Türkiye günlerdir Kıbrıs’ın suç dünyasından bir adamın ortaya attığı vahim iddiaları konuşuyor
21 Nisan 2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile arasında devam eden “turbun büyüğü” polemiklerinde, “Esas kıbrıs kadar büyük bir turp var” deyip üstü kapalı bazı iddialardan söz edince, pek çok kişi merak etti: Neydi bu Kıbrıs’taki turp?

Özgür Özel’in sözünü ettiği iddialar, ‘Bugün Kıbrıs’ adlı gazetede yayınlanan bir haber ve mülakata dayanıyordu. Gazetenin sahibi ve genel yayın yönetmeni Ayşemden Akın, KKTC’de bir suikaste kurban giden kumarhaneci ve çok sayıda bahis sitesi sahibi Halil Falyalı’nın “finans müdürü” olduğu söylenen, Türkiye’nin Falyalı cinayeti nedeniyle hakkında uluslararası arama kararı çıkarttığı ama daha önce Hollanda’da yakalanıp 16 ay tutuklu kalan, halen tutuksuz yargılanan Cemil Önal adlı kişiyle gidip Hollanda’da konuşmuştu.

Türkiye, Halil Falyalı’nın adını ilk olarak bir başka suç örgütü lideri, Sedat Peker’den duymuştu. Peker, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini yurt dışında yakalatmak için özel çaba içinde olmasına sinirlenmiş, sığındığı Birleşik Arap Emirlikleri’nden bir dizi YouTube videosu ile Türkiye’deki suç dünyası hakkında bir dizi açıklama yapmıştı. Bu açıklamalardan birinde de Kıbrıs’taki Halil Falyalı’dan söz ediliyordu. Peker’e göre Falyalı, Türkiye’den hem Türkiye içine hem de Ortadoğu’ya yönelik olarak Mersin limanı merkezli yürütülen uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarında elde edilen kirli parayı aklayan isimdi. Bunu da Kıbrıs’taki kumarhaneleri ve Malta ile İngiltere’de sahibi olup işlettiği bahis siteleri aracılığıyla yapıyordu.

Sedat Peker’in bu ifşaatları sonrası gözler Halil Falyalı’ya döndü, Falyalı o dönem Cüneyt Özdemir’in YouTube yayınına çıkarak kendini savunmaya çalıştı ama kısa süre sonra Kıbrıs’ta vahim bir suikaste kurban gitti, öldürüldü.

Onun öldürülmesi, zaten havada uçuşan iddialar nedeniyle iyiden iyiye gizemli olan Kıbrıs’ın suç dünyası ile Türkiye’nin ilişkisi meselesini daha da gizemli hale getirdi. Ortada çok büyük iddialar vardı ama somut delillere dayalı suçlamalar yoktu. Yaygın iddia, bu suçların soruşturulmasından kaçınıldığıydı, çünkü Falyalı ile birlikte Türkiye’den bazı siyasilerin de adı anılıyordu.

Sedat Peker’in yaptığı bir başka ifşaat, Halil Falyalı’nın elinde bazen kendini korumak ve güvenceye almak, bazen de karşısındakilere şantaj yapmak için otellerinde ve kumarhanelerinde çekilmiş bazı video kasetlerin olduğuydu.

Sedat Peker’in kendi davranışlarından da anlaşılıyordu, suç dünyası önemli önemsiz demeden yaptığı her görüşmeyi mutlaka kaydediyor ve bir kenara koyuyordu. Peker kendisi bazı görüntülü görüşmelerini ifşa etti zaten.

Halil Falyalı

Ama Halil Falyalı’nın kasetleri söz konusu olduğunda Sedat Peker çok iddialıydı. Söylediğine göre Falyalı’nın ölümünden sonra bu kasetleri Peker kendisi ele geçirmişti. Nitekim izleyen günlerde Kıbrıslı bazı siyasetçilere ilişkin seks iddialı bazı görüşme kayıtları internette yayınlandı. Herkes bu kasetlerin Halil Falyalı’nın kasetleri olduğunu düşündü.

O dönemde adı hiç geçmeyen, daha doğrusu hiç tanınmayan ama Falyalı cinayeti bağlamında adı İstanbul’daki soruşturma ve dava dosyasına eklenen bir isim vardı, Cemil Önal.

