Avrupa’nın karar anı: Amerika gidiyor, eski kıta güvenliğini nasıl sağlayacak?
17 Şubat 2025

Her yıl yapılan Münih Güvenlik Konferansı kurulduğu 1963 yılından beri çok önemli bir platform. Avrupa’nın ve dünyanın güvenliğiyle ilgili önemli konular her zaman bu konferansta açık bir dille konuşuldu.

Herhalde konferans tarihinin en önemli toplantılardanından biri 2007 yılında yapılanıydı. O yıl Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin konferansa geldi ve bugün hala kendisi ve ülkesi için geçerli güvenlik doktrinini açıkladı.

Putin’in 2007’de yaptığı konuşmayla bugün arasında doğrudan bağlantı var; çünkü Putin o konuşmasında Amerika’nın gücünü tek taraflı olarak kullanmasından duyduğu rahatsızlığı anlatmış, gücün bu şekilde kullanılmasının “uluslararası hukuku” yok ettiğini söylemiş, NATO’nun kendilerine verilen onca söze rağmen Doğuya doğru genişlemeye devam etmesini nasıl Rusya’nın güvenliği açısından tehdit gördüklerini açıkça belirtmişti.

Putin’in bu konuşmasının hemen ertesinde NATO Ukrayna ve Gürcistan’ı üye olması için davet edince, Putin sözlerinin duyulmadığına kanaat getirmiş ve Batı ile iplerini koparmaya başlamıştı.

Bu yılki Münih Güvenlik Konferansı ise bir başka kopuşa sahne oldu. Bu kez Avrupa’dan kopan, Barı ittifakının en önemli parçası olan Amerika Birleşik Devletleri’ydi.

Amerikan Başkan Yardımcısı JD Vance ve Amerikan Savunma Bakanı Pete Hegseth yaptıkları konuşmalarda Avrupalıları şoka sokacak şeyler söylediler. JD Vance’in Almanya’nın aşırı sağcı partisi AfD ile görüşmesi, konuşmasında onları savunması, Hegseth’in “Sizin güvenliğinizi sonsuza kadar sağlayamayız” deyip Avrupa’daki Amerikan askeri varlığını azaltacağını haber vermesi, üstüne Başkan Trump’ın kaç yıldır Amerika tarafından uygulanan ve uygulatılan Rusya’ya yönelik diplomatik ambargoyu kırıp Başkan Putin ile 90 dakikalık bir telefon konuşması yapması eklenince Avrupa telaşa kapıldı. Bu telaş, ABD ile Rusya’nın liderler seviyesinde Ukrayna’da barışı görüşeceklerini ama ne Ukrayna’nın ne de Avrupa’nın bu barış masasında olacağı bilgisiyle birleşince panik daha da büyüdü.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu konulara daha önce de çok kafa yorup çok konuşmuş bir lider olarak Paris’te bir zirve önerdi. Bugün İngiltere, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve danimarkalı liderler Paris’te Macron’la birlikte bir Avrupa Güvenliği zirvesinde buluşuyor. Zirvede Avrupa Birliği Komisyonu ve NATO’nun yetkilileri de bulunacak.

Avrupalı liderlerin önünde iki büyük sorun var; bunlardan biri kısa vadeli, diğeri daha uzun vadeli. Ama iki sorun birbiriyle bağlı.

Kısa vadeli olan, bu hafta Amerikan Dışişleri Bakanı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Trump’ın özel temsilcisinin Suudi Arabistan’da Rus yetkililerle bulup Ukrayna’da olası barış anlaşması için müzakereye başlayacak olması.

Bu müzakereler, Trump-Putin zirvesinin ve bu zirveden çıkacak anlaşmanın çerçevesini belirlemek için yapılıyor. Avrupa ve Ukrayna bu müzakerelerden dışlandığı için, Avrupalı liderler ve Uktrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski müzakereleri dışarıdan etkilemek için uğraşıyor.

Örneğin İngiltere Başbakanı Keir Starmer, pazar günü The Daily Telegraph gazetesinde yayınlanan makalesinde olası bir barış anlaşması halinde İngiltere’nin Ukrayna’ya barışı garanti altına alması için asker gönderebileceğini söyledi. 

Bu, dolaylı olarak ABD’ye bir çağrıydı: Barışın askeri olarak garanti edilmesi, Rusya’nın askeri genişlemesini sürdürmemesi gerekir.

İngiliz Başbakana göre Ukrayna’nın NATO üyeliği “Geri döndürülemez bir süreç.” Ama Amerikan Başkanı onun gibi düşünmüyor, “Bu savaşın nedeni Ukrayna’ya üyelik vaat edilmesi” diyor.

Gerek Amerikan Başkan Yardımcısı ve gerekse Başkan Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı, Münih’te Avrupalılara bundan sonra Ukrayna’ya silah ve askeri malzeme bağışlamayacaklarını ama isterse Avrupalıların bunları ABD’den satın alıp Ukrayna’ya gönderebileceğini söylediler.

Amerika, bugüne kadar Ukrayna için harcadığı paraları da bu ülkeden geri istiyor, bunu da Ukrayna’nın değerli maden ve enerji kaynaklarıyla geri alma peşinde. Ama Ukrayna Cumhurbaşkanı bu anlaşmayı imzalamadı. Çünkü ABD’nin ülkesine gelecek için güvenlik garantileri vermesini istiyor.

Pazar gününü ABD Başkanına ve yönetimine mesaj vermekle geçiren tek kişi İngiltere Başbakanı değildi. Zelenski de Amerikan NBC televizyonunun bir pazar günü klasiği olan “Meet the Press’e katıldı, Ukrayna’nın pazarlık masasında yer almadığı hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğini söyledi.

Zelenski, Trump’la yaptığı telefon konuşmasını da kısmen anlattı, “Başkan’a Putin’in aslında ondan korktuğunu ve Putin’in güvenilmez bir yalancı olduğunu söyledim” dedi.

Zelenski daha önce Avrupa’nın kendi ordusunu kurması gerektiğini söylemişti. Aslında Avrupa ordusu fikri uzun zamandan beri var ama hiç harekete geçilmedi, en son birkaç yıl önce Fransa bu fikri yeniden canlandırmak istedi ama Avrupa ülkeleri askeri harcamalarını arttırmak istemiyorlar.

Bugünkü zirvede Avrupalılar, gelecekte kendi güvenliklerini Amerika olmadan nasıl sağlayacaklarını da konuşacaklar. Bu da zirvenin uzun vadeli hedefi aslında.

Trump ile Putin Ukrayna'da barışı konuşacak ama masada ne Ukrayna olacak ne AvrupaTrump ile Putin Ukrayna’da barışı konuşacak ama masada ne Ukrayna olacak ne Avrupa

Amerika ile Rusya arasında yıllar sonra ilk üst düzey yüz yüze temasAmerika ile Rusya arasında yıllar sonra ilk üst düzey yüz yüze temas

Hakan Fidan: Trump dünyaya şok dalgaları gönderiyorHakan Fidan: Trump dünyaya şok dalgaları gönderiyor

ÇOK OKUNANLAR