Dünyada bilim insanları kanser tedavisi için gecesini gündüzüne katarken, sporcular tarihe geçen rekorlar kırarken, kadın hakları savunucuları eşitlik için mücadele ederken… Yılın Kadını ödülü Wanda Nara’ya gitti! Evet, doğru okudunuz. Ödülü aldı, pembe elbisesiyle pozlarını verdi ve hayatına devam etti. Hem de Icardi’nin Galatasaray Fenerbahçe maçının öncesinde binlerce taraftara “Aşkın Olayım” şarkısını söylettiği dakikalarda.
Eskiden “Yılın Kadını” denildiğinde akla bilimde çığır açan, sanat dünyasında iz bırakan, sporda rekorlar kıran ya da topluma fayda sağlayan kadınlar gelirdi. Kadınlar zeka, azim, liderlik ve yetenekleriyle bu unvanı hak ederdi.Ama günümüzde tablo değişti. Artık başarı değil, gündem olmak ön planda. Sadece başarılı olmak yetmiyor, manşetlere çıkmak gerekiyor!
Bir keşif mi yaptın? Kimse fark etmeyebilir. Bir ödül mü aldın? Sosyal medyada yeterince konuşulmuyorsa haber değeri taşımıyor. Ama özel hayatınla magazini salladıysan? İşte o zaman “Yılın Kadını” olabilirsin! Bu formül günümüz pop kültürünü tam olarak özetliyor: Başarı önemli ama tek başına yetmiyor. Skandal kesinlikle daha fazla ilgi çekiyor. Medyanın radarında olmak sa en önemli kriter!
Peki acaba Wanda ne yaptı da yılın kadını oldu?
Wanda Nara’nın ‘Yılın Kadını’ olmasının muhtemel sebebi olarak ilk aklıma gelen aldatma sanatında çığır açması. Ne de olsa Wanda Nara, klasik aşk üçgenlerini aşarak aşk altıgeni yaratmayı başaran ender isimlerden biri. Icardi, L-Gante, China Suarez, intikam aşklar, geri dönüşler…Sonunda “aldat, terk et, geri dön, kıskandır, tekrar başa sar” formülünü tescilledi. Bu kadar ileri görüşlü aşk hamleleriyle bence ilişkiler dünyasının Nobel ödüllü Madam Curie’si ilan edilmeliydi.
Eskiden bir ilişki başlar, devam eder, belki biterdi. Şimdi ise “devam eden aldatma” ve “çift taraflı kıskandırma” yeni norm haline geldi. Düşününce Wanda Nara, Mauro Icardi’yi L-Gante ile aldattı.Icardi ise intikam olarak China Suarez’e yelken açtı. Sonra herkes birbirine döndü, tekrar ayrıldı, tekrar birleşti, tekrar ayrıldı… Bu ilişki döngüsü, klasik monogamiyi tamamen altüst etti. Bu ilişki hikayesinden aldığımız en büyük derslerden biri şu: Günümüzde kıskandırmak, aşkın yeni bir para birimi haline geldi. Sadakat? Eski çağlardan kalma bir kavram gibi duruyor. Modern ilişkilerde artık asıl soru “sadık mıyız?” değil, “kimin elinde koz var?”
Peki Wanda Nara bu ödülünü alırken en çok ne konuşuldu? Ödül mü, başarı mı, ilham mı?Hayır! Pembe elbisesi.
Bunu artık kabul edelim: Büyük ayrılıklardan sonra “intikam kombini” şart! Wanda Nara da “Güçlü, bağımsız ve Instagram’a hükmeden kadın” duruşunu, pembe elbisesiyle ölümsüzleştirdi. Bence yeni jenerasyonlar için ders niteliğinde bir duruştu. Ayrılıktan sonra çoğu insan kendini eve kapatır.
Dondurma kaşıklayarak eski mesajları okur.
Eski sevgiliyi gizlice stalklar. Ama Wanda Nara ne yaptı? En göz alıcı pembe elbisesini giydi. “Ben buradayım ve her zamankinden daha güçlüyüm” mesajı verdi. ”Beni kaybeden düşünsün” pozlarıyla Instagram’ı fethetti. Bu durum aslında psikolojide “intikam görünürlüğü” olarak tanımlanıyor. Ayrılık sonrası birey, kendisini daha güçlü ve çekici göstermeye çalışarak eski partnerinde “Ben hata mı yaptım?” düşüncesi yaratmayı amaçlıyor. Ve Wanda Nara bunu bilimsel olarak kanıtlanmış en etkili yöntemlerle yaptı!
Özetle bu ödülü alabilmek için ne yapmak gerekiyor? Bilimde devrim yaratmak mı? Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele mi ? Yeni bir icat mı? Tabi ki Hayır!
Ödül için gerekenler: Aldatma skandallarıyla dünya magazinini meşgul etmek. Instagram’da her fotoğrafla 1 milyon beğeni toplamak. Sevgili değiştirirken takvim yapraklarını bile sollamak. Eğer bir gün siz de Yılın Kadını olmak isterseniz, formülü veriyorum: Bir aşk hikâyesini en az 3 kez bozup tekrar birleştirin. Sevgilinizi terk ettikten sonra daha ünlü, daha genç, daha olay bir aşkla geri dönün!
Wanda Nara işte bu yüzden bir ikon! Çünkü “Yılın Kadını” olmak için artık sadece başarılı olmak yetmiyor, manşet olmak gerekiyor! Doğru hamlelerle sıra Nobel Ödülünde olabilir!