Türkiye’de daha hala bir barış sürecinin başındayız. Sürecin nereye varacağını kestiren yok.

İnşallah şartlar olgunlaşır ve sürecin şu anda Türkiye’nin geneline ve bilhassa Güneydoğu Anadolu’ya getirdiği rahatlama devam eder ve kalıcı bir hal alır; bu da PKK’nın gerçekten ortadan kaldırılmasına yol açar…

Ama daha işin başındayız. İlk adımlar başarılı ama daha çok ciddi adımların gerçekçi bir şekilde atılması gerekiyor.

Şu anda toplumumuzda bu konuda büyük hassasiyetler var ve insanımız barış sürecinin aşamalarını sorguluyor. Evet,Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşlarımız var ama burada ülke nüfusunun çoğunluğu teşkil eden Türkler de yaşıyor ve onların da göz önünde bulundurulması gereken hassasiyetleri ve kırmızı çizgileri var.

Şu anda ülke insanımızın yüzde 80’i sürecin gidişatından endişe duyduğu iddiaları var. Hatta AK Partiye gönül verenlerin yüzde 40’ında bu endişeleri paylaştıkları söyleniyor.

Yıllardır (30 yıldır) Türk-Kürt kardeşliğini savunan ben ve benim gibiler süreci desteklemekte ve başarısı için dua etmekle birlikte gerçekçi olunması gerektiğini, Kürt kardeşlerimizin endişelerini ve çekincelerini ortadan kaldırıp ayrılıkçı terörü sonlandırma çabalarının yanında Türk insanımızın ciddi tedirginliklerini, rahatsızlıklarını da göz önüne almak gerekiyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli Türkiye’yi güzel ve doğru bir yola soktu. Bizlerin yıllardır savunduğu fikirlerin de ötesine gitti. Bunları Türkiye’nin geleceğini sağlam temellere oturtmak için yaptı.

Ama hem Türkiye içindeki Kürt kardeşlerimizin hem de sınırımız dışındaki Kürt dostlarımızın şu anda kör topal ilerliyor da olsa sürece yardımcı olması ve Türkiye’deki hassasiyetlere saygı duymaları gerekiyor.

Barzani ailesi dostumdur. Rahmetli Celal Talabani hem dost hem de ağabey gibiydi. Oğlu Baffel de iyi dostumdur. Onlara zor zamanlarında sayısız iyiliklerim dokundu. O yüzden yanlış yaptıkları zaman dost olarak uyarmak görevimizdir. Bağımsızlık referandumu yapmaya kalktıkları zaman Kuzey Irak’a gidip yaptıklarının ölümcül bir hata olduğunu söyledim. Neticesi gerçekten ölümcül oldu…

Bugün de Barzaniler hata yapıyor. Mesut Barzani Cizre’de 4. Uluslararası Melaye Ciziri toplantısına katılıyor ve otomatik silahlı Peşmerge korumalar ona eşlik ediyor. Türkiye topraklarında görülmemiş bir olay.

Bir kere Türkiye’de Türk vatandaşların böyle hassasiyetleri varken Barzani’nin Türkiye Kürtlerinin en hassas bölgelerinden biri olan Cizre’ye gelmesi ve gövde gösteri sayılabilecek bir durum yaratması çok gereksiz. İleride süreç olumlu tamamlanır işler normale döner o zaman Barzani ve yurt dışından başka Kürt liderler de gelir. Sorun olmaz. Ama bu zaman o zaman değil.
Onu bu toplantıya davet eden Şırnak ili yetkilileri bütün bunları düşünemedi mi?

Sayın Bahçeli bütün bu olup bitene tepki gösterip Barzani’nin uzun namlulu silahlı korumalarla Türkiye topraklarında dolaşmasını “tam bir rezalet” olarak nitelendirdi. “Vatan topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin, uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşmaları… Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hak ve hukuku çiğnenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına taammüden saldırıdır” dedi.

Bahçeli’nin bu sözleri, Barzani’nin ofisi tarafından “şovenist zihniyetin ürünü” ve “ırkçılık / şovenizmden vazgeçtiğini sanıyorduk” gibi ifadelerle eleştirdi.

Yani Barzani cephesi, Bahçeli’nin güvenlik konusu üzerinden yaptığı bu çıkışı, yalnızca olayın güvenlik ayağını değil, etnik / milliyetçi bir ön yargıyla yapılan eleştiri olarak algıladı.

Ortada şövenist zihniyet falan yok. Irkıçılık yok. Şu anda sürecin mimarı ve lokomotifi Sayın Bahçeli.

Ama Bahçeli’nin söylemediğini biz söyleyelim. Kürt milliyetçiliğinin kalbi olan Cizre’ye Barzani’nin ziyareti şu andaki Türkiye ortamında zamansız jest ve sürece hiçbir faydası yok. Hele hele bu süreci Barzaniler bu kadar samimiyetle desteklerken.

Bu işleri anlamayanlara da Kuzey Irak’ta yaşamış benden bir hatırlatma: Kuzey Irak’ta yaşayanlar bulundukları toprak parçasını Güney Kürdistan olarak nitelendirirler ve bizim Güneydoğu Anadolumuz için de “Kuzey Kürdistan” tabirini kullanırlar. Bunu yalnız PKK değil Barzaniler de söyler. Yani Cizre onlara göre Kuzey Kürdistan da bir şehir.

Soru şu: Barzani Türkiye’nin güneydoğusunda bir yerleşim merkezine mi gitti yoksa Kuzey Kürdistan’da bir yeri mi ziyaret etti?