Kral Yeni Belediye Başkanını Hapse Atar mı?
06 Kasım 2025

New York’un yeni belediye başkanı Müslüman bir demokrat sosyalist oldu.

Dünyanın yeni düzeninde kibirli siyasetçiler, yerini melez politikacılara bırakırken müesses nizam yeniden mi kuruluyor?

Kibirli, kravatlı, “efendilerle” dolu o eski siyaset sahnesi çöktü.

Yeni jenerasyon kürsüden değil, sokaktan konuşuyor.

Kameraya değil, gözlerin içine bakıyor.

İşte bu yüzden Zohran Mamdani’nin yükselişi, Ekrem İmamoğlu ve Sadiq Khan gibi liderlerle aynı politik DNA’yı taşıyor.

Yeni Nesil Siyasetçiler, Mamdani, İmamoğlu, Khan ve Old School’un Sonu

Ücretsiz kreş, kent lokantaları, belediye marketi, Halk Süt, Anne Kart, yaşlılara, öğrencilere, emeklilere yapılan sosyal yardımlar…

Ekrem İmamoğlu’nun vaatleriydi.

Hepsini gerçekleştirdi ve bugün o başarının bedelini Silivri’de ödüyor.

Ondan birkaç yıl sonra, benzer vaatlerle bu kez kendini Müslüman demokrat sosyalist olarak tanımlayan bir siyasetçi, dünyanın diğer ucunda, kapitalizmin başkentinde, New York’ta müesses nizamın duvarlarını sarstı.

Zohran Mamdani, dün yapılan seçimlerde %51 oyla New York’un en genç belediye başkanı oldu. 1969’dan beri ilk kez 2 milyon kişi sandığa gitti.

11 Eylül’den sonra New York’un Müslüman bir belediye başkanı olacağını kimse tahmin etmiyordu. J.R. McCarthy bugünü görseydi, mezarında ters dönerdi.

Ama Mamdani sadece bir seçim kazanmadı, siyasetin tonunu, estetiğini ve hatta jestini değiştirdi.

Yeni Siyasetin Kodları, Mütevazı, Melez, Samimi

Kibirli “old school” siyasetçilerin devri kapandı.

Koyu renk takım elbiseler, kürsüde yumruk sallayan retorikler, “biz biliriz” tonundaki o klasik iktidar dili artık işlemiyor.

Dünyanın büyük şehirleri artık yeni bir siyasi türün yönetiminde:

Zohran Mamdani New York’da, Ekrem İmamoğlu İstanbul’da ve Sadiq Khan Londra’da, hepsi farklı coğrafyalarda, aynı hikâyeyi yeniden yazdılar.

Fukuyama “tarihin sonu geldi” demişti; yanıldı.

Ama bu siyasetçiler gerçekten asık suratlı siyasetin sonunu getirdiler. Yeni dönem, melez ideolojilerin çağı.

Mamdani Müslüman ve sosyalist, oruç tutuyor, namaz kılıyor.

İmamoğlu camide ezbere Yasin okuyor, seküler demokrat.

Khan göçmen bir ailenin çocuğu, cumaya gidiyor, liberal.

Artık “ya o / ya bu” değil, “hem o / hem bu” siyaseti var.

Halk bunu samimiyet diye okuyor.

Melez Kimlikler, Yeni Duygular

34 yaşındaki Mamdani, Uganda doğumlu, Hint asıllı bir Şii.

Annesi Mira Nair yönetmen, babası yazar. Babası Mahmood Mamdani, Marxsizimi ilk kez Martin Luther King yürüyüşüne katıldığı için öğrenci yurdunu basan FBI ajanlarından duyuyor. Ajanlar ona Marx’ı soruyorlar o da tanımıyorum diye cevap veriyor. Ve o günden sonra Marx okumaya başlıyor. 

Mamdani aslında bir nepo baby, hayatında hiç çalışmamış ama kariyerini ayrıcalıkla değil, sokakla kurmuş, bir aktivist. Hayatı ayrıcalıkla başlamış ama siyaseti sokakta öğrenmiş.

Seçim kampanyasında Filistin’e, LGBTQ+ hareketine, göçmen haklarına açık destek verdi. Nasıl İmamoğlu herkesin kapısını tek tek çaldıysa hatta pazarda sana oy vermeyeceğim diyen teyzenin bile evine gittiyse o da Trump destekçilerinin bile kapısını çaldı. İftar sofrasından kalkıp Yahudilerin toplantısına gitti. Bir gün gay kulüpte konuştu, ertesi gün Bronx’ta barınma krizini anlattı. Tik Tok videoları yayınladı, sokaktaki gençlerle selfieler çekti.