Önal, iddiaya göre Halil Falyalı’nın “sağ kolu” ve finansman müdürüydü, hatta kendi iddiasına göre Falyalı’nın bütün sistemini kuran kişiydi. Avrupa’ya kaçmıştı. Bir süre sonra Hollanda’da yakalandı ve tutuklandı. Türkiye hemen iadesi için girişimlerde bulundu ama Önal Avrupa çapında da uyuşturucu ve kara para bağlantıları nedeniyle aranıyordu.

16 ay Hollanda’da tutuklu kaldı. İddiaya göre tutukluluğu sırasında Türkiye’ye iade edilmemek için itirafçı olmaya karar verdi. Yanında taşıdığını öne sürdüğü Halil Falyalı suç örgütüne ilişkin belge ve bilgileri Hollanda makamlarına ve bu arada Hollanda gizli servisine de teslim etti. Yine iddiaya göre Amerikan gizli servisleri ve bir federal savcı da gelip Önal’ı Hollanda’da sorguladı.

Cemil Önal daha Hollanda’da tutukluyken bir uluslararası araştırmacı gazetecilik işbirliğine (Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi’nden – OCCR) bazı açıklamalar yaptı. Cezaevinden çıktıktan sonra da ‘Bugün Kıbrıs’ adlı gazetenin sahibi ve genel yayın müdürü Ayşemden Akın ile görüştü.

Önal her iki mülakatta da Türkiye’ye iade edilirse hayatta kalamayacağını öne sürüyor ve Falyalı cinayetiyle bir ilgisi olmadığını, devlet yetkililerine yapılan yasadışı ödemelerle ilgili elinde bulunan bilgi ve belgeler nedeniyle hedef haline geldiğini iddia edıyordu.

‘ABD ve Hollanda istihbaratına verdiği bilgilerle koruma altına alındı’

Bugün Kıbrıs’taki mülakatta Önal’ın “Amerikan ve Hollanda istihbaratına verdiği belgelerle koruma altına alındığı” bilgisine de yer veriliyordu. Mülakatı yapan Ayşemden Akın da söyleşiye giderlerken kendilerini takip eden gizemli araçlardan, Cemil Önal’ın sürekli gözlem altında olmasından söz ediyor.

Önal’ın Bugün Kıbrıs’a yaptığı açıklamalar KKTC’de geçen haftanın ana gündemlerinden biriydi. Ancak Türkiye basınında gündem olmayan çarpıcı iddiaları daha tahliye olmadan bir ay önce cezaevindeyken OCCR’ye verdiği mülakatlarda da dile getirmişti.

Çoğu Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’tan iktidar partisi yetkililerine ayda 15 milyon dolar rüşvet

Halil Falyalı ile çalışırken uluslararası yasadışı bahisten elde edilen milyonlarca dolarlık geliri nasıl akladıklarını, Belarus, Malta, İngiltere, BAE, Kıbrıs ve Türkiye üzerinden yasadışı bahis paraları trafiğini anlatan Önal, Falyalı’nın örgütü adına, çoğunluğu Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’taki iktidar partisi yetkilileri olmak üzere, ayda yaklaşık 15 milyon doları “sponsorluk” ödemeleri adı altında kişisel olarak kendisinin aktardığını söylüyordu.

Önal bu ödemelerin çoğunun nakit olarak teslim edildiğini, bazı transferlerinse kuyumcu ve döviz büroları aracılığıyla ayarlandığını, dolayısıyla ödemelerin izinin sürülmesinin zor olduğunu öne sürüyordu.

Halil Falyalı’nın ölümünden 2 yıl sonra Aralık 2024’te Türkiye’de hazırlanan yasadışı bahis çetesi iddianamesinde Falyalı’nın eşi Özge Taşker Falyalı dahil 35 kişi “örgüt lideri” olarak yer alıyor. Cemil Önal hakkında ayrıca Türkiye’de hazırlanan 2018 tarihli bir iddianame de bulunuyor.

‘Türkiye’deki suçlamalar ‘komisyonunu doğru öde, kazandığın parayı biliyoruz’ demek için’

OCCR’ye verdiği mülakatta Önal hem geçen yılki iddianamenin, hem de 2018’de kendisi aleyhine suçlamalar getiren iddianamenin Türkiye’deki yetkililer için iki amaca hizmet ettiğini öne sürüyor:

“Örgüt tarafından ödenen rüşvetin gelirle orantılı olduğunu teyit etmek, ve örgüte devletin her an sert önlemler alabileceği yönünde aba altından sopa göstermek.”

Önal daha açık konuşup “Bu sadece Özge’yi korkutmak için. Başka bir deyişle, ‘Bizden para çalma, komisyonunu doğru öde, kazandığın parayı biliyoruz’ demek için” ifadesini kullanıyor.

