Heybeliada Ruhban Okulu eğitime hazır: Erdoğan’ın kararı bekleniyorz” demişti! Ruhban Okulu için karar anı
03 Kasım 2025

1971 yılından bu yana kapalı olan ve Ortodoks dünyası için büyük önem taşıyan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, hem iç hem de dış politikada önemli bir gündem maddesi olmaya devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın teknik hazırlıklarını tamamlayarak konuyu Cumhurbaşkanlığı’na sunmasıyla birlikte, gözler nihai kararı verecek olan Erdoğan’a çevrildi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Fener Rum Patrikhanesi’nden gelen talep üzerine Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasına yönelik teknik hazırlıkların tamamlandığını açıkladı. Bakan Tekin, Sabah Gazetesi’ne verdiği demeçte, “Okulun din adamı yetiştiren bir kurum olarak yeniden açılması talebi Patrikhane’den geldi. Biz teknik hazırlıklarımızı yaptık, raporumuzu Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettik. Karar devletin en üst düzeyinde alınacaktır.” ifadelerini kullandı.

Fener Rum Patriği Bartholomeos da daha önce Yunan basınına verdiği bir demeçte, Cumhurbaşkanı ‘ın Milli Eğitim Bakanlığı’na okulun açılması için talimat verdiğini ve “faaliyetin eşiğinde olduklarını” belirtmişti.

Okulun yeniden açılması konusunu özellikle Amerika Birleşik Devletleri yakından takip ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkanı Donald Trump arasında Beyaz Saray’da yapılan görüşmede konu yeni bir boyut kazanmıştı. Erdoğan görüşme öncesinde “Heybeliada Okulu ile ilgili üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız” diyerek, Türkiye’ye döndüğünde Patrik Bartholomeos ile görüşeceğini kaydetmişti.

Fener Rum Patriği Bartholomeos da Beyaz Saray’da Trump ile görüşmüş ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun durumunun gündeme geldiğini ifade etmişti.

Okulun tarihi ve önemi

Resmi adıyla Aya Triada Ruhban Okulu Heybeliada’da 1844 yılında din adamı yetiştirmek amacıyla kuruldu. Faaliyette olduğu 1844-1971 yılları arasında Ortodoks dünyasının en önemli dini eğitim kurumlarından biri olarak kabul edilen okul, Patrikhane’nin küresel çaptaki din adamı ihtiyacını karşılayan bir merkezdi. Yaklaşık 1000 mezun veren okulun mezunları arasında mevcut Patrik Bartholomeos da dahil olmak üzere 12 patrik bulunuyor. Fener Rum Patrikhanesi, okulun yeniden açılmasını hem din özgürlüğü hem de küresel Ortodoks cemaatinin din adamı ihtiyacı açısından gerekli görüyor.

Okul 1971 yılında Kıbrıs sorunu ve Yunanistan ile ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde kapatıldı. Kapatma kararının hukuki dayanağını Anayasa Mahkemesi’nin “özel yükseköğretim kurumlarının devlet denetimi altında olması gerektiği” yönündeki kararı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na aykırılık iddiaları oluşturdu. O dönemki mevzuat, özel yükseköğretim kurumlarının ya bir devlet üniversitesine bağlanmasını ya da kapatılmasını öngörüyordu. Patrikhane ise okulun kendine bağlı özel bir kurum olarak kalmasını talep ediyordu.

Okulun açılmasının Lozan Antlaşması’na aykırı olup olmadığı da süregelen bir tartışma konusu. 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’nda okula dair özel bir hüküm bulunmuyor. Ancak antlaşmanın azınlık haklarıyla ilgili 40. maddesi, Türkiye’deki gayrimüslim azınlıkların kendi dini, kültürel ve eğitim kurumlarını kurma, yönetme ve denetleme hakkını güvence altına alıyor. Bu maddeye dayanarak bazı kesimler okulun açılmasının bir hak olduğunu savunurken, diğerleri bunun Patrikhane’nin “ekümenik statüsünü” güçlendirebileceği ve Türkiye’nin egemenlik haklarını zedeleyebileceği endişesini taşıyor. Tartışmalar, Lozan’ın mütekabiliyet ilkesi gereği, Yunanistan’daki Batı Trakya Türk azınlığının eğitim ve dini haklarındaki sorunlarla birlikte de ele alınıyor.

Heybeliada Ruhban Okulu tartışmalarının merkezinde, Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümenik” (evrensel) statüsü iddiası yer alıyor. Türk hukuk sistemine göre Patrikhane, Lozan Antlaşması uyarınca yalnızca İstanbul’daki Rum Ortodoks cemaatine hizmet eden yerel bir dini kurumdur ve “ekümenik” sıfatı hukuken tanınmamaktadır. Patrikhane’nin bu sıfatı kullanması, tüm dünya Ortodokslarının lideri olduğu anlamına geleceği için Türkiye tarafından egemenlik haklarına bir müdahale olarak görülüyor. Okulun uluslararası düzeyde öğrenci kabul ederek din adamı yetiştirmesi, bu ekümeniklik iddiasını fiilen güçlendireceği endişesi, açılmasına yönelik en temel çekincelerden birini oluşturuyor.

Konunun uluslararası diplomasiyi ilgilendiren bir diğer boyutu ise ABD ve Rusya arasındaki jeopolitik dengeyle ilgilidir. ABD, Fener Rum Patrikhanesi’ni destekleyerek Ortodoks dünyasında Moskova Patrikhanesi’ne karşı bir denge unsuru oluşturmayı amaçlıyor. Rusya ise en büyük Ortodoks nüfusa sahip ülke olarak Moskova’yı Ortodoks dünyasının lideri olarak konumlandırma çabasında. Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin 2019’da Fener Rum Patrikhanesi tarafından tanınması, bu rekabetin en somut örneklerinden biri olmuş ve Rusya’nın sert tepkisini çekmişti. Türkiye, bu hassas konuda şimdiye kadar stratejik bir denge politikası izlemiştir.

Olası yöntemler

Okulun 1971’de bir yasal düzenleme sonucu kapatılması nedeniyle yeniden açılması için en olası yolun yeni bir yasa çıkarılması olduğu belirtiliyor. Hukukçular, çıkarılacak bir yasa ile Ruhban Okulu gibi azınlık dini eğitim kurumlarına, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı veya özel bir statüde, standart yükseköğretim sistemi dışında faaliyet gösterme imkanı tanınabileceğini ifade ediyor. Diğer formüller arasında ise okulun yükseköğretim kurumu yerine din eğitimi veren bir vakıf olarak tanınması veya mevcut bir devlet üniversitesine bağlı bir bölüm ya da enstitü olarak açılması gibi seçenekler bulunuyor.

ÇOK OKUNANLAR