Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Martta önce gözaltına alınıp ardından tutuklanmasıyla başlayan ekonomik çalkantı Merkez Bankası’na olağanüstü kararlar aldırmaya devam ediyor.
İlk hafta para piyasalarında yaşananlar ve dolara karşı başlayan yüksek talep nedeniyle olağanüstü bir Para Piyasası kurulu toplantısı yapan Merkez Bankası o sırada 42,5 seviyesinde olan politika faizine dokunmamış ama gecelik borç verme faizini yüzde 46’ya yükseltip haftalık repo ihalelerini de durdurarak faizi fiilen yüzde 46’ya çekmişti.
Sadece bu da değil, Merkez Bankası piyasadaki likidite fazlası TL’yi çekmek için süper faizli bonolar çıkartmış, bunlara da yüzde 60 faiz vermişti. Ama buna rağmen özellikle yerlilerden kaynaklanan dolar talebi bitmek bilmedi. Merkez Bankası’nın 19 Marttan bu yana 50 milyar dolara yakın para sattığı hesaplanıyor.
Piyasada TL kalmamasına ve TL’nin de hayli pahalanmasına rağmen dolar talebinin sürmesi üzerine Merkez Bankası dünkü PPK toplantısında bu kez politika faizini yüzde 46’ya çekti; haftalık repo ihalelerine yeniden başlayacağını ilan etti ve bu arada gecelik faizi de yüzde 49’a yükseltti. Böylece bir “faiz koridoru” açan banka istediğinde yeniden sadece gecelik borç verme penceresini kullanarak piyasayı fonlama faizini yükseltebilecek.
TCMB’den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, Fatih Karahan başkanlığında toplanan Kurul’un, politika faizinin 350 baz puan artırarak yüzde 46’ya yükseltilmesine karar verdiği bildirildi.
“Kurul ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan yüzde 49’a, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41’den yüzde 44,5’e yükseltmiştir” ifadelerine yer verilen duyuruda, enflasyonun ana eğiliminin Mart ayında gerilediği aktarıldı.
Duyuruda, aylık temel mal enflasyonunun finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle Nisan ayında bir miktar yükseleceği, hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyredeceğinin öngörüldüğü bildirildi. Burada bankanın örtülü bir siyaset eleştirisi olabilir. Çünkü “Tam enflasyon düşüyordu, bu siyasi sebeplerle şimdi yeniden yükselecek” denmiş oluyor.
Öncü verilerin, yurt içi talebin ilk çeyrekte ivme kaybetmekle birlikte öngörülenin üzerinde seyrettiğini ve enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını ima ettiği vurgulanan duyuruda, “Küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin küresel iktisadi faaliyet, emtia fiyatları ve sermaye akımları kanalıyla dezenflasyon sürecine olası etkileri yakından takip edilmektedir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.
“Likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecek”
Duyuruda, para politikasındaki kararlı duruşun yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirdiği belirtildi.
Maliye politikasının artan eş güdümünün de bu sürece önemli katkı sağlayacağına vurgu yapılan duyuruda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde parasal aktarım mekanizmasını destekleyen ilave adımlar ivedilikle atılmıştır. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.”
Duyuruda kurulun politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyeceği bildirildi.
Bu doğrultuda tüm para politikası araçlarının, kararlılıkla kullanılacağının bildirildiği duyuruda “Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır” dendi.
Merkez’in rezervi düştü
Öte yandan TCMB dün ayrıca haftalık para ve banka istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, 11 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri 9 milyar 831 milyon dolar azalışla 68 milyar 7 milyon dolara indi. Brüt döviz rezervleri, 4 Nisan’da 77 milyar 838 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu.
Bu dönemde altın rezervleri ise 3 milyar 60 milyon dolar artışla 76 milyar 422 milyon dolardan 79 milyar 482 milyon dolara yükseldi.
Böylece Merkez Bankasının toplam rezervleri, 11 Nisan haftasında bir önceki haftaya göre 6 milyar 773 milyon dolar azalışla 154 milyar 261 milyon dolardan 147 milyar 488 milyon dolara geriledi.
Ekonomistler ne düşünüyor?
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi, kurulun likiditeye yönelik mesajlarının çok kısa vadede yeni bir tedbir öngörülmediğini düşündürdüğünü belirtti.
Merkez Bankasının iç talep değerlendirmesi ve para politikası duruşu mesajların yakın vadede sıkılaşma yanlısı eğilimin ağır bastığını gösterdiğini ifade eden Bürümcekçi, “Bu nedenle, 19 Haziran’daki ilk PPK toplantısına kadar özellikle döviz talebine yönelik gelişmeler izlenirken, gevşeme yönünde bir adım gerekirse politika faizinin düşürülmesi yerine ilk olarak koridorun normal aralığına döndürülmesi tercih edilecektir diye düşünüyoruz.” yorumunu yaptı.
Bürümcekçi, karar öncesi gerçekleştirilen çeşitli anketlerde medyan beklenti politika faizinin değiştirilmeyeceği yönünde olduğunu anımsattı.
