Robo-Aşk
23 Şubat 2025

İlişkilerin evrimi konusundaki tüm bilimsel gelişmeleri yakından takip eden biri olarak, Cosmopolitan Türkiye ve Sia Insight’ın yaptığı son araştırmayı okuyunca hem kahvemi yudumlayıp düşündüm hem de hafifçe gülümsedim. 333 kadınla yapılan bu araştırma (katılımcılar nasıl seçildi, nasıl mülakat yapıldı bilgisine ulaşamasam da) dijital çağın aşk hayatına metalik bir dokunuş getirdiğini kanıtlar nitelikteydi.

Özet geçelim:

• Kadınların yüzde 57’si ChatGPT gibi yapay zekâları kullanıyor. (Tamam, bunda bir sorun yok.)

• Yüzde 59’u, kendisini anlayacak ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir robotla seks yapabileceğini söylüyor. (Ohooo, işte burada işler ilginçleşmeye başlıyor.)

• Yüzde 62’si, robotlarla flört etmenin ya da seks yapmanın aldatma olmadığını düşünüyor. (Tamam, açık fikirliyiz.)

• Ama… Partnerlerinin bir robotla flört etmesi onları rahatsız ederdi diyenler yüzde 50!

Yani, “Ben bir robotla takılabilirim, ama sen asla!” Klasik!

Bir kadın, cinsel arzularını ve duygusal boşluğunu bir robotla doldurduğunda bu özgürlükçü bir seçim oluyor. Ama bir erkek yapınca, işler değişiyor. Neden? Çünkü bu noktada toplumsal kabuller devreye giriyor. Kadınlar, duygusal tatminin ve anlayışın ilişkinin temel taşı olduğuna inanıyor. Dolayısıyla, bir erkek bir robotla bağ kurarsa, “Neden bir makineyi bana tercih ettin?” sorusu ortaya çıkıyor.

Geleceğe bir pencere açalım. İlişkiler 5.0 kitabında bahsettiği gibi, yakın gelecekte insansı robotlar, bireyin kişilik özelliklerini analiz eden ve ona tam olarak istediğini veren algoritmalarla donatılacak. Tıpkı dijital asistanlar gibi, ama çok daha fazlası…

Düşünün, duygusal olarak anlayışlı, duygusal yük taşımayan, sürekli iltifat eden, sıkılmayan, sinirlenmeyen bir partner… Mükemmel gibi, değil mi? Ama unutmayın: İnsan ilişkilerini özel kılan, kusurların, çatışmaların ve zorlukların içindeki derin bağdır. Bir insanın, karşısındaki için fedakârlık yapması, sabır göstermesi ve ilişkiyi yönetmesi, aşkı anlamlı kılan şeydir.

Yapay zekâlar bu dinamikleri simüle edebilir, ama asla gerçeğini yaşatamaz. Çünkü biz insanlar sadece tatmin peşinde değiliz, bağ kurmak ve kabul görmek isteriz. Bir robot, size ne kadar “Harikasın!” dese de, aslında sizinle mutlu olduğu için değil, programlandığı için söylüyordur.

Burada çift taraflı bir standart olduğu açık. Kadınların kendi yapay zekâ partnerleriyle duygusal ve fiziksel deneyim yaşaması özgürlükçü ve çağdaş bir karar olarak görülüyor. Ama bir erkek aynısını yaparsa “Duygularımı hiçe sayıyorsun” tepkisiyle karşılaşabiliyor.

Oysa ki bu tür yapay zekâ partnerlerin erkekler için de kadınlar için de aynı duygusal boşluğu doldurma riski taşıdığını kabul etmek gerekiyor. Çünkü bir kişi, bir robota ne kadar bağlanırsa, gerçek bir insanla ilişki kurma yeteneğini o kadar kaybedebilir.

Asıl soru şu: Kadınlar, robot partnerleri duygusal tatmin için kabul ederken, erkeklerin robotlarla benzer deneyimler yaşamasına neden karşı çıkıyor?

Bunun birden fazla cevabı olabilir: Kadınlar için sadakat, yalnızca fiziksel değil, duygusal bir bağ anlamına gelir. Bir erkek, bir robotla birlikte olduğunda, onun duygusal olarak da başka bir yere yönelme ihtimali kadınları rahatsız edebilir. Kadınlar duygusal olarak tatmin olmak için bir robot seçerken, erkeklerin bunu tamamen fiziksel bir deneyim olarak görmesi kadınlar açısından tehdit oluşturabilir. Çünkü duygularla bağ kurulan bir robot, gerçek bir insanın yerine geçemezken, fiziksel tatmin sağlayan bir robot, gerçek bir kadının yerini alabilir mi? Erkekler için aldatma genellikle fiziksel sadakatsizlikle, kadınlar içinse duygusal sadakatsizlikle eşleştirilir. Bu nedenle bir kadın, duygusal olarak tatmin eden bir robotla birlikte olduğunda, bunu ‘zararsız’ görebilirken, bir erkeğin bunu yapması ‘sadakatsizlik’ olarak algılanabilir.

Şimdi bir adım geri çekilip büyük resme bakalım.

Teknoloji, her zaman insan hayatını kolaylaştırmak için gelişti. Ama yapay zekânın, en özel alanımıza—romantizme, aşka ve sekse—bu kadar entegre olması, ilişkilerin dinamiklerini kökten değiştirecek bir dönüşüm olabilir.

Peki bu iyi bir şey mi, yoksa kötü mü? Bunu zaman gösterecek. Ama bildiğim bir şey var: İnsan ilişkilerinin, hata yapabilen, karmaşık ve bazen sinir bozucu olabilen ama en nihayetinde gerçek insanlar arasında yaşanması, aşkı ve tutkuyu anlamlı kılan şeydir.

Robotlar ne kadar zeki olursa olsun, gerçek aşkın yerini alabilir mi? Sanmıyorum. Ama insanlık olarak biz, bu yeni dünyada nereye gideceğimize karar vermek zorundayız.

Ve şu an partneriniz yanınızdaysa, ona bir bakın. Onunla tartışmalarınız, kahkahalarınız, bazen sinirlenmeleriniz ve en önemlisi birbirinize gerçekten dokunabilme ihtimaliniz var.

O yüzden şimdilik, sevdiğiniz insanla vakit geçirin. Çünkü yapay zekâ size iltifat edebilir ama size gerçekten sarılamaz.

Şimdi, asıl soruyu soruyorum: Eğer partneriniz bir robotla flört etse, ne hissederdiniz?

ÇOK OKUNANLAR