Peyzaj mimarı Ece Gürel’in vefatı ve İş Yerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesine İlişkin Genelge’nin yayınlanması ile mobbing sorunu tekrar gündeme geldi. Konuyu etkin bir şekilde tartışabilmekten çok uzağız. Mobbing bireysel bir sorun değil, şu anda aktif olarak çalışan çalışmayan herkesin sorunu. Zira mobbing ekonominin de temel sorunlarından.
Mobbing teriminin günümüzdeki anlamıyla ve yaygın olarak kullanılması 1980’lerde İsveç’te ikâmet eden Alman psikolog Heinz Leymann ile birlikte başlıyor. Leymann bir işyerinde bir veya birden fazla kişi tarafından belirli bir kişiye yönelik baskı, şiddet ve sindirme amacı güden davranışların altı ay boyunca haftada en az bir kere gerçekleşmesi halinde mobbingden bahsedilebileceğini belirtiyor.
Her ne kadar fazlaca dile getirilmese de günümüzde mobbing son derece yaygın. Harvard Business Review tarafından 2022 senesinde yayınlanan bir makaleye göre istihdama katılan Amerikalıların %30’u, sayı ile ifade edilecek olursa 48.6 milyon Amerikalı, mobbingden muzdarip. Hindistan’da bu oranın %55’e ulaştığı belirtiliyor. 2011 senesinde yapılan bir araştırmada ülkemizdeki oranın %44.8 civarında olduğu ve mobbing mağdurlarının çoğu zaman sessiz kaldığı belirtiliyor.
Mobbing mağdurları neden sessiz kalmayı tercih ediyor?
Mobbing mağdurlarının sessiz kalmasının temel nedenlerinden biri şüphesiz ki işini kaybetme korkusu. Özellikle ekonomik zorluklar yaşanan dönemlerde işyerlerinde iki hatta üç kişinin üstlenmesi gereken iş yükünün tek bir kişiye yüklenmesi ve işverenlerin son derece agresif tavırları adeta olağan hale gelebiliyor. İstihdam edilecek birisi nasıl olsa bulunur düşüncesi ile hareket edilmesi sonucunda çalışanlar mümkün olduğu kadar psikolojik baskıya dayanma çabasına giriyor. İşini kaybetme korkusuna bir de mobbingin ispatlanmasının güçlüğü ekleniyor. Mobbing ile Mücadele Derneği’nin 2023 yılı raporu incelendiğinde de işini kaybetme korkusunun önemi göze çarpıyor. Mobbing başvurusunda bulunan çalışanların şikâyet dağılımında ilk sırada istifaya zorlama yer alıyor. Görev yeri değişikliği, kişi hakkında tutanak tutulması ve yasal hakların kullandırılmaması da yine şikâyet nedenleri arasında yer alıyor.
İkinci bir temel neden davranışın mobbing teşkil edip etmediğinin çalışan tarafından anlaşılamaması. Örneğin, bir kişiye sistematik olarak iş vermeme veya konumunun gerektirdiğinden daha düşük seviye işleri verme, kişinin terfi etmesini geciktirme, devamlı olarak aynı kişiyi mesaiye kalmaya zorlama da mobbing teşkil ediyor. Fakat bu yıldırma politikaları farklı stratejiler altına gizlenebiliyor ve mobbing olduğunun ispatlanması giderek güç hale gelebiliyor. Mesela, “biz senin gelişimin için bir süre sana bu işleri vereceğiz, hem bu sayede işleyişi de daha net kavrarsın”, “henüz terfi etmek için fazla duygusalsın, daha kararlı olmanı bekliyoruz” ya da “bekâr olduğun için mesaiye senin kalman daha doğru, hepimizin ailesi var” gibi nedenlerin öne sürülmesi, yıldırma politikasının hem anlaşılmasını hem de ispat edilmesini zorlaştırabiliyor. Bu nedenledir ki, Mobbing ile Mücadele Derneği’nin 2023 yılı raporunda mobbing başvurusunda bulunan çalışanların şikâyet dağılımında kötü muameleye maruz kalma, hakaret ve sözlü taciz gibi daha somut ögeler yer alıyor.
Mobbing sadece mağdurun sorunu değil
Mobbing temel olarak mağdurun sorunu gibi yorumlanıyor. Mağdur neler yapabilirdi ya da yakın çevresi nasıl destek olabilirdi gibi unsurlar daha sıklıkla tartışılıyor. Sorun aslında bambaşka bir yerde. Yine Mobbing ile Mücadele Derneği’nin 2023 yılı raporuna göre mobbing olgusunun ortaya çıkmasının ilk üç nedeni saldırganın kişilik özelliği (%38.18), örgüt yapısı ve iklimi (%25.33) ve verimsiz çalışma ortamı (%6.86). Anlaşılacağı üzere mağdurun işten ayrılması ile sorun çözülmüyor. Saldırgan kişi ve örgüt yapısı değişmediği sürece o işyerinde mobbing kaçınılmaz bir hal alıyor.
Bir çalışan gider diğeri gelir bakış açısı da sadece çalışanlara değil bizzat işletmelere de zarar veriyor. Mobbing nedeniyle rapor alınan ve/veya hastalık nedeniyle işe gelinmeyen gün sayısı artıyor, üretim ve verim azalıyor, işletmenin kârı azalıyor, işletmenin itibarı zedelenebiliyor ve işletme yasal yaptırımlarla karşılaşabiliyor.
İşletmeleri saldırgan kişilerin eline bırakıp, çalışanları da birer makine gibi görmeyi bıraktığımızda mobbing sorunu çözülür. Gençler girdikleri işlerde kalıcı olabilir ve bütün çalışanlar görevlerini daha verimli bir şekilde yerine getirebilir. Yani terazinin bir kefesinde birkaç “saldırgan kişinin” çıkarı, diğer kefesinde ise iş gücüne katılan herkesin çıkarı ve genel olarak ekonominin kalkınması yer alıyor. Karar hepimizin.