Çin’den İzmir’e: Enerjinin Yeni Yüzyılı, Sertleşen Jeopopolitik ve Türkiye’nin Ege Merkezli Fırsat Penceresi
17 Kasım 2025

Hong Kong’un finans koridorlarından Shenzhen’in yapay zekâ kampüslerine, Şanghay’ın elektromobilite hatlarından Tianjin’in sanayi sahalarına, oradan da Pekin’in ağır koridorlarına uzanan yoğun bir 15 günlük Çin temas trafiğinden döner dönmez kendimi İzmir yolunda buluyorum.

19 Kasım’da gerçekleşecek WETS Teknoloji ve İnovasyon 2025 etkinliğinde yapacağım “Dünya Enerjisinin Geleceği ve İzmir: Teknoloji, Yatırım ve İklim Değişikliği” başlıklı konuşma, yalnızca bir enerji değerlendirmesi değil; aynı zamanda küresel düzenin nereye doğru kaydığını ve Türkiye’nin —özellikle Ege’nin— bu akışta nerede durması gerektiğini sorgulayan bir çerçeve sunuyor.

Enerji Artık Yeni Jeopolitiğin Para Birimi

Bu gerçek, Çin’de yaptığım temasların neredeyse her odasında karşıma çıktı. Bakanlıklarda da, büyük şirket yönetimlerinde de aynı cümleyi duydum:

“Enerji artık yalnızca yakıt değil; ulusal güvenliğin, yapay zekânın, üretimin, diplomasinin ve finansın ana eksenidir.”

Küresel enerji merkezinin ağırlığı Atlantik’ten Asya-Pasifik’e kesin biçimde kaydı. Bugün talebi, yatırımı ve teknolojik dönüşümü belirleyen aktörler Çin, Hindistan, Güneydoğu Asya ve Körfez ülkeleri.

ABD–Çin rekabeti ise artık LNG kargoları veya boru hatlarından ziyade kritik mineraller, dijitalleşmiş şebekeler, yeşil hidrojen, yapay zekâ ve enerji verisi üstünlüğü üzerinde yaşanıyor.

Dünya yeni bir enerji-soğuk savaşının eşiğinde.

Türkiye —ve özellikle İzmir— bu oyunu dışarıdan izleyemez.

Fosil Yakıtlar Bitmeyecek, Dönüşecek

İdealizm güzel; fakat rakamlar gerçeği söyler.

Bugün dünya enerji tüketiminin yüzde 81’i hâlâ fosil yakıtlardan geliyor.

Kömür geriliyor ama hâlâ küresel elektriğin üçte birinin kaynağı.

Doğal gaz dönüşümün tampon gücü.

Petrol ise sanayi, ulaşım ve petrokimya zincirlerinde hâkimiyetini sürdürüyor — 2050’de tamamen ortadan kalkması beklenmiyor.

Dolayısıyla:

“Fosil çağı bitti” demek, gerçeklerden kopuk bir iyimserlik olur.

Önümüzdeki yıllar, uzun bir hibrit enerji dönemi olacak:

Fosil + Yenilenebilir + Nükleer + Batarya + Yapay zekâ destekli verimlilik eş zamanlı ilerleyecek.

Bu nedenle Türkiye’nin enerji stratejisi romantik değil, gerçekçi ve çok katmanlı olmalı.

Yeni Enerji Güvenliği: Artık Moleküller Değil, Sistemler Korunuyor

Bir zamanlar enerji güvenliği; petrol, boru hatları ve LNG terminalleri demekti.

O dönem kapandı.

Bugünün enerji güvenliği şunları kapsıyor:

•Dijital şebekelerin siber dayanıklılığı

•Yapay zekâ ile yönetilen talep-tepki sistemleri

•Kritik minerallerin tedarik zinciri

•Veri merkezlerinin artan elektrik ihtiyacı

•Batarya teknolojilerinin güvenilirliği

•Güneş ve rüzgârın şebekeye entegrasyon kapasitesi

•İklim kaynaklı arz kesintilerine dayanıklılık

Kaynak güvenliğinden sistem güvenliğine geçtik.

Türkiye’nin ve şehirlerimizin buna uyum sağlaması gerekiyor.

Yapay Zekâ: Yeni Enerji Canavarı Ama Aynı Zamanda Büyük Sıçrama Motoru

Çin’de beni en çok etkileyen gözlemlerden biri şuydu:

Yapay zekâ, devasa bir enerji tüketicisi hâline geldi.

Veri merkezleri artık orta ölçekli devletler kadar elektrik harcıyor.