TCMB’nin politika faizini yükseltmesi ve koridor üst sınırını genişliğini asimetrik olarak yüksek tutmasının TL açısından destekleyici bir gelişme olduğunu dile getiren Bürümcekçi, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası sıkılaştırılacaktır mesajı ile ilave artırımlara kapı açık bırakılmıştır.” dedi.
“Bir sonraki toplantıya kadar önemli bir manevra alanı oluşturuldu”
Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş da Merkez Bankasının faiz kararının ekonomik büyüme açısından olumsuz fakat enflasyonla mücadele açısından kararlı tutumunu desteklemesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirebileceğini belirterek, mevcut çerçevede de kararın TL için pozitif olduğunu kaydetti.
Demirtaş, bir sonraki toplantıya kadar aslında önemli bir manevra alanının oluşturulduğunu dile getirdi.
Haziran toplantısında faizlerde mevcut konjonktürde devam edilmesi durumunda bir değişiklik beklemeyeceklerini aktaran Demirtaş, “Faizlere ilişkin ilk değişiklik, önce faiz koridorunun üst bandında normalleşme yolunda gelebilir (yüzde 47,5’e çekilmesi gibi). Ancak bunu konuşmak için henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Döviz talebinin ne yönde gittiği, gelecek dönemde faiz kararlarında belirleyici olacaktır.” diye konuştu.
Enflasyonun ana eğiliminin mart ayında gerilerken, aylık temel mal enflasyonunun finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle nisan ayında bir miktar yükseleceği, hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyredeceğinin beklendiğini aktaran Demirtaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“PPK’nin politika faizini 350 baz puanla beklentilerin üzerinde artırması, TCMB’nin sıkı duruşunu koruyacağını ve gerektiğinde uygun adımları atacağını da göstermiştir. Ekonomi programı açısından TCMB’nin kararlı duruşunu olumlu algılamakla birlikte, son dönemde finansal piyasalardaki hareketler ve döviz kurlarındaki yükseliş de faiz indirimi sürecini öteleyeceğini işaret etmektedir. Para ve maliye politikaları takip edilirken, önümüzdeki dönemde global gelişmeler ve iç politik gelişmelerin etkisi, hem ekonomide büyüme hem de enflasyonun yönü hakkında bize fikir verecektir. TCMB’nin mevcut faiz artırımı, döviz baskısını da bir miktar azaltırken, büyüme açısından da bir miktar yavaşlamaya sebep olabilir.”
“Karar, yatırımcıların TL’ye güveninin güçlenmesi açısından önemli”
Societe Generale Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika Stratejisti Marek Drimal, Merkez Bankasının kararının yatırımcıların TL’ye ilişkin güveninin güçlenmesi açısından önemli olduğunu vurguladı.
Gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan 49’a, çıkarılmasının efektif faiz oranlarının, TCMB’nin Aralık 2024’te faiz indirimlerine başlamasından önceki seviyeye yakın bir seviyeye çıkabileceği anlamına geldiğini dile getiren Drimal, ileriki aylarda turizm sezonuyla ilgili döviz girişlerinin desteğiyle dolar/TL’nin 38,50 seviyelerinde istikrar kazanacağı öngörüsünde bulundu.
In Touch Capital Markets Kıdemli FX Analisti Piotr Matys ise Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranının yüzde 49’a, çıkarılmasını TL’yi istikrara kavuşturmadaki kararlılığın göstergesi olduğunu belirtti.
Sıkılaşma kalıcılaştı
Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, CNBC-e’de katıldığı yayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son adımını ve enflasyon beklentilerini değerlendirdi. Onay, TCMB’nin sürpriz faiz artışı kararına yönelik şunları söyledi:
“Merkez Bankası’nın beklentileri yönetmek adına ön aldığını, şahin bir yaklaşımla politika faizini aslında efektif fonlama oranı olan yüzde 46’ya getirdiğini görüyoruz. Ama bunun da ötesinde daha şahin sayılabilecek bir adım olarak da asimetrik faiz koridorunu devam ettirdiğini ve üst bandın 300 baz puan üzerinde kaldığını görüyoruz. Bu da yüzde 49’a denk geliyor. MB döviz kurundaki şok sonrası gerçekleştirdiği, geçici olarak nitelendirdiği sıkılaşma adımını kalıcı hale getirmiş oldu.”
“TCMB piyasaya karşı rüştünü bir kez daha ispat etti”
A1 Capital Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, TCMB faiz kararı ardından şu yorumu paylaştı:
“TCMB piyasaya karşı rüştünü bir kez daha ispat etti. Sorunlar sadece ekonomik koşullardan kaynaklı olsa ya da ortam biraz yatışsa bu yönetim bu sorunları aşar.”
