Dünyada hâlâ resmi olarak hiçbir ülkeye ait olmayan topraklar var ve bazı gençler, bu “sahipsiz” alanlarda kendi devletlerini kurma hayali peşinde koşuyor. Hırvatistan ve Sırbistan arasındaki küçük arazi parçasında ilan edilen Verdis Özgür Cumhuriyeti, bir gencin özgürlük ütopyasını gözler önüne seriyor. Peki bu mikro devletler gerçek anlamda var olabilir mi, yoksa sadece idealist bir hayal mi? Dünyanın dört bir yanında kurulan tuhaf mikro ulusların hikâyeleri sizi şaşırtacak.
Latince kökenli “terra nullius” kavramı, uluslararası hukukta hiçbir egemen devletin iddiası altında bulunmayan toprakları tanımlamak için kullanılıyor. Yüzyıllardır dünya haritaları çizildikçe bu tür bölgeler azalsa da tamamen ortadan kalkmadılar. Bu alanlar, sınır anlaşmazlıklarının kesişim noktalarında doğuyor ve genellikle “hiç kimsenin sahiplenmediği” topraklar olarak kalıyor.
Resmî olarak hiçbir ülkeye ait olmayan bu küçük toprak parçaları, son yıllarda genç idealistlerin, mikro ulus kurmak isteyenlerin ve özgürlük ütopyacıların ilgi odağı haline geldi. Avrupa’nın kalbinde, Hırvatistan ile Sırbistan arasında, haritalarda belirsiz bir şekilde uzanan birkaç kilometrelik araziler ise özellikle ilgi çekiyor.
Tartışmalı hale gelince…
Hırvatistan ile Sırbistan arasındaki sınır, II. Dünya Savaşı sonrasında çizilen haritalarla birlikte tartışmalı hale geldi. Hırvatistan, 19. yüzyılda çizilen eski arazi mülkiyeti haritalarını temel alarak farklı bir sınır talep ederken; Sırbistan, Tuna Nehri’nin güncel akışını referans alıyor. Bu farklı yaklaşımlar, Tuna boyunca dört küçük toprak parçasının “” olarak kalmasına neden oldu.
Her iki ülke de bu bölgeleri resmen talep etmiyor, ancak aynı zamanda terk edildikleri iddiasını da reddediyor. Bu durum, uluslararası hukuk açısından son derece karmaşık bir tablo ortaya koyuyor. Durham Üniversitesi’nden Prof. Noam Leshem CNN’e yaptığı açıklamada bu tür toprakların “belirsiz bir yasal kategori” oluşturduğunu belirterek, “Toprak talep etme yetkisi, hukuktan ya da güçten ya da ikisinin birleşiminden doğar. Bu bölgeler, gücün sınandığı yerlerdir” ifadelerini kullandı.
Özgürlük ütopyası mı politik deney mi?
Bu tartışmalı bölgelerden biri, 2015 yılında Çek siyasetçi Vit Jedlicka tarafından “Özgür Liberland Cumhuriyeti” olarak ilan edildi. Liberland, yedi kilometrekarelik Gornja Siga bölgesinde kurulmuş bir mikro devletti. Jedlicka’nın vizyonu katı bir liberteryen ideolojiye dayanıyordu; amacı “küresel bir devrim” başlatmaktı.
Ancak Hırvatistan yetkilileri, alanı çitle çevirerek halka kapattı. 2023’te İngiliz içerik üreticisi Niko Omilano, Liberland’ın sekizinci yıldönümünde bölgeye girmeye çalıştı ancak engellendi. Bu girişim, bölgenin hâlâ fiilen Hırvat kontrolünde olduğunu bir kez daha gösterdi. Newcastle Üniversitesi’nden kültürel coğrafyacı James Riding, bu tür girişimlerin “Amerikan Vahşi Batısı’ndaki toprak sahipliği anlayışını” andırdığını söylerek, şöyle devam etti:
“Bir toprak parçasını sahiplenecek kadar güçlüyseniz, sizi durduracak çok az şey vardır. Ama bu, bölgenin tarihsel bağlamını silmez.”
