Bu yazı sorunsal ve ‘kamusal entelektüel’ gibi tanımı ve anlaşılması bir türlü net olamayan iki kavramı birden içerdiğinden tahmin ediyorum ki oldukça sorunlu (sorunsal deği) olacak.
Ancak Rasim Ozan Kütahyalı’nın (ROK) neden olduğu son gelişmelerden sonra ve ona verilen tepkiler, ve onun geneldeki tavrı nedeniyle bu iki tam net olamayan kavramı da içeren bir yazı yazmak kaçınılmaz oldu.
***
Esas konuya gimeden önce hayata tavrı, tercih ettiği yaşam tarzı ve siyasi görüşleri nadeniyle ROK ile hemen hiçbir konuda anlaşamadığıma eminim. Onunla hiç tanışmadım sadece bir medya starı olarak biliyorum kendisini.
Uzaktan izlediğim kadarıyla kendisi çok zeki ve edindiği kültürü yanlış yönlendirse de kültürlü bir insan gibi. Ayrıca bu dönemde nasıl popüler olunacağını da iyi biliyor.
Provokatif konuşmanın kendisinin konuşulma katsayısını kabartacağını gördüğünden, ve dediğim gibi zeki de olduğundan daima toplumun bir kesimini rahatsız edecek konular bulup bunun üzerine gidebiliyor.
***
onu yakından tanımadığımdan kendisinin bir entelektüel olup olmadığını bilmiyorum ama bir önceki paragrafta tanımlananlar bir gerçek entelektüelin olmazsa olmazları da olabilir, tam bilemiyorum.
hele o kişi toplumda hakkında diyalog açılması gereken ortak paylaşılan konularda zihinleri açıcı görüşler ortaya koyacak kamusal bir entelektüel olacaksa o zaman toplumdaki hiç bir kesimin direkt yanında yer almamayı (taraftar olmamayı) göze alıp gerekli diyalogları başlatabilecek ve her kesimi buna dahil edebilecek görüşleri öne cesurca sürebilmeli ve bunun ortamlarını yaratabilmelidir.
***
Bu açıdan daima kamusal alanda yer olsa da ROK’un bir kamusal entelektüel olmadığı kesindir. Çünkü O, kendisinin hiç saklamadığı gibi taraftır ve kendi seçtiği tarafın düşünsel hegemonyasını karşı taraf üzerine sağlamak amacında.
Bence gerçek bir kamusal entelektüel kamuda olabilecek tarafları birbirinden uzaklaştırmak değil, onları birbirine mümkün olduğunca yakınlaştıracak diyalog kanallarını açmaya yardımcı olmalıdır.
Bu, kamusal entelektüellerin hiç bir ideolojinin veya desteklediği bir sınıfın olmaması demek değil ama gerektiğinde kamusal alanda kendi inanç ve desteklerini de cesur biçimde sorgulayarak diyalog kanallarını açık tutmaya çalışmasıdır.
***
Şunu da üzülerek söylemeliyim çağımızın koşullarının kamusal entelektüelin var olmasına uygun olduğu çok şüphelidir.(Frank Fured’nin 2004’te yayımlanan kitabı ‘Where Have All the Intellectuals Gone?’ Türkçesi: Nereye Gitti Bu Entelektüeller? Çev. A. Erkan Koca. Birleşik Dağıtım Kitabevi, 2010.)
Hemen herkesin kendi fikrinin mutlak ve tartışmasız doğru olduğuna inandığı ve bunu karşısındakine gerekirse hakaret ederek kabul ettirmeye çalıştığı ve kamusal alanın artık sosyal medyada olduğu bir dünyada kumusal entelektüellerin olabilmesi bence pek mümkün değil.
***
Türkiye’de bütün bu sorunlara ilaveten bir de kamuoyunun vasatlaşması ve kamuda derin bölünmelerin var olması durumu da var. kamu denilen şeyin gittikçe ortadan kalkması riskinden bile söz edilebilir.
Bir ara İlber Ortaylı ve Celal Şengör var olan her olumsuz koşula rağmen bu kamusal entelektüel fonksiyonunu üstlenecek gibi göründüler. Ama ikisiyle de bir anlamlı diyalog imkanı olmadığından ve aksi fikir söylediğiniz anda cahillik ve geri zekalılıkla suçlanabileceğinizden onlar da bu diyalog açma işlevini üstlenemiyorlar.
***
ROK gibi insanların zaten böyle bir amacı hiç olmadı çünkü dediğim gibi o zaten bir taraf, tanım gereği tarafları birbirine yakınlaştırıcı bir işlevi zaten olamaz.
Ama benim şahsen umudum O ve onun gibi insanların, düşünürler olarak geçici sorunlar yaratıcılar olarak var olmaları ve düşün hayatımıza zenginlik katmalarıydı. Ama son yaptıkları gösterdi ki kendisi artık sadece bir sorun değil ama vasat ve bolünmüş ve daha da bölünme tehlikesinde olan kamunun sorunlarını içinden çıkılmaz hale getiren bir derin kalıcı sorunsal olmaya başlamış durumda. Yani O var olan sorunlarımızı çözücü olmaya çalışmak yerine bunları kalıcı olarak çözülmez kılacak anlık değil devamlılığı olan bir sorun olmaya yani bir sorunsal olmaya başladı.
Onun bulunduğu tarafta onun gibi bir çok isim daha var. Onlar bulunduğumuz bu dönemin Zeitgeist’ına uygun ne oldum delisi de olabildiklerinden kendilerine ve topluma daha fazla zarar vermeden kamusal alanda kendilerine yönelik özeleştirilerini de yapıp bir diyalog açmaya ve kendilerini de nihayet bir kamusal aydın gibi tanımlamaya bir adım atmalılar.