Mudo’nun reklam tarihi: Sadece markanın değil, Türkiye’nin toplumsal tarihi gibi
08 Kasım 2025

Çok kıymetli bir kitap yayınlandı ve ben Türkiye’de doğmadığım yıllar da dahil olmak üzere, hiç görmediğim reklam fotoğrafları gördüm…  Benim gazeteciliğe bile başlamadığım yıllarda; Mustafa Taviloğlu’nu Topkapı’da tarihi çatılarda görmemiştim mesela…

Perakende sektörünün öncü ismi Mudo’nun kurucusu Mustafa Taviloğlu’nun aklına hep ilginç fikirler gelmiş… Mesela yine 1980’lerde bir reklam fikri geliyor aklına…

Eşini, dostunu… Ama öyle sıradan bir çevreden bahsetmiyorum; aralarında ünlü sanatçıların, doktorların, iş insanlarının olduğu geniş bir dost halkası…

Hepsini Mudo’nun o dönemde çıkardığı yeni koleksiyondan giysilerle fotoğraflatıyor ve bu kareler boy boy gazetelerde, dergilerde yayınlanıyor.

Her reklam karesinin üzerinde minicik bir not…

Hepsi de o kadar güzel ki…

“Ajda Pekkan. 40 yaşında. Süperstar.”

“Sinan Çetin. 33 yaşında. Film Yönetmeni. Sık sık uzaklaşmak isteği duyuyor.”

“Komet. 42 yaşında. Ressam. On yıldır Paris’te yaşıyor.”

“Duygu Asena. 40 yaşında. Kadınca Dergisi Genel Yayın Yönetmeni.”

“Jak Kohen. 31 yaşında. Sanayici. Seyahat etmediği zamanlarda çalışır.”

“Lucie Strobbe. 20 yaşında. Belçikalı film artisti. Yükselmek istiyor.”

“Zihni Şardağ. 39 yaşında. Heykeltıraş. Zihni Bar’ın sahibi. Aklı çocukluk günlerinde.”

Ve kimler kimler…

Ünlü doktor Osman Oymak, Akademisyen Ayşe Sosyal, iş insanı Leyla Alaton, futbolcu Metin Tekin…

Dünyalı olmak

Mustafa Taviloğlu ve bugün yeni stratejilerle markayı yeniden konumlandıran ikinci kuşak Ömer Taviloğlu, “Dünyalı Olmak: Mudo’nun Reklam Tarihinde Bir Yolculuk” adında, Gökhan Akçura’nın yayın yönetmenliğini yaptığı çok kapsamlı bir kitap çıkardı.

1964’te Beyoğlu Fitaş Pasajı’nda 12 metrekarelik bir dükkanda başlayan Mudo’nun yolculuğunu reklam tarihi üzerinden izlemek öylesine keyifli ki…

1960’lar, 70’ler, 80’ler…

Bugünün gençleri için adeta uzak bir evren.

Ve Mustafa Taviloğlu tam anlamıyla bir öncü. İlk bill-boardı yapan da o, reklam afişlerine sponsor marka logoları koyan da o.

Mudo çağırınca koşarak gelen dostlar

Taviloğlu Ailesi perşembe akşamı hayatına dokunan dostlarını Minoa Pera’da bir araya getirdi.

Mustafa Taviloğlu’nun bir özelliği var; davet edince gitmezsen de kurtulmazsın. En iyisi gidip kurtulmak…

Şaka bir yana istediği kadar İstanbul trafiğinin en kabus saatleri ve buluşma mekanı en sıkışık caddesinde olsun; Mudo çağırınca herkes koşuyor. Çünkü çok seviliyor.

Cem Boyner’den Hüsnü Özyeğin’e, Burhan Karaçam’dan Ayşe Soysal’a, Ertuğrul Özkök’ten İnci Aksoy’a, Mehmet Hotiç’ten İsmet Berkan’a, Oya Narin’den Sami Kariyo’ya, Sedat Aloğlu’dan Süleyman Çetinsaya’ya, Yahşi Baraz’dan Yalçın Ayaydın’a, Melih Çelet’ten Ayşen Zamanpur’a kadar herkes oradaydı.

Arkadaşım ve meslektaşım Elif Ergu moderatörlüğünde Mustafa Taviloğlu’nu dinlerlen zamanda yolculuk yaptık.

Mudo’yu her dinlediğimde içimden “Ne hayat ama…” diyorum.

Trendler belirlemek için aynı noktadan binlerce fotoğraf

O akşam bir şey daha öğrendim:

1970’lerde Mustafa Taviloğlu her yıl Saint-Tropez’e gider, iki hafta boyunca aynı noktadan binlerce fotoğraf çeker, ardından İstanbul’da koleksiyonları bu gözlemlerle oluştururmuş. Sanırım bunu da gerçekten ancak Mustafa Taviloğlu yapardı.

Ömer Taviloğlu ve Elif Ergu ile bir de selfie yaptık.

Özellikle 70’ler ve 80’ler bu kitapta

Türkiye’de ne yazık ki arşiv kültürü yok. Ne şirketlerde ne kurumlarda.

Bu yüzden Gökhan Akçura’nın araştırmacı emeğini ayrıca kutlamak gerek. 1970 lerde ve 1980’ lerdedeki Mudo’nun reklam kampanyalar bulabilmek için kütüphanelerde o dönemin bütün yayınlarını tek tek araştırmış. Ortaya şahane bir kitap çıkmış. Kutlarım.

ÇOK OKUNANLAR