“Enflasyon raporunda revizyon şart”
Marbaş Menkul Değerler, metindeki önemli olanlara dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sonuç olarak, bu durum yepyeni bir projeksiyon ortamı yaratacağı için enflasyon raporunda bir artık revizyonun şart olduğunu gösteren, nisan ve mayıs TÜFE’nin görece yıllık bazda TÜFE’yi yukarı çekeceğini öngören bir merkez bankası gözlemliyoruz. Gelişmeler bakımından riskli varlıklar için kısa vadede negatif olurken makroekonomik tarafta güçlü destekleyici unsur olarak değerlendirilebilir. Bir nevi globale sözel yüklem anlayışı da olduğunu vurgulamak isteriz. TCMB’nin yılsonu enflasyon beklentisi üst bandı kadar reel faiz ortamının yaratıldığını da belirtmiş olalım.”
TCMB tekrar “şahin” tarafa geçti
Yapı Kredi Bankası analistleri, TCMB genel duruşunun “kontrollü güvercin”den tekrar “şahin” tarafa geçtiğini öngördü.
Yapı Kredi analistelir Çağlar Kimençi ve İhsan Tunalı’nın TCMB faiz kararıyla ilgili değerlendirme notunda, “Karar piyasa beklentisinden şahin oldu. Piyasaya etkisi ilkten kar satışı şeklinde olabilir. Hisse senetlerinde sektörel ayrışma görülebilir. Geniş bakışta ise olumlu yöne doğru atılmış bir adım olduğunu düşünüyoruz” denildi.
“TCMB piyasa tepkilerini doğru okudu”
İntegral Araştırma Departmanı, TCMB’nin aldığı faiz artırımı kararıyla piyasa tepkilerini doğru okuduğunu ve geride kalmadığını net bir şekilde gösterdiği görüşünde.
İntegral analistlerinin TCMB’nin faiz kararıyla ilgili değerlendirme notunda, “Merkez Bankası kendine alan açtı diyebiliriz. Merkez Bankası, bu adımıyla yalnızca mevcut riskleri değil, ileride oluşabilecek iç veya dış kaynaklı oynaklıklara karşı da bir politika tamponu oluşturdu.” denildi.
Kararın, sadece kısa vadeli değil, yıl sonuna dair faiz tahminlerinin de yeniden şekillenmesine neden olabileceği belirtilen notta, “Özellikle enflasyonda beklenen düşüş, rezerv kazanımının hızlanması ve iç talepteki soğuma ile birlikte faiz-enflasyon makasının açılması mümkün görünüyor. Mevcut konjonktürün izin vermesi halinde Merkez Bankasının daha güçlü faiz indirmesine de alan açılmış olabilir. Ancak şimdilik bu ihtimal için erken.” değerlendirmesi yapıldı.
Yıl sonu politika faizi beklentisi %35 oldu
Tacirler Yatırım, TCMB’den yıl sonu politika faizi beklentisini %35 olarak açıkladı.
Tacirler’in TCMB’nin bugünkü kararının ardından yayımlanan değerlendirme notunda, “Bugün atılan adımın ardından, TCMB’nin yılın ikinci yarısı itibariyle faiz indirimlerine aynı hızda devam edecek alan yaratmış olabileceği görüşündeyiz. Politika faizi beklentimizi şekillendirirken baz senaryomuz, haziran itibariyle faiz indirimlerine devam edileceği yönünde.” denildi. Ancak kurum, yurt içi siyasi gelişmelerin ve yerleşiklerin talebinin nasıl şekilleneceğinin bu süreçte belirleyici olacağını düşünüyor.
TCMB’den “şahin” tonda bir yönlendirme
KuveytTürk Yatırım, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz artırım kararının ardından söylemlerini revize etmesini “şahin” tonda bir yönlendirme olarak algılıyor.
KuveytTürk Yatırım’ın kararla ilgili değerlendirme notunda, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır” ifadesinin “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” şeklinde revize edilmesini “şahin” tonda bir yönlendirme olarak algıladıkları belirtildi.
“TCMB daha fazla sıkılaştırma için seçenekleri açık tuttu”
ING, TCMB’nin bir taraftan politika faizini yükseltirken, diğer taraftan seçeneklerini açık tuttuğunu belirtti.
ING değerlendirmesinde, TCMB’nin politika faizini mevcut efektif fonlama faiziyle eşleşecek şekilde yükseltmesinin parasal duruşu gevşetmeden 1 haftalık repo faizi yoluyla likidite sağlamaya devam edebilmesine imkân vereceğini, borç verme faizini yüzde 49 olarak ayarlanmasının, daha fazla dalgalanma olması durumunda bankanın bankalararası faizi bu seviyeye doğru yükseltmesine olanak tanıyacağını vurguladı.
ING raporunda, “Enflasyon tarafında, son döviz kuru gelişmeleri ve yüzde 25’lik elektrik zammının ardından Nisan ayında yıllık enflasyonun bir ay öncesine kıyasla bir miktar yükselmesini bekliyoruz. Haziran toplantısına kadar TCMB’nin TL varlıklara olan talebi ve rezerv değişimlerini izlemesi ve hem iç hem de dış faktörler nedeniyle büyüme görünümüne yönelik artan riskler göz önüne alındığında, yüksek ex-post reel faizleri normalleştirmek için faiz indirimlerine yeniden başlama zamanlamasını belirlemesi muhtemeldir” dedi.