Avrupalı liderlerin ABD’nin planına alternatif olarak hazırladığı plan yayımlandı. Her iki planda da Rusya’nın G8’e geri dönmesini öngören maddeler yer aldı.
Avrupa ülkeleri, Rusya’nın yeniden G8’e davet edilmesini içeren bir barış planı üzerinde uzlaştı. Planın, ABD Başkanı ’ın Moskova’yı açık biçimde destekleyen 28 maddelik planına karşı geliştirildiği belirtildi.
Teklifte, Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması ve “Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin iktidardan uzaklaşmasına yol açabilecek seçimlere gidilmesi” taahhüdü yer aldı. Planda yer alan askeri sınırlandırma ve maddeleri, Moskova’nın uzun süredir öne sürdüğü şartlar arasında bulunuyordu.
Avrupa’nın hazırladığı plan, Trump’ın Ukrayna’nın ABD barış çabalarına “hiç minnettarlık göstermediğini” söylemesinin ardından yayımlandı. Planın İngiltere, Almanya ve Fransa’nın yer aldığı E3 grubu tarafından hazırlandığı bildirildi.
Rusya’nın taleplerini birçok kez değiştirdiğini vurgulayan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump’ın henüz yeni planı imzalamadığını hatırlattı. Avrupa planında, Rusya’nın “küresel ekonomiye kademeli olarak yeniden entegre edilmesi” öngörülürken ülkenin G8’e geri dönmesini öngören bir madde de bulunuyor.
Rubio Cenevre’de Avrupa ülkelerinin katılımıyla düzenlenen acil zirveden sonra yaptığı açıklamada ABD’nin kendi planında “bazı değişiklikler” yaptığını belirtti. Rubio “bu süreçte yapılan en verimli toplantılardan birinin gerçekleştirildiğini” kaydetti.
The Telegraph’ın haberine göre, ABD’nin sunduğu 28 maddelik plan, bazı Cumhuriyetçiler dahil birçok kesim tarafından Moskova yanlısı olduğu gerekçesiyle hedef alındı. Plana karşı çıkan isimlerin, öneriyi Rusya Devlet Başkanı için bir “dilek listesi” olarak nitelendirdiği kaydedildi.
Geçen hafta görevinden ayrılacağını açıklayan ABD’nin Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un kızı Meaghan Mobbs, barış planının aslen Rusça yazıldığını iddia etti. Mobbs, metnin, Trump yönetimi tarafından daha sonra İngilizce’ye çevrilerek basına sunulduğunu öne sürdü.
Beyaz Saray, Mobbs’un iddialarını yalanladı.
Rubio sosyal medya açıklamasında, “Barış önerisi ABD tarafından hazırlandı. Devam eden müzakereler için güçlü bir çerçeve sunuyor. Rusya’nın katkıları da var ancak aynı şekilde Ukrayna’nın önceki ve bugünkü katkılarına dayanıyor” dedi.
Polonya Başbakanı Donald Tusk ise Avrupa, Kanada ve Japonya’nın çekincelerine rağmen ABD planı üzerinde çalışmaya hazır olduklarını belirterek “Çalışmaya başlamadan önce planın kim tarafından ve nerede hazırlandığını bilmemiz gerekir” ifadesini kullandı.
Avrupa’nın teklifinde, “Ukrayna ordusunun barış döneminde 800 bin personelle sınırlandırılacağı” hükmü yer aldı. Avrupa planının önceki versiyonunda böyle bir sınırlama yoktu; ABD-Rusya teklifinde ise bu sayı 600 bin olarak öngörülüyordu. Metinde ayrıca, “Barış anlaşmasının ardından Ukrayna mümkün olan en kısa sürede seçime gidecek” denildi.
Planın son halinde, Rusya’nın doğu Donbas bölgesinden vazgeçmesi yönündeki talep kaldırıldı. ABD’nin Ukrayna’da dondurulan Rus varlıklarından elde edilecek gelirlerin yüzde 50’sini Moskova’ya aktarmasına ilişkin madde de anlaşmadan çıkarıldı. Buna karşılık Avrupa, savaş zararı tazmin edilene kadar Rusya’nın egemen varlıklarının dondurulmasını talep etti.
Trump yönetiminin önerisinde, Ukrayna’nın Rus güçlerinin henüz ele geçirmediği bölgeler dahil geniş topraklardan vazgeçmesi isteniyor. ABD teklifine göre Kırım, Luhansk ve Donetsk fiilen Rusya’nın bir parçası olarak tanınacak, Herson ve Zaporizhia’da mevcut askeri hat yeni sınır olarak kabul edilecek ve Rusya, üzerinde uzlaşılan beş bölge dışında kontrol ettiği alanlardan çekilecekti. Trump’ın önerisinde ayrıca Ukrayna birliklerinin Donetsk Oblastı’nın kontrol ettikleri kısmından ayrılması ve buranın tarafsız, silahsız bir tampon bölge hâline getirilmesi planlanıyordu.
Avrupa’nın karşı teklifinde, Ukrayna’nın işgal altındaki toprakları askeri yöntemlerle geri almamayı taahhüt edeceği ve toprak takası görüşmelerinin mevcut askeri sınırlar referans alınarak yürütüleceği kaydedildi. Ayrıca Ukrayna’ya, NATO’nun 5. maddesine benzer bir güvenlik garantisinin Washington tarafından verilmesi önerildi.
