bakan Badinter de aynı yıllarda o kitabı okuyormuş. 

Bu kitabın kendisini çok etkilediğini söylüyordu hep.

İşte bu noktada hikayenin en başına geliyorum.

Bundan 10 gün önce Paris’te omuzlarda taşınan bir tabut

9 Ekim 2025…

O gün Marsilya Müzesi’nin en büyük salonunda bir giyotin sergilenmeye başlanırken, aynı saatlerde Paris’te görkemli bir tören yapılıyordu.

57 yıl önce, Latin Mahallesinin hemen dibinde, 1968’de öğrencilerin taşlarını söktüğü sokaklardan birinin üzerine bu defa mavi bir halı serilmişti.

“Tüm Tanrıların Tapınağına” kadar uzanan yolun başında resmi üniformalı 6 görevli, üzerinde Fransa bayrağı olan tabutu omuzlarında Pantheon’a doğru taşıyordu.

Yolun iki tarafında insanlar, önlerinden geçen tabuttaki insanı saygıyla selamlıyordu.

Tabutun içinde Robert Badinter’in kemikleri vardı.

Fransa tarihine, giyotini mezara gönderen adalet bakanı olarak geçen insandı.

İdam cezasını kaldıran bakanın ölümünden 5 gün sonra alınan karar

Robert Badinter 9 Şubat 2024 günü öldü.

Paris dışında Bagneux mezarlığına gömüldü.

Ancak ölümünden 5 gün sonra Fransa Devlet Başkanı Macron,  naaşının Pantheon’a taşınacağını açıkladı.

Ölümsüz tanrılar tapınağında kimlerle birlikte yatıyor

İşte, 9 Ekim 2025 sabahı bütün Fransa , “Fransa’yı Fransa yapan insanların yattığı Pantheon’a bu taşınma törenini izliyordu.

Fransa, giyotini müzeye gönderen Adalet Bakanını, “Tüm Tanrıların Tapınağına”, yani “Ölümsüzler Mabetine” taşıyarak ödüllendiriyordu.

İdam cezasını kaldırtan Badinter  artık Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Alexander Dumas, Marie Curie, Simone Veil, Josephine Baker’in yattığı Pantehon’da sonsuza kadar yaşayacaktı.

Aynı saatlerde Marsilya’da ise insanlar, Badinter’in müzeye gönderdiği son  ölüm makinasını seyretmek için müzeye gidiyorlardı.

Giyotin 180 yıl boyunca 25 bin insanın kafasını kesti

Giyotin, 180 yıl boyunca idam cezalarının infazında kullanıldı.

Bu süre içinde 25 bine yakın insanın kafası bu aletle kesildi.

Fransız İhtilali sırasında sadece 1792/93 yıllarında 17 bin insan kafası giyotinle kesilerek öldürüldü.

O makinayla kafası kesilenlerden biri de, Fransız İhtilali sırasında binlerce insanı “Karşı devrimci ve kral yanlısı” diye giyotine gönderen Robespierre’di…

Müzedeki giyotin, 180 yıl boyunca adres sormayan bir mermi gibiydi…

ÇOK OKUNANLAR