Türk soylular ‘yabancı’ sayılmayacak
20 Ekim 2025

“Türk Soylu Yabancıların Türkiye’de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu veya Özel Kurum, Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine Dair Kanunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik” 10 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı ile yürürlüğe giren değişiklikle birlikte Türk soylu olup Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olmayan kişilere bazı yeni ayrıcalıklar tanındı.

Söz konusu değişiklikler, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların yapabileceği mesleklerde, sanatlarda ve işlerde, Türkiye Türkleri dışındaki diğer Türk soylu toplulukların da belirli şartlarla istihdam edilebilmesine yönelik.

Bu değişikliğin ardından kamuoyunda bazı soruların cevapları da merak edildi. TRT’nin haberine göre Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Bahadır Bumin Özarslan, merak edilen konuları anlattı.

“Türk soylu topluluklar lehine yapılmış bir düzenleme”

Dr. Özarslan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türkiye Türkleri ile Türk soylu toplulukların, belirli şartlar dâhilinde eşit haklara sahip olacaklarını söyledi.

Dr. Bahadır Bumin Özarslan’a göre, Türk devletlerinin yapacağı ekonomik düzenlemeler “Türk Ekonomik Birliği’nin temelini güçlendirecek” bir adım niteliğinde. Özarslan, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” anlayışında bugüne kadar yeterince önem verilmeyen “iş” yani ekonomik boyutun artık öne çıkması gerektiğini vurguladı.

Türk dünyasında kültürel iş birliğinin önemli olduğunu belirten Özarslan, bunun ekonomik entegrasyonla desteklenmesinin zorunlu hale geldiğini söyledi. Türk coğrafyasındaki doğal zenginliklerin ortak stratejilerle ekonomik iş birliğine dönüştürülmesinin, Türk kimliğini hem maddî hem de manevî olarak güçlendireceğini ifade etti.

Ayrıca, bağımsız Türk devletleri dışında yaşayan Türk topluluklarının yaşadığı ayrımcılığa karşı, nitelikli insan gücünün Türkiye’ye kazandırılmasının da Türkiye’nin Türk Dünyası içindeki liderliğini pekiştireceğini dile getirdi.

“Türklük cazip bir millî kimlik olarak kabul görecek”

Dr. Özarslan, Türkiye’nin varlığının Türk soylu topluluklar için bir teminat olduğuna işaret etti:

“Türkiye’nin 40 yılı aşkın bir süredir mevzuatında yer verdiği bu uygulamanın yeni bir boyut kazanarak yürütülmesi, Türkiye’nin Türk Dünyası içindeki liderlik konumunu ve öncü rolünü bir kere daha gözler önüne serecek.

Her türlü karşı çabaya ve girişime rağmen, Türklüğün cazip bir millî kimlik olarak kabul görmesi ve bir devlet politikası olarak benimsenmesi, bağımsız bir Türk devleti çatısı altında yaşamayan bütün Türk soylu toplulukların, bulundukları coğrafyalarda özgüven kazanmasını sağlayacak ve gerektiğinde, Türkiye’nin varlığının kendileri için aynı zamanda bir teminat olduğu kabul görecek.

Dolayısıyla yapılan düzenleme, ekonomik boyuttan başlayıp kültürel ve stratejik boyutları olan, çok yönlü ve önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.”

Uygulamada hangi alanlarda kolaylıklar sağlanacak?

Dr. Bahadır Bumin Özarslan, yönetmelik değişikliğinin birçok sektörde uygulanmasının kolaylık olacağını anlattı:

Uygulama açısından değerlendirildiğinde, özellikle 2020’de başlayan küresel salgından itibaren önemi bir kez daha anlaşılan tarım ve hayvancılık sektörü ilk akla gelen alanlar. Öte yandan Türkiye’nin demografik yapısı ve köyden kente göçün hızlanmasıyla birlikte tarım ve hayvancılık alanlarındaki iş gücünde yaşanan büyük açık da yönetmelikte yapılan değişikliğin önemli olduğunu bize gösteriyor. Bunun yanında, ikamet ettikleri devletlerde atıl bir durumda olan ve Türkiye açısından stratejik öneme sahip sektörlerde hizmet verebilecek nitelikli Türk iş gücünün istihdamına fırsat vermesi ve ciddi bir katma değer yaratılmasına hizmet etmesi bakımından da yerinde bir düzenleme.

Hem ekonomik hem de kültürel bir güçlenme

Dr. Özarslan’a göre, yönetmelik değişikliği temelde, bağımsız Türk devletleri dışındaki coğrafyalarda yaşayan Türk soyluları ilgilendirse de Türkiye dışındaki diğer 6 Türk devletinin vatandaşları bakımından herhangi bir engel bulunmuyor:

“Özellikle Türk devletleri arasında, karşılıklı ihtiyaçlar çerçevesinde ve öncelikli sektörlerin belirlenmesi yoluyla iş gücü dolaşımı sağlanabilir. Bu bağlamda, Türk Devletleri Teşkilatı’nın iş birliği içinde olduğu ve ilgili kuruluş niteliği taşıyan Türk Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği, koordinasyon rolü üstlenebilir. “

Türkiye’nin bu konudaki kendi iç işleyişi bakımından, ciddi bir alt yapısı ve yıllardır yürüttüğü bir mekanizma olduğu biliniyor.

Yeni düzenlemeyle birlikte, ilgili bakanlıklar arası koordinasyonun çok önemli bir gereklilik hâlini aldığına işaret eden Dr. Özarslan, “Göç İdaresi Başkanlığı (İçişleri Bakanlığı), Yurt Dışı Türkler Başkanlığı (Kültür ve Turizm Bakanlığı) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere, Dışişleri Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında etkin iş birliği artmalı ve bu değişikliğin hayata geçirilmesi, mümkünse özel bir mekanizma yoluyla yürütülmelidir.” değerlendirmesini yaptı.

 

 

ÇOK OKUNANLAR