Özel 2016’da dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda özür diledi
04 Kasım 2025

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında partisinin 2016 yılındaki dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tutumu sebebiyle özür diledi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e “Başsavcılık görevinin ve maaşının yanında başka bir gelir elde ettiniz mi başka yoldan?” sorusunu yönelten Özel, Gürlek’e soruya yanıt vermesi için süre verdi. Gürlek’e yarın (5 Kasım Çarşamba) akşam saatlerine dek süre verdiğini söyleyen Özel, yanıt gelmemesi halinde belgeleri basın ile paylaşacağını söyledi.

Özel konuşmasında 2016 yılında dokunulmazlıkların kaldırılma sürecinde CHP’nin tutumuna ilişkin özür diledi.

Özgür Özel, “casusluk” soruşturmasından tutuklanıp “etkin pişmanlıktan” faydalanan Hüseyin Gün için “Bu iftiracı geçmişte İngiltere’de Lordlar Kamarasında AK Partili bakanlarla, milletvekilleriyle birlikte Türkiye adına sunum yapmış. Ekrem Başkan 17 Nisan 2019’da gelmiş. 18 Nisan günü şunu yapmış. Şu verileri bir yedekleyin, başı gözü sağken” iddialarında bulundu.

“Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı içeri atmakla övünenler, Kavala’yı içeride tutmakla övünenlere soruyorum. Bugün hayırlısı bu diyorsanız, dönüp de bir özür borcunuz yok mu?” diye soran CHP lideri,  “Partinin bugünkü genel başkanı olarak tarih önünde o günkü kusur için tüm Türkiye’den özür diliyorum” ifadelerini kullandı.

Özel ayrıca “Suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş… Ben demiyorum Savcı diyor. Bugünlerde kaçtığı söyleniyor. Bilen olursa söylenir. 704 yılla yargılanan geziyor. 4 yılla yargılanan belediye başkanımız içeride. Korkunç bir süreçle karşı karşıyayız” diye konuştu.

Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

“Çağlayan’da yeni bir kumpasa karşı kenetlendik. Zorlu bir haftayı, hukuksuzluklarla dolu bir haftayı ama mücadelelerle bir haftayı hep birlikte geçirdik. 

Deprem bölgesine yapılan her hizmet kıymetli. 

Biz buradaki evleri bir yıl içinde yapacağız diye bir devlet sözü verildi. Sayın Erdoğan tarafından bu söz verildi. Bütün imkansızlıklar ortadayken, insanlar buna inandılar. O söylenen bir yıl geldi. Sözü veren tüm yetkisiyle işin başındaydı. Bir yıl bitince 18 bin konut teslim edilmişti. Şimdi 1000. günündeyiz. 3 yıla doğru gidiyoruz. 300 bin konut teslim ettiler. Söz verilen yüzde 46’sı. Bugün yüzbinlerce konteynerde ya da gurbette başkalarının yanında yaşamak zorunda kalıyor. İşletmelerin hala yarısı faaliyete geçemedi. Diğer yanda rezerv alan rahatsızlıkları sürüyor. Depremzedeler 1000 gündür adalet arıyorlar. 

Belediyelerimizle, milletvekillerimizle hep orada olduk. Belediye başkanlarımız elini deprem bölgesinden hiç çekmedi. Depremzedelerin hiçbir sorununu ortada bırakmamaya gayret edeceğiz. Ben hem belediyelerimize hem de bölgeye katkı sunan hangi partiden olursa olsun herkese teşekkür ediyorum. 

Sındırgı ilk günden bugüne kadar 12 bin depremle sınandı. Başkanımız bir talepe Ankara’da. Biz bu talebin sonuna kadar arkasındayız. Sındırgı’nın afet bölgesi ilan edilmesi isteniyor. Zararların karşılanması, yapı denetimlerinin acilen yapılması için. Sındırgı’ya devletin şefkatli elinin ulaşması için biz de bu talebe sahip çıkıyoruz.”

Ant olsun ki ne bu Turizm Bakanı’nı ne o yetkililerin ne Soma’yı yakanların ne de Ermenek’teki sorumluların yakasını bırakmayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yeniden yargılanacaklar.

2018 yılında İBB’nin vakıflara verdiği paralar. Başta TÜRGEV, sonra Ensar, ardından TÜGVA diye gidiyor. Bu TÜGVA ve TÜRGEV her yerden alıyor. Nereden aldıklarını anlatanların hesapları kapatılıyor. Bunların vakıftan anladıkları bu. İstanbullunun hizmeti için olan paraları yandaş vakıflara dağıtan bir anlayışın İstanbul’a da Türkiye’ye de gölge etmeme zamanı gelmiştir.

