Sevgili İrem,
Ben 38 yaşında, evli bir kadınım. Eşimle aramızda sevgi var ama son aylarda cinsel ilişki sırasında hiçbir şey hissetmiyorum. Eskiden dokunduğunda kalbim hızlanırdı, şimdi sadece “ne kadar sürdü acaba” diye düşünüyorum. Vücudum sanki “kapalı devre.” Islanmıyorum, heyecan duymuyorum, bazen “yeter ki bitsin” diye kendimi zorluyorum. Eşim bunu “benden soğudun mu?” diye yorumluyor ama ben de anlamıyorum. Cinsel isteksizlik mi, yoksa bende fiziksel bir sorun mu var?
Değerli okurum,
Kadın cinselliği bir düğme değil, bir sistem. Kadınlarda uyarılma bozukluğu, vücudun cinsel olarak tepki verememesi ya da uyarılmış hâlde kalamaması durumu.
Yani beyin “tamam başlıyoruz” diyor, ama vücut “ben toplantıdayım” yanıtını veriyor. Islanma olmuyor, nabız hızlanmıyor, duyusal tatmin gelmiyor.
Uyarılma, sadece cinsel organlarda değil beyinde başlar. O yüzden, sebepler genelde çok katmanlıdır: Zihin meşgulse, beden susar. “Bulaşık, çocuk, mail, diyet…” kafada dönüyorsa, vücut erotik sinyali alamaz. Hormonlar değişirse, cinsellik değişir. Östrojen, testosteron, tiroid gibi hormonlar azalırsa, vajinal kuruluk ve uyarılma zorluğu görülür. İlaçlar sessiz katil olabilir. Antidepresanlar, doğum kontrol hapları, tansiyon ilaçları… beyinle beden arasındaki “haz hattını” kesebilir.
Sevgi var ama temas yoksa, temas var ama güven yoksa — beden yine direnç gösterir. Kadın beyni için duygusal güven, bedensel uyarılmadan önce gelir. Önce erotik düşünmeyi, bedeninle yeniden “bağ kurmayı” hatırla. “Sensate Focus” denilen dokunma terapileri var — amaç orgazm değil, hissetmeyi yeniden öğrenmek. Hem bunları hem de vajinal kuruluk için jeller, hormon destekleri veya lokal östrojen kremleri bir cinsel tıp uzmanıyla değerlendirmelisin.
Eşine de dürüst ol . “Sana karşı bir şey hissetmiyorum” değil, “Bedenim eskisi kadar kolay tepki vermiyor, birlikte yeniden keşfedelim” de. Cinsel uyarılma bozukluğu “soğukluk” değil; beden ile beyin arasındaki kablo bağlantısının gevşemesi. Biraz sabır, biraz da doğru destekle yeniden bağ kurulur.
“Her şey güzel gidiyor… ama asla bitmiyor!”
İrem Hanım merhaba,
Ben 41 yaşında, 2 yıldır evli bir erkeğim. Eşimle birbirimizi çok seviyoruz, ama yatak odasında bir süredir farklı bir “sabır testi” yaşıyoruz. Cinsel ilişkiye girdiğimizde boşalmam çok uzun sürüyor. Bazen 30–40 dakika geçiyor, bazen hiç olmuyor. Eşim başta “performansına hayranım” diyordu, şimdi yüzündeki ifade daha çok “hala mı?” şeklinde. Doktora gitmeye utanıyorum, ama bu hem beni hem eşimi yıpratmaya başladı. Bu durum psikolojik mi, fiziksel mi?
Değerli okurum
Senin durumun aslında sanıldığının aksine çok yaygın ama az konuşulan bir konu. Toplumda “erken boşalma” bol bol konuşulur, ama “geç boşalma” neredeyse tabu gibidir. Oysa ikisi de aynı derecede sorun.
Boşalma süreci beynin “limbik sistemi” (duygusal merkez) ve omurilik refleksleriyle kontrol edilir. Geç boşalma; uyarılmanın olmasına rağmen boşalmanın gecikmesi ya da hiç gerçekleşmemesi durumu. Beyin bu esnada “haz” komutunu alır ama “boşal” sinyali ya çok zayıf gelir ya da hiç iletilmez. Yani sorun erkekliğin eksikliği değil, nörolojik veya psikolojik bir blokaj.
Antidepresanlar (özellikle SSRI’lar), bazı tansiyon veya prostat ilaçları boşalmayı geciktirir. Performans kaygısı, “kontrolü kaybedersem erken olur” korkusu, geçmişte “kendini tutma” alışkanlığı gibi nedenlerle beyin bir süre sonra “tutmayı” refleks haline getirebilir.
Uzun yıllar boyunca sadece belirli bir pozisyonda, sıkı baskıyla, kısa sürede yapılan mastürbasyonlar da beynin “normal boşalma paternini” bozabilir. Partnerle ilişkide aynı uyarımı bulamayınca gecikme olabilir. Sinir uçlarındaki hassasiyet azalması (yaş, diyabet, sigara, alkol, sinir hasarı gibi sebeplerle) boşalmayı geciktirebilir.
Önce bir üroloji veya cinsel tıp uzmanına git, gerekirse hormon (testosteron, prolaktin), sinir ve ilaç değerlendirmesi yapılır.
Boşalmayı bir “başarı göstergesi” olarak değil, sürecin doğal sonu olarak görmeyi öğrenmelisin. Bazen “kontrol bende olmalı” hissi, boşalmayı imkansız hale getirebilir. Eşin “neden olmuyor” diye düşünürken, sen “yine başaramadım” kaygısına girebilirsin.. Halbuki çözüm çoğu zaman birlikte, sabırla bulunur.
Unutma: Cinsellik bir sınav değil; iki kişinin aynı anda teslim olabildiği bir oyun.
Yüzlerce cinsel yolla bulaşan hastalıktan birini kapmış olabilirim!
Sevgili İrem Hanım,
Ben 29 yaşında, bekar bir kadınım. Yaklaşık üç hafta önce yeni tanıştığım biriyle korunmasız ilişkiye girdim. Şimdi kasıklarımda hafif bir yanma, akıntı ve ara ara kaşıntı hissediyorum. “Google doktor”a sordum, yüzlerce hastalık çıktı — klamidya, mantar, HPV, bel soğukluğu, frengi, hepsi bende var gibi hissediyorum! Ne kadar utanırsam utanayım, bir doktora gitmeli miyim? Yoksa “stres kaynaklıdır” deyip geçsem mi?
Değerli okurum
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en tehlikelisi, çoğu belirti vermeden ilerler. Cinsel tıpta “bulaşma riski yok” diye bir ilişki tanımı yoktur.
Kondomsuz her temas, bir şans oyunu gibi. Kadınlarda vajinal flora (koruyucu bakteriler) oldukça hassas. Korunmasız seks, antibiyotik kullanımı, stres veya partner değişimi bu dengeyi bozar. Ama en tehlikeli olan, belirtisiz geçen enfeksiyonlardır; çünkü fark edilmezler, ama rahim içi hasar, kısırlık veya kronik ağrıya neden olabilirler.
Doktora gitmekten utanma. Kadın doğum uzmanı ya da cinsel tıp uzmanı senin savunma hattın. Kan testi, smear ve vajinal kültür ile tanı konur. Sen tedavi olsan bile partnerin test yaptırmazsa bulaş zinciri devam eder. Cinsellik sağlıkla el ele gittiğinde güzeldir. Ama korunmasız seks, bazen “tutku” değil, “risk” gösterisidir.

