Şehrin Yeni Ritüeli: Workshop Kültürü
05 Kasım 2025

Eskiden hafta sonları dinlenmek içindi.

Şimdi üretmek için.

Artık insanlar kaçmıyor, dönüyor.

Kendine, merakına, ilgisine dönüyor.

Bir kahve atölyesi, bir seramik masası, bir çiçek düzenleme dersi ya da parfüm karışımı.

Yeni nesil sosyalleşme artık bunların etrafında şekilleniyor.

Workshoplar şehrin en sessiz ama en canlı alanları.

Burada kimse yarışmıyor, kimse kimseyle rekabet etmiyor.

Herkes kendi emeğiyle tanışıyor.

Birlikte öğrenmek, birlikte denemek, birlikte başarısız olabilmek bile insana iyi geliyor.

Bir masanın etrafında oturmak, bir objeye şekil vermek, bir parfümü koklayarak kendi notanı bulmak.

Hepsi modern dünyanın yeni terapisi.

Kimi için hafta sonu artık alışveriş değil, üretim günü.

Bir zamanlar kalabalık brunch’larda geçirilen saatler şimdi küçük atölyelerde geçiyor.

Çünkü artık insanlar konuşmaktan çok dokunmak istiyor.

Bir şeyin nasıl yapıldığını öğrenmek, onu kendi eliyle ortaya çıkarmak, sadece izlemekle kalmayıp katılmak istiyor.

Ladies First Akademi bu ruhun en güzel örneklerinden biri.

Ben de iki günlük bir workshop’larına katılmıştım.

Eğitimleri sade ama etkileyici, ortamı samimi ama profesyonel.

Kurucusu Özlen Çapuroğlu hem bir eğitmen, hem de iletişim dünyasının güçlü kalemlerinden biri.

Metacommunication’ın kurucusu, alanında çok tanınan ve aynı zamanda birkaç kitabın yazarı.

Onun anlatımında sadece pazarlama değil, insanı anlamak, dili çözmek ve doğru etkiyi yaratmak üzerine çok özel bir bakış açısı var.

Workshop sürecinde bilgi kadar vizyon da kazanıyorsun.

Kadınların birbirine alan açtığı, üretimi paylaşarak güçlendiği bir deneyim alanı.

Bir başka eğitimde fotoğraf sanatçısı Yonca Muslubaş’tan telefonla fotoğraf çekme teknikleri üzerine bir workshop almıştım.

Artık profesyonel bir makineye ihtiyaç kalmadan, sadece telefonla fotoğrafı kadrajlamak, ışığı ayarlamak, tonları düzenlemek mümkün.

Yonca Muslubaş teknik anlatımın ötesinde, fotoğrafı bir duygu dili olarak öğretiyor.

Kursu bitirdiğinde elinde yalnızca bir beceri değil, kendi estetik bakışın kalıyor.

Bir kareye ruh katabilmek, belki de çağın en sade ama en güçlü üretim biçimi.

Sonra Covid döneminde online workshop’larla devam ettim.

Satış ve dijital pazarlama teknikleri üzerine alınan kısa bir online eğitim bile yeni bir pencere açabiliyor insana.

Bir ekranın karşısında bile üretken bir enerjiyi hissetmek mümkün.

Yeni dünyanın en güzel tarafı belki de bu

Bir masa başında, bir ekranın önünde, bir öğreticinin sesinde, yeniden başlama gücü bulmak.

Workshoplar sadece bir etkinlik değil, bir ruh hali.

Kimi için terapi, kimi için sosyalleşme, kimi için de ilham.

Bir parça kil, birkaç damla esans, bir tutam çiçek ya da bir kare fotoğraf.

Aslında hepsi aynı amacı taşıyor

İnsanın kendine dokunma isteğini.

Bu küçük atölyelerde zaman yavaşlıyor.

Kimse acele etmiyor, kimse dışarıda ne olup bittiğini umursamıyor.

Bir şey üretmek, bir şey öğrenmek, bir şey hissetmek yetiyor.

Hafta sonları artık dinlenmek değil, yaşamak için.

Bir şey yapmanın, ellerini kirletmenin, emeğini görmenin verdiği huzur için.

Belki de çağın yeni lüksü bu kadar sade

Bir masa, birkaç insan, biraz sessizlik ve ellerinle yarattığın bir şey.

Ekranın değil, emeğin parlattığı bir tatmin duygusu.

Gürültüden, hızdan, sosyal medyanın kurgusundan uzak ama hayata çok yakın bir gerçeklik.

Modern insan artık bunu arıyor

Biraz susmak, biraz üretmek, biraz kendine yaklaşmak.

Ve belki de bu yüzden

Hafta sonları artık kaçış değil, dönüş.

ÇOK OKUNANLAR