Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, 2018 yılının Temmuz ayında Hazine ve Maliye Bakanı olarak çok güçlü bir pozisyonda bakan olduğunda kucağında ikili bir kriz buldu.
Krizlerden ilki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha seçilmezden önce Londra’da uluslararası yatırımcılarla yaptığı bşr toplantıda Merkez Bankası’na müdahale edeceğini ve faizi indirmesini sağlayacağını söylemesi sonrası başlayan Türkiye’den dolar çıkışıydı. Yabancı fonlar Türkiye’de TL cinsi varlıkları ellerinden çıkarıp dolarlarını alıp gitmeye başlamıştı ve döviz fiyatı artıyordu.
Bu tedirginlik verici artışın üzerine, o sırada hapiste olan Amerikalı bir misyonerle, Rahip Brunson’la ilgili krizin tırmanması bindi ve Amerikan Başkanı Donald Trump bir tweet atarak zaten zor günler geçirmekte olan TL’yi “mahvetmekle” tehdit etti Türkiye’yi. Birden doların fiyatı patladı, 8 liraya doğru koşmaya başladı.
O sıralar Türkiye’de enflasyon bugünle kıyaslanmayacak derecede düşüktü ama dolar fiyatındaki ani sıçrama enflasyonun yükseleceğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşünün aksine faizlerin yükselmesi gerekeceğini bize söylüyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine Bakanı Albayrak, o günlerde TL’nin değerinde yaşananların arkasında bir “uluslararası saldırı” olduğunu söylediler ve bu saldırıya bir ekonomik milliyetçilikle cevap vermeye yeltendiler.
13 Ağustos 2018’de, yani Albayrak göreve geldikten sadece 40 gün sonra, Berat Albayrak meşhur Türk Lirasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı kararda bir değişikliğe gitti ve gündelik hayat ile ticari hayatta yapılan döviz temelli bütün ödemeleri yasakladı.
Bu yolla iç piyasada dolara olan talebi azaltacağını, bunun da hem doların fiyatındaki baskıyı hafifletip hem de enflasyonla mücadeleye yardımcı olacağını düşünüyordu. (O zamanlar yapılan ‘Dolarını sat’ kampanyalarını hatırlıyorsunuz, ekonomik milliyetçilik bu seviyedeydi.)
Albayrak’ın bu kararı 5 yılda pek çok şeye sebep oldu ama ne enflasyonu düşürdü ne de dolara olan talebi azalttı. Bugün dolar 8 lira değil 38 lira. Enflasyon yüzde 14 değil yüzde 40.
2022’de dönemin Hazine Bakanı Nurettin Nebati bir kez daha 32 sayılı kararın uygulama tebliğinde değişiklik yapıp özellikle ihracatçıları çok zor durumda bırakır şekilde döviz kullanımını daha da kısıtlayan bir karar daha aldı. Çünkü o sırada Merkez Bankası döviz rezervi eksi 60 milyar dolar gibi inanılması zor bir seviyedeydi, Türkiye’nin ödemeler dengesi krizine girmemesi mucizeydi.
Sonra biliyorsunuz Mehmet Şimşek geldi 2023 Haziranında ve ekonomide “normalleşme” adımlarına başladı. Şimdi Hazine, 2022’de Nurettin Nebati’nin getirdiği ilave kısıtlamaları kaldırdı ama henüz Berat Albayrak dönemi düzenlemelerine elini sokmadı.
Ama görürsünüz, ileride dövizle sözleşme yapma ve ödeme kısıtları tamamen kalkacak, bu henüz bir ilk adım. Hazine’nin bu sefer de gerekçesi “enflasyonu düşürmek” ve “Ticari hayatı normalleştirmek.”
Bakalım kim haklı çıkacak, Mehmet Şimşek mi, Berat Albayrak mı?