Dünya-âlem, sanki Nasrettin Hocanın ‘kazan’ hikâyesinin yaşandığı günlerden geçiyoruz.
Bir kısmımız, kazanın doğurduğuna inanmıştı ama şimdi öldüğüne
inanmıyor.
‘Kazan doğurur mu hiç!’ diye anlatılanı vaktiyle manasız bulup küçümseyenler de şimdi öleceğine kesin kaniymiş gibi…
Aslında odunları taşıyanlar belli.
Ama tınmıyorlar. ‘Bana bakma, sen cambaza bak’ yapıyorlar.
Bir gün mahçup olan çıkar mı, göreceğiz.
Şimdilik, gözümüzün gördüğüne, içimizin bildiğine, vicdanın gösterdiğine, dürüstlük diye öğrendiğimize ne oldu, belli değil.
Çaresiz, kimin eli neredeymiş diye haberlere bakıyoruz.
Edip Cansever’in “Masa” şiirindeki gibi orada manzara.
Elde ne varsa, akıldan şeytanca ne geçmişse, meğer hepsi masaya konulmuş.
Şair’in dediği gibi:
“Masa da masaymış ha/
Bana mısın demedi bu kadar yüke/
Bir iki sallandı durdu/
Adam ha babam koyuyordu.”

