Bodrum’da güneşli bir kış sabahı LifeCo’da, sağlıklı yaşam gurusu Ersin Pamuksüzer’in organizasyonunda sağlığın geleceği üzerine bir sohbetin içindeyiz.
Konuşmacı, dünya çapında saygın ve deneyimli kalp ve damar cerrahisi uzmanı olan Dr. Vedat Bayer. Yılların gazetecisi Can Pulak da aramızda sohbete katılıyor.
Dr. Bayer, sağlıklı bir yaşamın sırlarını çok farklı açılardan ele alıyor. Bugün, dünya çapında kabul görmüş bir kalp cerrahı ve aynı zamanda bir yaşam tarzı danışmanı olarak, sağlıklı yaşamanın temellerine dair çok önemli bilgiler paylaşıyor. Ancak, onu sadece hastalık tedavisinin ötesinde görmek lazım. O, sağlıklı yaşamın, doğru seçimlerle mümkün olduğunu anlatan bir yaşam felsefesi savunuyor. Günlük yaşamda uygulayabileceğimiz somut, pratik öneriler de sunuyor.
Elinin altında onbinlerce hastasına dair geniş bir veri havuzuna sahip olması, önerilerinin ne kadar derin ve bilimsel temellere dayandığının bir göstergesi.
Yaşam tarzına dair önerilerini, yalnızca profesyonel bilgiyle değil, kendi yaşamında birebir uygulayarak destekliyor.
Ameliyatları sırasında gördüğü damar ve kalp manzaraları onu otomatik olarak hayvansal gıdalardan uzaklaştırmış, vegan olmuş.
Sağlık, Bir Yaşam Tarzı Seçimi
Sağlık, Dr. Bayer için yalnızca bir hastalık durumunun tedavi edilmesi değil, sağlıklı ve kontrol altında bilinçli bir yaşam biçiminin benimsenmesiyle mümkün. Modern yaşamın getirdiği toksinler, vücudumuzda birikerek sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Toksinlerin nasıl atılacağını da çoğumuz bilmiyor.
Gıda, hava, kozmetik ürünleri, temizlik maddeleri ve günlük yaşamda karşılaştığımız pek çok şey, vücudumuza zararlı etkilerde bulunabiliyor. Bunları içeriye alıyor ama atamıyoruz.
Dr. Bayer, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için bu olumsuz etkilerle başa çıkmayı ve bunlara karşı düzenli aralıklarla yapılan “detoks” gibi yöntemlerle mutlaka vücudu arındırmayı öneriyor.
“Sağlıklı bir yaşam, bilinçli seçimler yapmakla mümkün,” diyor Dr. Bayer ve bu seçimlerin, yaşamın her alanında olması gerektiğini vurguluyor.
Detoks: Vücudu Yeniden Canlandırmak
Detoks, vücudu zararlı toksinlerden arındırmanın, hücre yenilenmesini sağlamak için en etkili yöntemlerden birisi. Detoks, toksinlerin vücuttan atılmasını sağlıyor ve Dr. Bayer’e göre, sadece fizyolojik değil, duygusal ve zihinsel açıdan da faydalı bir süreç. “Bazen sadece bedeni değil, zihni de temizlemek gerekir,” diyor ve detoksun bir mental arınma süreci olduğunun altını çiziyor.
Bu bilince sahip olduğundan beri LifeCo’nun Phuket, Antalya ve Bodrum’daki detoks merkezleri benim için vazgeçilmez duraklar haline geldi.
Uluslararası yaşam kalitesini artırmaya ve ömrü uzatmaya yönelik sunduğu programlarla büyük bir itibar kazandı. Öyle ki artık Mısır ve Karayipler’de de benzer merkezler açıyorlar. Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası olarak dünya çapında tanınan bu merkezler, her coğrafyadan insanları cezbetmeye devam ediyor.
Kalp Sağlığı: Riskler ve Korunma Yöntemleri
Kalp hastalıkları, dünya genelinde ve ülkemizde ölüm oranlarını en çok etkileyen hastalıklar arasında. Örneğin, dolaşım sistemi hastalıkları kaynaklı ölümlerin yüzde 42,4’ü iskemik kalp hastalıkları nedeniyle gerçekleşmiş. DSÖ verilerine göre, kalp damar hastalıkları dünya genelindeki engellilik ve ölümlerin önde gelen nedeni ve her yıl yaklaşık 18 milyon kişinin hayatını kaybetmesine sebep oluyor.
Kalp kapakçıkları ve kalp pompası sağlıklı olabilir, ancak damarlar bozuksa kalp sağlığına dair ciddi problemler yaşanabilir. Kalp damarları, kalp kasının oksijen ve besin maddeleriyle beslenmesini sağlayan damarlar olduğu için, damarların tıkanması veya daralması kalp fonksiyonlarını doğrudan etkileyebilir. Özellikle koroner arterlerin tıkanması, kalp kasına yeterli kan akışını engeller ve bu da kalp krizi gibi ciddi sorunlara yol açabilir.
