Aslında ne biz bu muameleyi hak ediyoruz ne de İmamoğlu
13 Şubat 2025

Daha önce yazdım bir daha tekrar edeyim:

-2014 yılında Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli görüştü, görüşme ertesinde pek çok kişinin adını ilk kez duyduğu Ekmeleddin İhsanoğlu ortak Cumhurbaşkanı adayı ilan edildi.

-2018 yılında Kemal Kılıçdaroğlu bir grup toplantısında kürsüden “Muharrem buraya gel” dedi, Muharrem İnce’yi partisinin Cumhurbaşkanı adayı ilan etti.

-2023 yılında 6 parti lideri bir yılı aşkın süre her ay toplanıp saatlerce konuştu ve herkesin onlardan en çok merak ettiği şey olan Cumhurbaşkanı adayı konusunda tek kelime etmedi. Son bir toplantıda ansızın Kemal Kılıçdaroğlu aday olarak ilan edildi, ne tartışma ne başka bir şey.

Türkiye’de seçimlerde Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye oy vermeyenlerin sayısı her seferinde değişiyor belki ama bunlar içinde rahat yüzde 30’luk bir kitle var ki, onlar kendileri “demokrat” buna karşılık Tayyip Erdoğan’ı “diktatör” kabul ediyorlar, Erdoğan’a oy vermeyerek bu tutumlarını sergiliyorlar.

Az bir kitleden söz etmiyoruz, her üç kişiden biri, demokrasi denince mangalda kül bırakmıyor, esiyor savuruyor.

Ama görüyorsunuz, bu kiyleye “diktatörlüğe son vermesi” ümidiyle önerilen adayların üçü de tepeden başlarına düştü. Ne bir müzakere süreci, ne bir tartışma ne de demokratik bir ön seçim.

Her üç adayı da CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tek başına belirledi aslında.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ona Devlet Bahçeli önerdi, o da üstüne atladı ve açıkladı.

Muharrem İnce’nin adaylığı en çok İnce’ye sürpriz oldu, kendisi bile hayal etmiyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu kendi adaylığını ise basbayağı hem kendi partisine hem de diğer liderlere dayattı.

Şimdi CHP farklı bir yöntem deneyeceğini söylüyor ama çok da fark yok aslında.

Evet 23 Martta bir önseçim yapılacak ama bu gerçek bir seçim olmayacak. Çünkü seçim Pazar günü Ankara’da soba ateşinin önünde toplanan üç kişi arasında yapıldı bile. Mansur Yavaş aday olmamaya karar verip, “Merak etmeyin partime de ihanet etmem” anlamında sözler söyleyince Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı kesinleşiverdi.

23 Martta oy verecek CHP üyeleri boşuna zahmet edecekler, daha doğrusu bir formaliteyi yerine getirecekler, Ekrem İmamoğlu’na onay verecekler sadece.

Bu da insanın ağzında kekremsi bir tat bırakıyor ister istemez.

Yanlış anlamayın, İmamoğlu’nun adaylığına karşı olduğumdan değil ama onun bu adaylığı herkesin içine sinecek bir demokratik yarışmanın ardından elde etmesi gerektiğini düşündüğümden böyle söylüyorum.

İdeali bu ön seçimin mutlaka birden fazla aday arasında olmasıydı.

İdeali, aday adaylarının sadece CHP üyelerinin değil bütün toplumun önüne Cumhurbaşkanı olduklarında uygulayacakları politikaları anlatarak çıkmasıydı.

İdeali, bu yarışmanın bir günde olup bitmesi değil aylara yayılıp yurt sathında yapılmasıydı.

Ama hayır, bu ideallerin hiçbiri gerçekleşmeyecek.

Şimdi Ekrem İmamoğlu pazar akşamı elde ettiği adaylık garantisinin sevinciyle kendine bir yol haritası bile hazırlamış. O harita içinde 23 Mart günü basit bir detay sadece. Esas işi 23 Marttan sonra yapmayı planlamış.

Muhalefet partileriyle ve sivil toplumda görüşecek, bir CHP’li olarak değil yüzde 50’nin üzerinde oy almak isteyen bir Cumhurbaşkanı adayı olarak mümkün olan en geniş koalisyonu oluşturmaya çalışacak; sonra da bu koalisyona göre bir icraat programı hazırlayacak.

Bu süreçlerin hiçbiri demokratik olmayacak ama sonunda demokrasi gelecek. Bize sunulan bu.

ÇOK OKUNANLAR