Eşi Rama Duwaji, Suriye kökenli, Texas’ta büyümüş, Katar’da okumuş bir sanatçı. 

Hinge adlı bir flört uygulamasında tanışmışlar, ilk buluşmaları bir Yemen kahvecisinde olmuş ve nişanları Dubai’de. Kapitalizmin başkenti artık bu melez anlayışla yönetilecek.

Rakipleri seçimin son iki gününde 60 milyon dolar harcadı, o karikatürist eşiyle Bollywood renklerindeki afişleri kendi çizdi.

Demokrasi Elden mi Gidiyor, Yoksa Yeniden mi Kuruluyor?

The New York Times geçen gün tam iki sayfasını şu başlığa ayırmıştı:

“Demokrasimiz elden gidiyor mu?”

Ve şöyle diyordu:

“Bir demokrasinin öldüğünü gösteren en açık işaret, bir liderin muhaliflerine seçim kazanmayı imkânsız hale getirmesidir. Bir kere bu aşamaya gelindi mi, değişimi gerçekleştirmek müthiş zorlaşır. Bu aşamada otoriter liderler, yasamayı ve yargıyı korkutarak iktidarlarını sağlama almak isterler. Amerikan demokrasisi henüz bir otokrasi değil. Büyük ölçüde özgür bir basın ve bağımsız bir yargıya sahip”.

Mamdani’nin, İmamoğlu’nun, Khan’ın yükselişi bu cümlenin tam tersini anlatıyor:

Demokrasi ölmedi, biçim değiştirdi. Korkunun yerini empati, propagandanın yerini hikâye aldı. Yeni politik figür, otoriteden değil, duygusal zekâdan besleniyor.

Sokaktan Sandığa Yeni Kampanya Biçimi

Bu üç liderin seçim kampanyaları politik manifestodan çok gündelik hayat hikâyeleri gibiydi.

Mamdani metroda ücretsiz ulaşım vaat ederken,

İmamoğlu sabah işe giden annelere ücretsiz İstanbulkart dağıttı.

Khan “London for Everyone” sloganıyla

Londra sokaklarına Ramazan ışıkları astırdı.

Hepsi farklı kültürlerden gelse de aynı politik dile sahipti, şeffaflık, adalet, erişilebilirlik, mütevazılık ve gülümseme. Artık liderin gücü kürsüden değil, pazardan, metrodaki kalabalıktan geliyor. Gülümsemek strateji değil, siyaset biçimi haline geldi.

Üçü de aynı mesajı veriyor:

“Adalet ve eşitlik, belediyeden başlar.”

Halkın Yüzyılı

Dünya yeni bir siyasal dönüşümün içinde.

Küresel kriz, iklim kaygısı, eşitsizlik ve yorgunluk arasında halk artık “karizmatik kurtarıcı” değil, ulaşılabilir lider arıyor.

Mamdani, İmamoğlu ve Khan’ın ortak vaadi bu:

“Liderlik, halkla yan yana yürümekse, biz oradayız.”

Tarihin sonu gelmedi ama asık suratlı siyasetin sonu geldi. Donald Trump, seçim öncesi “Mamdani kazanırsa New York’un para musluklarını kapatırım” diye seçmeni tehdit etmişti.

Mamdani seçimi kazandı.

Zafer konuşmasında Trump’a şöyle seslendi:

“Televizyonun sesini aç.

Ben Müslüman bir demokrat sosyalistim ve bunun için özür dilemeyeceğim.”

Şimdi maçın ikinci raundu başlıyor. Mamdani sadece bir belediye değil, orta ölçekli bir ülke yönetecek çünkü New York’un 126 milyar dolarlık bir bütçesi var. 

Kravatın Yerine Gülümseme

Siyasette artık IQ değil, EQ konuşuyor.

Yeni liderler seçmenle bağ kurmak için vaatten çok duygu yaratıyorlar.

Trump gibi bağırmıyor, Putin gibi diklenmiyor, Macron gibi konuşmuyorlar.

Dinliyorlar.

Sokağın kokusunu, metronun terini, halkın nabzını biliyorlar.

Dünya yeni bir politik çağın eşiğinde.

Kibirli, halktan kopuk “old school” siyasetçilerin devri bitti, melez ideolojileri savunan güler yüzlü siyasilerin dönemi başladı.

Onlar için başarı, halkın kalbinde samimi biri olarak kalabilmek.

Ve belki de bu yüzden…

Kral artık belediye başkanını hapse atamayacak çünkü o başkan halkın selfiesinde yaşıyor.

ÇOK OKUNANLAR