Şakir Paşa ve ailesi, Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarında hey heyli günlerini yaşamış, öyküsü ve içindeki karakterleriyle çok çarpıcı bir aile.
Bu ailenin hikayesi, Şakir Paşa’nın kendisi ve daha önemlisi her biri kendi alanlarında ama özellikle kültür sanat alanında Türkiye’ye damga vurmuş, önemli isimler haline gelmiş çocuklarının öyküsü bir süredir bir televizyon dizisi olarak NowTV ve Disney+ ekranlarında izleniyordu.
Dizinin yapımcısı, Türkiye’nin en büyük yapım şirketlerinden biri olan Med Yapımdı ve bu dizi için gerçekten masraftan kaçılmıyor, son derece pahalı setler kuruluyor, çok iyi oyuncular, yönetmen ve yazar ekibiyle çalışılıyordu.
Ancak Şakir Paşa ailesinin hayatta olan varisleri başından beri diziye itiraz ediyor, kendilerinden izin alınmadığını söylüyor, dizide anlatılan bazı öykülerin hiç anlatılmamasını tercih ettiklerini açıklıyorlardı.
Aile adına Şakir Paşa’nın torunları Joanne Aliye Noonan Kutup, Diana Deniz Noonan, Ömer Derya Kabaağaçlı, Sibel Kabaağaçlı, Murat Can Önce ve Cem Noonan mahkemeye başvurdu. Sonunda İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi aileyi haklı buldu ve dizinin yayınını tamamen durdurdu. Dizinin eski bölümleri de gösterilemeyecek, web arşivlerinden de erişimi kaldırılacak. Yani bugüne kadar diziyi izlemediyseniz artık çok geç kaldınız.
Mahkemenin bu kararına karşı Med Yapım istinafa başvuracak, eğer mahkeme kararı kaldırılabilirse belki dizi yeniden gündeme gelebilecek.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin. / Fotoğraf: AA
Fakat mahkeme kararının dün belli olması, mahkemeyi kazanan aile mensuplarından sonra en çok Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun başkanı Ebubekir Şahin’i sevindirmiş gibi gözüküyor.
Şahin, dün hemen bir açıklama yaptı, aslında amacu mahkeme kararının doğal sonuçlarını açıklamaktı ama o araya kendi kişisel kanaatlerini de ekledi.
Şahin’in açıklaması şöyle:
“İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesince dizi ile ilgili alınan karar üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur. Bilindiği gibi şeref ve haysiyet, toplumsal yaşamda her bireyin sahip olduğu kişisel değerlerdendir. Kişilerin şeref ve haysiyetlerine yönelik saldırılar kimi zaman yazı ile gerçekleşebileceği gibi kimi zaman da davranışlar ile ortaya çıkabilmektedir. Yasalar kişilerin şeref ve haysiyetini hedef alan bu tür sözlü ve yazılı saldırıların radyo ve televizyon yayınları ile gerçekleşmesi durumunda kurumumuza önemli bir sorumluluk yüklemiştir.
Belirtmek gerekir ki, özellikle televizyon yayınlarında hem söz hem de görüntünün bir arada bulunması, haysiyete yönelik saldırının etkisini daha da artırmaktadır. Radyo ve televizyon yayınları ile gerçekleşen kişilik hakkı ihlallerinin tekrarlama olasılığının yüksekliği nedeniyle, saldırı sona ermiş bile olsa etkilerinin devam edeceği yönünde öğretide karine oluştuğu bilinmektedir.
Bu kapsamda, 6112 sayılı ‘Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un ‘Medya hizmet sağlayıcının bağımsızlığı ve sorumluluğu’ başlıklı 6’ncı maddesi; ‘Yayın hizmetlerinin içeriğine ve yayınlanmasına önceden müdahale edilemez ve yayınların içeriği önceden denetlenemez’ hükmünü içermektedir.
Ayrıca, Anayasa’nın ‘Mahkemelerin Bağımsızlığı’ başlıklı 138’inci maddesi; ‘Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez’ hükmünü içermektedir.
Üst Kurulumuz İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığınca anılan mahkeme kararı doğrultusunda işlem tesis edilmesi normlar hiyerarşisi bakımından Anayasal bir zorunluluk olup, ihlal durumunda ilgili konunun 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinde düzenlenen yayın hizmeti ilkeleri kapsamında değerlendirilecektir.”