20 yaşındaki başkanın ütopyası
Liberland girişimi ise şimdilerde başka bir genci harekete geçirdi: Daniel Jackson. Çifte İngiliz-Avustralya vatandaşı olan Jackson, 20 yaşında kendini “Verdis Özgür Cumhuriyeti’nin Başkanı” ilan etti.
“Cep 3” olarak bilinen, Tuna kıyısında 124 dönümlük ıssız bir araziyi sahiplenerek Verdis’i kurduğunu duyurdu. Bölge, teknik olarak Hırvatistan ile Sırbistan arasında kalıyor ve hiçbir ülke tarafından resmen talep edilmiyor. Jackson’a göre Verdis, “barış, yenilik ve gençlerin siyasette yer alması için yeni bir platform” olacaktı. Ancak bu kısa sürdü.
Verdis ekibi kendi bayraklarını diktikten birkaç gün sonra Hırvat polisi müdahale etti. Jackson, gözaltına alındı ve ülke dışına çıkarıldı. Hırvat Dışişleri Bakanlığı ise bu eylemleri “hiçbir hukuki dayanağı olmayan kışkırtıcı girişimler” olarak nitelendirdi.
Jackson, sürgünde olmasına rağmen projesinden vazgeçmiş değil. CNN’e verdiği röportajda şöyle diyor: “Birçok kişi bir mesaj vermek için mikro uluslar kurdu. Biz gerçek bir devlet kurmak istiyoruz.”
Verdis’in kendi anayasası, pasaportları, bakanlıkları ve hatta “Verdis Kızılhaçı” adını verdikleri insani yardım girişimi bulunuyor. Ukrayna’ya da yardım gönderen grup, mikro ulus fikrinin sembolik bir eylemin ötesine geçebileceğini göstermek istiyor.
Hırvat kökenli Verdis “dışişleri bakanı” Domagoj Budetic, bu projenin Balkan halkları için yeni bir başlangıç olabileceğine inanıyor: “Hırvatlar ve Sırplar tarihin büyük kısmında savaş halinde oldu. Verdis, sıfırdan doğru yapılabilecek bir başlangıç.”> Bu gönderiyi Instagram’da gör
Uluslararası hukuk ne diyor?
Bir devletin uluslararası hukukta tanınması için daimi bir nüfus, tanımlanmış bir toprak ve işleyen bir hükümeti olması gibi kriterler bulunuyor. Jackson’a göre Verdis bu kriterlerin bazılarına sahip: “Toprak, hükümet ve nüfus.”
Ancak uluslararası toplum için en kritik eksik, tanınma. ve Sırbistan, sınır anlaşmazlıkları çözülmeden bu toprakların herhangi bir üçüncü tarafça talep edilemeyeceğini savunuyor. Durham Üniversitesi’nden Prof. Leshem ise bu girişimleri “güç politikalarının bir yansıması” olarak değerlendiriyor: “Bir genç, milyonlarca insanın devlet olma mücadelesi verdiği bir dünyada aynı şeyi başaramayabilir; ancak bu, çabasını değersiz kılmaz.”
Bugün Verdis, fiilen var olmayan ama dijital dünyada büyüyen bir “sanal ulus.” Jackson, yaklaşık 900 e-sakin ve 400 resmî vatandaş kaydı olduğunu, son dönemde bu sayının hızla arttığını söylüyor. Londra’daki Hırvatistan Büyükelçiliği önünde düzenlenen protestolar, projenin uluslararası alanda ilgi çekmesini de sağladı. Jackson, hedefini şöyle özetliyor: “Er ya da geç Verdis topraklarına döneceğiz. Amacımız, Hırvatistan ile işbirliği içinde, uluslararası hukuka saygılı bir şekilde var olmak. Hayalimizden vazgeçmeyeceğiz.”