Kalp kapakçıkları ise kanın kalp içinde doğru yönde akmasını sağlayan önemli yapılar olduğundan, kapakçıkların sağlıklı olması kalp ritmini ve kan akışını düzenler. Ancak damar tıkanıklıkları veya damar duvarlarındaki sertleşmeler, kanın doğru bir şekilde pompalanmasını engelleyebilir. Bu durum, kalbin çalışmasını zorlaştırır ve kalp yetmezliği gibi sorunlara neden olabilir.
Dr. Bayer, bu hastalıkların büyük ölçüde yaşam tarzı hatalarına dayandığını belirtiyor.
Genetik mirasın yanısıra yanlış beslenme, aşırı stres, sigara içme ve hareketsiz yaşam, kalp hastalıklarını tetikliyor. Kalp sağlığını korumanın temeli, doğru beslenme ve düzenli egzersiz yapmaktan geçiyor.
“Yağlı ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak, bol miktarda güneş görmüş sebze ve meyve tüketmek, kalp sağlığına katkı sağlıyor,” diyor Dr. Bayer.
Yürüyüş, yüzme ve yoga gibi düşük şiddetli egzersizler, hem kalp sağlığını destekler hem de stresi azaltır. Ayrıca, kalp sağlığını korumak için düzenli ölçümler ve “check-up”lar da oldukça önemli.
Diyabet: Sağlıklı Beslenme ile Yönetilebilir
Diyabet, çağımızın en yaygın ve ciddi sağlık sorunlarından biri. Vücudun insülin üretme ya da kullandığı insülini etkin bir şekilde kullanma yeteneğinde bozulmalar meydana geldiğinde ortaya çıkıyor.
Tip 1 diyabet, genellikle genç yaşta gelişirken, Tip 2 diyabet daha çok yaşam tarzı faktörleri, aşırı kilo ve hareketsiz yaşamla ilişkili. Dr. Bayer, diyabetin tedavi edilebilir olduğunu ve yaşam tarzı değişikliklerinin bu hastalığın yönetilmesinde kritik bir rol oynadığını vurguluyor.
Diyabetin artışındaki başlıca sebepler arasında yüksek kalorili, şekerli ve işlenmiş gıdaların fazla tüketimi, düzenli egzersiz yapmama ve stres yer alır. Obezite, diyabetin başlıca tetikleyicilerinden çünkü aşırı kilolu bireylerin vücutları insülini etkili bir şekilde kullanmada zorlanıyor.
Dr. Bayer, diyabetin önlenmesi ve tedavisinde düşük glisemik indeksli besinlerin tercih edilmesini önerirken, sağlıklı yağlar, lifli gıdalar ve kaliteli proteinlerin diyabetin yönetilmesinde önemli bir rol oynadığını belirtiyor.
Diyabet tedavi edilebilir bir hastalık olsa da, tedavi süreci yaşam boyu devam ediyor. Diyabeti kontrol altında tutmak, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, ilaç kullanımı ve kan şekeri düzeylerinin izlenmesiyle mümkün.
Şayet kontrol altına alınmazsa diyabetin komplikasyonları arasında kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği ve sinir hasarları var. Bu nedenle, erken teşhisi ve doğru yönetimi, komplikasyonların önlenmesinde büyük önem taşıyor.
Dr. Bayer, dünyanın yüzde 80’inin mustarip olduğu diyabetin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve yaşam tarzı değişikliklerinin bu hastalığın yönetilmesinde kritik bir rol oynadığını vurguluyor.
Yüksek glisemik indeksli gıdalar yerine, düşük glisemik indeksli besinler tercih edilmeli. Sağlıklı yağlar, lifli gıdalar ve kaliteli proteinler, kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olur. Düzenli fiziksel aktivite de diyabetin yönetilmesinde etkili bir faktör. Ayrıca, aşırı yemek yememek ve açlık seviyesini kontrol altında tutmak, diyabetin yönetilmesinde önemli.
O nefis pirzola, kebap, börek, milföy, aşure, baklava, şarap, rakı gibi lezzetlerden uzak kalmak moral bozucu ama diyabeti yönetilebilir düzeye getirene kadar eliniz mahkum.
Sonrasında “zehir yönetimi” formülü çerçevesinde yüzde 80 bitki temelli, yüzde 20 keyfinlzin istediği yiyecek ve içeceklere yönelebiliyorsunuz, Ersin Pamuksuzer’e göre. Yani, çok bozmayın moralinizi.
Tiroid Hastalıkları: Doğal Destek ve Tedavi Yöntemleri
Dr. Bayer’e göre, tiroid nodülleri genellikle küçük olabilir, ancak zamanla büyüyüp tembelleşerek kansere dönüşme riski taşıyabilirler. Bu nodüller, tiroid bezinde anormal hücre kümelerinin oluşumundan kaynaklanır ve çoğu zaman belirti vermez.