GPU kümeleri şebekeleri zorluyor.

Ama aynı zamanda:

AI, verimlilikte insanlığın gördüğü en büyük sıçramayı tetikleyebilir.

•Yenilenebilir üretimini daha tutarlı kılıyor

•Şebekeyi esnetiyor

•Sanayide enerji kayıplarını %20–40 azaltabiliyor

•Batarya kullanımını optimize ediyor

•Binaları ve haneleri “zekîleştiriyor”

Yani yapay zekâ hem risk hem fırsat.

Ve İzmir bu fırsatı yakalayabilecek ender şehirlerden biri.

İzmir: Temiz Enerji, Yeşil Teknoloji ve Dijitalleşmenin Kesiştiği Stratejik Köprü

İzmir bugün:

•Avrupa rüzgâr türbini üretim zincirinde kritik bir halka

•Güneş enerjisinde Türkiye’nin en güçlü potansiyeline sahip kentlerden

•Nitelikli insan kaynağı üreten üniversite ekosistemine sahip

•Lojistik, liman, üretim ve Ar-Ge’nin kesiştiği nadir coğrafyalardan

•Uluslararası yeşil fonların “Türkiye’de ilk baktığı” şehirlerden biri

Önümüzdeki 10 yılda İzmir şunların merkezi olabilir:

•Batarya malzemeleri ekosistemi

•Yeşil hidrojen ve e-yakıt yatırımları

•Karbon nötr limanlar

•Yenilenebilir destekli veri merkezleri

•Atık-enerji dönüşüm projeleri

•Elektrikli lojistik ağları

Doğru stratejiyle İzmir, Doğu Akdeniz’in yeşil teknoloji başkenti olabilir.

Enerji Yatırımlarına Erişim Finansmanla Başlar

2023’te dünya 1,8 trilyon dolarlık yeşil enerji yatırımı yaptı.

2030’da bu rakamın 4 trilyon dolara çıkması bekleniyor.

Türkiye bu fonlardan pay almak istiyorsa:

•Öngörülebilir hukuk sistemi

•Geri adımı olmayan yatırım ortamı

•Hızlı izin süreçleri

•Bağımsız ve güvenilir regülasyon

•Uzun vadeli politika istikrarı

sunmak zorunda.

İzmir bu açılardan Türkiye’nin en yüksek “yeşil kredi notuna” sahip şehirlerinden biri.

İnsan Sermayesi: Eğitim Devrimi Olmadan Enerji Devrimi Olmaz

Türkiye’nin önümüzdeki 20 yılda en çok ihtiyaç duyacağı insan kaynağı; klasik mühendisler değil,

•elektrik teknisyenleri,

•batarya bakım uzmanları,

•veri merkezi operatörleri,

•şebeke-yazılım entegrasyonu yapan teknologlar,

•rüzgâr türbini bakım ekipleri olacaktır.

Bu nedenle Türkiye’nin “Yeni Nesil Enerji Merkezleri” kurması şart.

Finlandiya + Almanya + Singapur modellerinin bir sentezi…

Enerji dönüşümü insanla yapılır.

İnsan sermayesi dönüşmedikçe hiçbir enerji stratejisi başarıya ulaşamaz.

İzmir’in Hikâyesi Değişirse, Türkiye’nin Enerji Hikâyesi de Değişir

Çin temaslarım bana şunu yeniden hatırlattı:

Yeni enerji yüzyılı başladı. Bu kez haritanın merkezinde İzmir var.

Çin’de, Londra’da, Dubai’de görüştüğüm çok sayıda yatırımcı ve sanayi grubu İzmir’e özel ilgi duyuyor.

Dünya, istikrarlı, dijitalleşmeye açık ve yeşil dönüşüm için uygun şehirler arıyor — İzmir tam da bu profile sahip.

Devlet–yerel yönetim–özel sektör uyumu sağlanırsa İzmir:

•Türkiye’nin enerji dönüşümüne liderlik edebilir

•Uluslararası sermaye için güvenli liman olabilir

•Doğu Akdeniz’in yeşil güç merkezi hâline gelebilir

•Gençler için inovasyon cazibe merkezi olabilir

Bu fırsat penceresi uzun süre açık kalmayacak.

Ama doğru adımlar atılırsa, İzmir Türkiye’nin 21. yüzyıldaki yükseliş hikâyesinin lokomotifi olabilir.

İzmir’in hikâyesi değişirse, hiç kuşkusuz Türkiye’nin enerji hikâyesi de değişir.

ÇOK OKUNANLAR