Uzmanlara göre Verdis gibi mikro uluslar, aynı zamanda modern dünyada aidiyet, yönetişim ve özgürlük arayışlarının yansıması. Prof. Riding’e göre, “Bu tür projeler, mevcut siyasal düzenin gençler tarafından sorgulanmasının bir ifadesi.”> Bu gönderiyi Instagram’da gör
Bir başka örnek de “Bir Tawil.” Mısır ve Sudan sınırındaki bu ıssız çöl parçası, iki ülkenin haritalarındaki farklı sınır çizimleri nedeniyle “sahipsiz” kabul ediliyor. Her iki ülke de daha stratejik bölgeler üzerindeki hak iddialarını koruyabilmek için Bir Tawil’i reddediyor. Bu da onu, teorik olarak, “dünyanın sahipsiz toprağı” haline getiriyor.
Bir Tawil’in sıra dışı statüsü, mikro ulus kurucularını yıllardır cezbediyor. 2014 yılında Amerikalı Jeremiah Heaton, kızını “gerçek bir prenses” yapma hayaliyle bu topraklarda “Kuzey Sudan Krallığı” adını verdiği bir ülke kurduğunu ilan etti. CNN’e konuşan Heaton, bu girişimin “romantik bir baba jesti” olduğunu söylese de eylemi uluslararası hukukta ciddi tartışmalara yol açtı.
Dünyada kendi sınırlarını çizen, kendi yasalarını uygulayan ve kimi zaman yalnızca turistik ilgiyle varlıklarını sürdüren mikro uluslar dikkat çekiyor. İşte en ilginçlerinden bazıları:
HUTT RIVER PRENSLİĞİ / AVUSTRALYA: 1970 yılında çiftçi Leonard Casley tarafından kurulan Hutt River Prensliği, Avustralya’dan bağımsızlığını ilan ederek 75 kilometrekarelik bir alanda faaliyet göstermeye başladı. Perth’in 595 kilometre kuzeyinde yer alan prenslik, Kalbarri Milli Parkı’na da yakın konumda bulunuyor. Casley, çiftçilikte yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve yasal boşlukları kullanarak bu bağımsızlığı ilan etti.
ELLEORE KRALLIĞI / DANİMARKA: Danimarka kıyılarındaki küçük bir adada 1944’te kurulan Elleore Krallığı, yılda sadece bir hafta aktif oluyor. Vatandaşları kendi şarkılarını, danslarını ve sporlarını yaratmış durumda. İlginç bir şekilde konserve sardalya ve Robinson Crusoe kitabı adada yasak.
SEBORGA PRENSLİĞİ / İTALYA: İtalya-Fransa sınırına yakın Seborga Prensliği’nin tarihi 954 yılına kadar uzanıyor. Giorgio Carbone liderliğinde 1963’ten itibaren bağımsızlık iddiasını dile getiren prenslik, 2009’a kadar “1. Giorgio” yönetiminde kaldı.
SAUGEAIS CUMHURİYETİ / FRANSA: 1947’de bir şaka olarak Fransa-İsviçre sınırında kurulan Saugeais, 11 kasabadan oluşuyor. Günümüzde kendi kimlik kartlarını ve pullarını satarak turistler için popüler bir cazibe merkezi hâline gelmiş durumda.
MOLOSYA / ABD: Nevada’da Kevin Baugh tarafından 1977’de kurulan Molosya, 25 bin metrekarelik bir alanda kendi cumhuriyetini ilan etti. Başkenti Baugh’un evi olan Molosya’nın nüfusu 34 kişi, içinde birkaç evcil hayvan da bulunuyor. Kendi bankası, hapishanesi, postanesi ve hatta uzay programı olan bu mikro ulus, turistler için “pasaport damgalı” ilginç bir deneyim sunuyor.