Ancak bazı durumlarda büyüyen nodüller, tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Prof. Bayer, bu nodüllerin düzenli olarak izlenmesinin kritik olduğunu vurguluyor, çünkü erken tespit edilen nodüller tedavi ile kontrol altına alınabilir.
Tiroid nodüllerinin çoğu kanserleşmeden önce belirti göstermez. Ancak, zamanla büyüyüp fonksiyonlarında değişiklikler yaşayan nodüller, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Dr. Bayer, bu nedenle düzenli check-up’lar ve kan testleriyle nodüllerin izlenmesinin önemine dikkat çekiyor. Ayrıca, yaşam tarzı faktörleri ve beslenme alışkanlıkları da tiroid sağlığını etkileyebilir. Yüksek stres, yetersiz beslenme ve iyot eksikliği gibi durumlar, nodüllerin riskini artırabilir.
Tiroid nodüllerinin tedavisi, cerrahi müdahale, ilaç tedavisi ve düzenli izleme yöntemleriyle yapılıyor. Dr. Bayer, iyi bir beslenme, özellikle iyot, selenyum ve çinko gibi minerallerin alımının, tiroid sağlığını desteklediğini ve nodüllerin büyümesini engellediğini söylüyor. Ayrıca, yoga ve meditasyon gibi stres yönetimi tekniklerinin, tiroid fonksiyonlarını iyileştirmede önemli etkileri var.
Kanser: Erken Teşhis ve Bağışıklık Sistemi Güçlendirme
Kanser, dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu. Hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmesi ve yayılmasıyla ortaya çıkıyor. Genetik mutasyonlar, çevresel faktörler ve yaşam tarzı unsurları, kanserin gelişiminde başlıca etkenler. Sigara içmek, radyasyona maruz kalmak ve kimyasal maddelerle temas, kanser riskini artıran çevresel faktörler arasında.
Ayrıca, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik de kanserin tetikleyicilerinden. Bunun dışında bazı virüsler, özellikle HPV gibi, kanserin gelişmesine yol açabilir. Örneğin, HPV servikal kanseri tetiklerken, hepatit B ve C virüsleri karaciğer kanseri riskini artırabilir.
Son yıllarda, kanser tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedildi. İmmünoterapiler, hedefe yönelik tedaviler ve gen tedavileri, bu alandaki en önemli yenilikler arasında. İmmünoterapiler, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıyıp yok etmesini sağlıyor.
Kanserin tamamen sona erip eremeyeceği konusunda net bir görüş yok. Kanserin tedaviye karşı direnci ve hastaların bireysel farklılıkları tedavi sürecini zorlaştırabilir. Ancak, erken teşhis ve gelişmiş tedavi yöntemleri sayesinde kanserle mücadelede önemli ilerlemeler kaydedildi.
Dr. Bayer, kanserin önlenmesinde ve tedavisinde diğer tıbbi müdahalelerin yanısıra beslenmenin de çok önemli olduğuna değiniyor. Antioksidan açısından zengin yeşil yapraklı güneş görmüş sebzeler, meyveler ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar, kanserle mücadelede etkili besinler. Ayrıca, düzenli egzersiz ve stres yönetimi de kanserin önlenmesinde kritik rol oynuyor.
“Daha kaç yıl yaşamak istiyorsunuz?”
Dr. Bayer, hastalarına tedaviye başlamadan önce şu basit ama derin soruyu soruyor: “Daha kaç yıl yaşamak istiyorsunuz?”
Bu çarpıcı soru, tedavi sürecinin temelini oluşturuyor, hastanın yanıtına göre hayat yeniden şekillendiriliyor. Eğer kişi uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmeyi hedefliyorsa, Dr. Bayer’in önerdiği beslenme, egzersiz, stres yönetimi gibi faktörlere dikkat etmek gerekiyor.
Ancak değişimden kaçanlar için her şey aynı şekilde devam etmeyecek, daha da kötüleşecek. Onun için erken yaşta, sevdiklerini ve tutkularını geride birakarak, sıkıntılı bir ölüm istemiyorsanız hayatınızı yeniden düzenlemek zorundasınız. Değişimden kaçanlar eninde sonunda sağlık sorunlarıyla karşılaşıyorlar.
Sonuç olarak, sağlıklı bir yaşam sürmek yalnızca hastalıkları tedavi etmekle değil, bilinçli seçimler yaparak bu yaşam tarzını sürdürülebilir kılmakla mümkün. Sağlık sürekli dikkat ve özen gerektiren bir süreç. “Küçük ama etkili alışkanlıklarla sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir” diyor Prof Bayer.
Aynur Tattersall kulağımıza küpe yapıyor: “Seçim sizin, hayat da sizin. Ne kadar erken uyanırsanız o kadar iyi. Yoksa sağlık geleceğiniz hiç de parlak değil.”