Sanat ve yaşamın bir ve aynı olması
19 Mart 2025

Empresyonist akımı başlatan büyük ressamların düşünce babası olarak nitelendireceğim Cezanne’ın etkisiyle geometrik çizimlere yönelen Georges Braque 1907’de tanıştığı Picasso birlikte Kübizm akımının temellerini de oluşturdu. 

bu yazıya neden onu anarak başladığımı sorarsanız Braque ‘İnsan yaşlandıkça onun için sanat ve yaşam bir ve aynı oluyor’ demişti ve ben de duygularımı aynen yansıtan bu sözünü alıp başlığa çektim bugün.

Gerçi ben bu duyguyla yaratıcı düşünce ve modern/post modern sanat üzerine olan kitaplarım için çalışırken tamamen dolduğumu düşünüyordum.

ama 4 gün önce bir yolculuğa çıktım ve gittiğim yerde kitap yazarken hissettiğim o duygunun yeterli olamayacağını ve Braque’ın dediği duyguyu insanın kemiklerine kadar hissedebilmesi için Fransa’nın Saint Paul de Vence bölgesine seküler bir hacca gidilmesi gerektiğini gördüm 

Yaşadığım deneyime seküler bir hac dememin nedeni yaşamını ve sanatı artık bir ve aynı olmuş hisseden benim gibi bir insana o bölge gerçekten bir ibadet duygusu vermesiydi.

Provence’ın insanı güzel duygulara sokan dinginliği ve güzelliği içindeki ilk hedefimiz o gün Maeght vakfının müzesiydi. müzenin dış kapısından bahçesine girip binaya doğru yürümeye başladığımda tüylerim ürperdi çünkü bahçede Miro, Giacometti, Braque ve Bonnard gibi büyük sanatçıların hayaletlerinin de benimle birlikte olduğunu o an ürpererek hissettim. Bunu son defa Paris’te bulunan Pere Lachaise Mezarlığına girdiğimde hissetmiştim. Orada yatan büyük düşünürlerin sanatçıların bir festival ortamında benimle benimle yaşamın içinde oldukları duygusunu 4 gün önce de müzeye giden o yolda hissettim. Sanki ‘Shining’ filminin balo sahnesindeki ölüler hayatı kutlamak için benimle birlikteymiş duygularıyla yürüdüm o yolda. yolun iki yanındaki muhteşem heykeller sizi biraz sona müzenin içince yaşayacağınız çoşkulara  hazırlıyordu.

***

Müze ‘Günesin altındaki Anti-luvr olarak da biliniyor. Müze, Provence’ın empresyonist ressamlara gün ışığını ve gölgeleri tuvallerine yansıtmaları için ilham veren meşhur güneşi parladığında, güneş ışığı müze içinde her alana yeteri derecede girmekle birlikte sergilenen eserlerin sunduğu muhteşem görünümleri de, direkt üstlerine gelip  bozmaması için dikkatle planlanmış ve tasarımlanmış.

müze içindeki Giacometti’yle aynı addaki bahçede , Walking man, Standing women ve Head of Diego adlı meşhur heykellerini gördükten sonra zaten aşırı heyecanla girdiğim salonlardaki eserlerin büyüklüğü ve muhteşem güzeliği karşılığında bir an için kabaran duygularımın ağırlığı altında eziliyormuş gibi hissettim kendimi. Estetik duygusunun bu  kadar yoğun olabileceğini daha önce hiç düşünememiştim. güzellik duygusunun insanın bu kadar içine işleyebilmesi doğrusu ilginç gelmişti bana.

müzenin dışındaki Provence tabiatı ile birleşen bu güzellik duygusu insana ulvi duygular verebiliyordu.

***

müzeden yine aynı heykelli yoldan çıkıp öğle yemeğimizi yiyeceğimiz La Colomb d’Or’a yola çıktık. öğle yemeği deyip geçmeyin, gideceğimiz yer seküler bir sanat  haccının zirvesini oluşturuyordu. Ve bu nedenle restoran/otelin  bahçesine girer girmez benim geçmişin büyük isimlerinin hayaletlerini görmem tekrardan başladı.

Bahçede bir masada benim gibi sanat ibadetine gelmiş olan Yves Montand ile Tony Curtis ve Roger Moore’ı sohbet edip gülerken gördüm. bir diğer masada Sartre ile Simone Signoret yan yana oturmuş bir yandan  şarap yudumlarken tabii ki okuyup yazıyorlardı. Bir başka masada Matisse  ve diğerinde Picasso, otelde yaptıkları masraflara karşılık olarak  bırakacakları resimleri çiziyorlardı.

***

masamız hazır olduğunda koridorda birden elektrik şoku yemiş gibi durdum yanıbaşıma duvarda Picasso’nun büyük ihtimal yapmış olduğu masraf karşılığında bırakmış olduğu bir resim  durmaktaydı. Masamızın bulunduğu salon bir başka alemdi. 150 yılık geçmişi olan bu  salonun duvarları eserlerle doluydu. içerde ölü sanatçıların balosu var gibiydi. yemekler çok lezzetliydi ama kültürün ve sanatın verdiği hazzın önüne çıkamadı.

Dönüşte bastıran yağmurun altında giderken sanki değişmişim ve önemli  bir insan olmuşum gibi hissettim kendimi.Sanatın yüceliğini yaşamış olmak imkanını bulduğum için  çok müteşekkirim.

ÇOK OKUNANLAR