Sosyal medyada 2013 senesinde kullanılmaya başlanan, Covid dönemi ve sonrası popülerliği artan ve ABD’deki son seçim kampanyaları esnasında gündemi uzunca süre meşgul eden yeni bir “meslek” var: “Tradwife”. “Traditional” ve “wife” kelimelerinin birleşiminden oluşan “tradwife”ın kendi seçimiyle geleneksel cinsiyet rolünü benimseyen ve bu seçiminden mutluluk duyan kadınları ifade ettiğini belirtmek mümkün. Anlaşılacağı üzere, tradwife rolünü benimseyen kadınlar, kariyer seçimlerini ailelerinden yana kullanarak, kendilerini çocuk bakımına ve ev işlerine vakfediyor. Bu seçimin bu kadar tartışılır hale gelmesi ve gündem oluşturması ise bireylerin kendi hayatlarına ilişkin seçimlerinden kaynaklanmıyor elbette. Tartışılan husus bu kişilerin gündelik hayatlarını sosyal medya üzerinden paylaşmaları ve yüksek etkileşimler alarak birer influencer haline gelmeleri. Aslında profesyonel hayattan uzak bir yaşam sürerek kendini ev işleri ve çocuk bakımına adadığını iddia eden tradwife influencerların, son derece iyi getirisi olan bir meslekleri var.
“Tradwife” içeriği üretmek
Çoğu birbirine benzeyen tradwife içerikleri güzel kıyafetler ve iyi bir makyaj yapmış bir kadının büyük bir mutlulukla yaptığı ev işlerinden ibaret denilebilir. Bu sırada yemek tarifleri ve çocuk bakımı ile ilgili tüyolar da paylaşılıyor. Zaman zaman da toplumsal mesaj verilerek, geleneksel cinsiyet rollerinin öneminden ve kadınların kariyer sahibi olmaya zorlanmasının da bir çeşit zorbalık olduğundan bahsediliyor.
Tradwife denilince akla ilk gelen örneklerden olan Hannah Neeleman, 8 çocuğu ve kocasıyla birlikte işlettikleri çiftlikleri Ballerina Farm’da geçen günlük yaşamından kesitlerden oluşan Instagram hesabıyla 10,4 milyon takipçiye ulaşmış durumda. Son derece prestijli bir okul olan Julliard’da bale eğitimi almış olan Neeleman, içerik üretmenin yanı sıra çiftliğin ürünlerinin pazarlanmasından da sorumlu. Devamlı olarak kendi ekmeğini yaparken, yumurta toplarken, çocuklarına evde eğitim verirken gördüğümüz Neeleman, artık bir balerin olmayabilir, fakat bu kendini ev işlerine adadığı anlamına da gelmiyor. Sürekli içerik üreterek 10,4 milyon takipçisi olan bir sosyal medya hesabını yönetmek ve bir yandan da çiftliğin ürünlerinin tanıtımını yapmak aslında tam zamanlı bir iş. Getirisi de oldukça fazla.
Tradwife olmanın “karanlık yüzü”
Sosyal medyada gördüğümüz tradwife’lar, gerçek anlamda kendilerini ev işlerine ve ailelerine adamış insanlar değiller. Önemli bir ekonomik getirisi olan bir kariyerleri var. Yapılan röportajların da açıkça ortaya koyduğu (ve hepimizin de günlük hayatımızda gözlemleyebildiği) üzere, gerçek anlamda geleneksel bir eş olmayı seçen kadınların ise durumu son derece farklı. Bu kişilere de zaten tradwife denmiyor, “housewife” (ev hanımı) deniyor.
Örneğin, hayatının yaklaşık yirmi yılını geleneksel bir ev hanımı olarak geçirmiş Enitza Templeton, sosyal medyada pompalanan bu hayat standardının son derece zorlu ve sürdürülebilirlikten uzak olduğunun altını çiziyor. Bütün hayatı evliliklerinin iyi gitmesine bağlı olan kadınların, senelerce verdiği emeklerinin sonucunda elde ettikleri tek şeyin “mahkemelerin insafına” kalmış bir ödeme olduğunu belirtiyor. Templeton, ayrıca, evliliği süresince hep başkalarını düşündüğü için, kendisinin nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığını bile hatırlayamaz duruma geldiğini ve karar alma yetisini neredeyse yitirdiğini ifade ediyor.
Templeton ile aynı yollardan geçmiş Jennie Gage de üstlenilen bu rolün ciddi bir her zaman güzel olma ve güzel görünme baskısı ile geldiğini ve gençlik ile gelen güzelliğin yok olması ile birlikte bu rolün de birdenbire sona erme ihtimalinin son derece yüksek olduğunu belirtiyor.
Bu iki kadına göre tradwife’ların hep yirmilerinin başında olması bir tesadüf değil…
“Tradwife”lara özenen genç sayısı az
Yüksek takipçili tradwife hesapları, gençlerin bu rolü benimsemeye yatkın olduklarını düşündürebilir. Sevindirici haber durumun böyle olmaması. King’s College London’ın bu sene yaptığı bir araştırmaya göre, tradwife içeriklerini seyreden 18-34 yaş arası kadınlardan yalnızca %8’i benzer bir hayat tarzı benimseyebileceklerini belirtiyor. Araştırmaya katılanların %70’ine göre ise içeriklerin toplum üzerinde son derece olumsuz bir etkisi var.
Peki bu içeriklerin seyredilme nedeni nedir? Yine aynı araştırma göre içeriklerde hâkim olan sakin ve lüks hayat tarzı, işyerinde belirsizliklerle ve önemli bir iş yüküyle boğuşan gençlere çekici geliyor. Zira, iş piyasasının güncel hali gençleri memnun edebilmekten çok uzakta. Ortalama her beş gençten biri (hem erkekler hem kadınlar) mevcut işlerin sağlığa zararlı bir hal aldığını düşünüyor. Benzer şekilde, hem erkekler hem de kadınlar, özel hayatları ve iş hayatları arasında bir denge sağlayabilmeleri için mesai saatlerinin kısalması gerektiği kanaatinde. Son derece suni şekilde kurgulanmış tradwife içerikleri de tam olarak bu ihtiyaca cevap veriyor. Mesai saati olmayan, sakin bir yaşam.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü daha yeni geride bıraktığımız şu günlerde hatırlaması gereken ekonomik şiddetin de bir tür şiddet olduğu ve ekonomik bağımsızlığı olmayan her bireyin ekonomik şiddete maruz kalmaya son derece açık hale geldiği. Tradwife’ların böyle bir sorunu yok, son derece kazançlı bir meslekleri var. Influencer olarak etkiledikleri kitlenin ise suni sosyal medya paylaşımlarından önce somut gerçeklere kulak vermesinde fayda var…