Bugüne kadar demokrasi trenine bindik. İşimize geldi indik diyor. Bindiği trenin raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. O trenden ineceksin sen. Ama o tren yoluna sonuna kadar devam edecek. Kimsen sen? Sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler, Kurtuluş Savaşı’na gitmesin diye. Kimsin sen? 

Yıl 2009. Kozmik odaya girilmesini sağlayan savcı Mustafa Bilgili mi casus, onay veren mı casus?

704 yılla yargılanan bir suç örgütü lideri var: Aziz İhsan Aktaş. Ben söylemiyorum. Savcı söylüyor. Suç örgütü lideri diyor. Örgütü bu gördü diyor. Şunu yaptı, bunu yaptı diyor. Sonra geldi bize itiraf yaptı diyor.

Önüne gelene bir şey söyledi diyor. 704 yıl hapsini istiyor ama serbest geziyor. Ortalıkta dolaşıyor. Dolaşıyor, dolaşmıyor bilinmiyor. Bugünlerde kaçtığı da söyleniyor. Gören görürse bilen olursa söylenir. Ama onun 704 yılla yargılanan adam içeride, onun iftirasıyla 4 yılla yargılanan belediye başkanlarımız hapiste. 704 yılla yargılanan geziyor.

4 yılla yargılanan cezaevinde yatıyor. 6 aydır, 8 aydır, 10 aydır. O 4 yıldan yargılanan 4 yıllık cezayı alsa yattığı süre neredeyse alacağı cezaya denk geliyor. Cezanın yatarı o kadar zaten. Böyle bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız.

Korkunç bir süreçle karşı karşıyayız. O yüzden, o yüzden meseleyi şöyle kısaca özetlemek isterim. Yani tuttular biraz önce söyledim. Hırsız dediler, yolsuz dediler, terörist dediler. Onu dediler, bunu dediler. Baktılar olmuyor.

İddianame yarın inşallah tescil zaptıyla bütün arkadaşlarımız tutuksuz yargılanmaya başlar. Beklentimiz o yöndedir. Hukukun gereği, adaletin gereği, vicdanın gereği odur. 704 yılla yargılanan suç örgütü lideri gezerken 4 yılla yargılananı içeride tutamazsın. Herhangi bir suçladığın kişiyi içeride tutamazsın. Çünkü bu kadar iftira üzerinden yürüyemezsin.

Ama bir yandan da İBB dosyası gelecek. Diyorlar ki, kendileri diyorlar. Ben öyle bir kıyası kendim asla yapmayı doğru bulmam. Ama kendi yandaşları diyor ki güçlü olan Beşiktaşlı tutmadı, Aziz İhsan Aktaş’ı tutmadı. İBB çıkınca nasıl savunulacak bu?

Namuslu bir hakime denk gelirse ki gayri ekseriyeti namuslu. Umarız bu çetenin etkisinde korkusunda olan birine denk gelmez. E tutuksuz yargılanır bunlar diyor. Bundan panik oldular. Bir casusluk icat edip yedek bir davadan tutuklama yaptı.

Hakimler Savcılar Kanunu’nun 2802 48. maddesinin son fıkrası şöyle. Hakim ve savcılar kanunlarda belirlenenden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyette bulunamazlar. Kanun böyleyken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına soruyorum. Başsavcılık görevinin ve maaşının yanında başka bir gelir elde ettiniz mi resmi yoldan?

Ekrem Başkanı yolsuzlukla, rüşvetle itibarsızlaştırmaya çalışan kişiye İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na soruyorum. 

Yarın akşama kadar bu sözlü soruma yanıt bekliyorum. Cevap gelmediği takdirde yarın akşamki mitingimizde bu sözlü sorunun yanıtını verdikten sonra tüm basın yayın organlarına gerekli belgeleri yolluyorum. Sözlü sorumun süresi yarın akşam bitiyor.  

Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı içeri atmakla övünenler, Kavala’yı içeride tutmakla övünenlere soruyorum. Bugün hayırlısı bu diyorsanız, dönüp de bir özür borcunuz yok mu? Açık söyleyeyim. Bizim de var. Her ne kadar o dönem 120 CHP milletvekilinin 100’ü ret oyu verse de her ne kadar buna karşı bir mücadele versek de CHP’den 20-25 tane kullanılan oylarda bu partinin de sorumluluğu vardır. Partinin bugünkü genel başkanı olarak tarih önünde o günkü kusur için tüm Türkiye’den özür diliyorum.

ÇOK OKUNANLAR