Türkiye tarafından hazırlanan en son iddianamenin “boş” olduğunu öne süren Önal buna kanıt olaraksa suçlamalar kabul edildikten birkaç gün sonra Özge Taşker Falyalı’nın 41. yaş gününü kutlamak için Kuzey Kıbrıs’ta olmasına işaret ediyor.

Halil Falyalı’nın Kuzey Kıbrıs’taki lüks otelinin müdürlüğünü yapan Özge Taşker Falyalı’nın mülakatın yayımlandığı 13 Şubat haftasında, “önde gelen bir iş adamının televizyonda yayınlanan cenazesinde Kıbrıslı Türk liderin yanında durduğu” bilgisine de aynı mülakatta yer veriliyor.

Kasetlerden biri Fidan’ın oğluna ait iddiası

Önal tahliyesinden sonra Bugün Kıbrıs’a verdiği mülakatta ise Maksut Serim ailesini Halil Falyalı ile tanıştıranın kendisi olduğuna, Serim’in oğullarının Kıbrıs’taki konumunun Falyalı’ya bir “koruma zırhı” sağladığına odaklanıyor.

Maksut Serim yakın zamana kadar Cumhurbaşkanlığı’nda önemli bir görev yürütüyordu ve iddiaya göre örtülü ödenek harcamalarını yapmak ve denetlemek onun sorumluluğundaydı. Maksut Serim’in oğlu Yasin Ekrem Serim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından KKTC’ye Büyükelçi olarak atanmış, Serim burada CHP lideri Özgür Özel’le bir protokol tatsızlığı yaşamış, daha sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu görevden alınmıştı.

Cemil Önal, Yasin Ekrem Serim’in Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanmasının arkasında Falyalı’nın ölümünden sonra ailesinin eline geçen şantaj kasetlerini geri alma çabasının olduğunu iddia ediyor. Önal’ın dile getirdiği iddialardan biri, Falyalı’nın elindeki bu şantaj kasetlerinden birinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın oğlu ile ilgili olduğu.

Daha önce Süleyman Soylu ve Fuat Oktay’a Falyalı tarafından rüşvet verildiği iddialarını dile getiren Önal’ın Falyalı’yla ilgili iddialarında ilk kez Hakan Fidan’ın adını zikretmesiyse dikkat çekiyor:

“Ekrem Serim, aynı zamanda Hakan Fidan’a çok yakın bir isimdi. Adeta onun asistanı gibi hareket ederdi. Hakan Fidan, onu oğlu gibi görüp her konuda desteklerdi. Falyalı ailesiyle olan ilişkileri de bu çerçevede yürütüldü. Hatta Hakan Fidan’ın oğlu Halit Fidan ile Hüsnü Falyalı arasında da bir tanışıklık vardı.”

‘Bu kasetleri al getir, devlet içinde yükselirsin’

Önal şöyle devam ediyor:

“Hakan Fidan, Falyalı’nın elinde olduğu iddia edilen kasetlerle ilgili gelişmeleri duyunca, bu kasetlerin devletin eline geçmesini istedi. Bu görev için Ekrem Serim’i Büyükelçi olarak Kıbrıs’a gönderdi. Ona, ‘Bu kasetleri al, getir. Bu şekilde devlet içinde yükselirsin’ denildi. Ekrem kabul etti, Kıbrıs’a geldi. Özge Falyalı ile yakınlaştı. Görüşmeler otellerde değil, Özge’nin babasının evinde yapıldı. Aynı zamanda Mehmet Taşker’le de ev ortamında buluşmalar gerçekleştirdi.

Ekrem Serim, Kıbrıs’a geldiğinde ilk işi, çevresindeki tüm güvenlik personelini değiştirmek oldu. Kendi ekibini getirdi. Kasetleri almak için yoğun çaba sarf etti. Söylentilere göre toplamda 45 ya da 46 kaset vardı. Ancak Ekrem Serim bunlardan sadece 40 tanesini Ankara’ya teslim etti. Diğer 5 kaset kendisinde kaldı. MİT, bu eksikliği fark etti çünkü ellerinde kaset sayısıyla ilgili bilgi vardı.

Hakan Fidan, bu gelişmelerin ardından kasetleri İbrahim Kalın’a iletti. İbrahim Kalın da MİT Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a durumu aktardı. Eksik olan 5 kasette kimlerin olduğu tam bilinmese de, Binali Yıldırım’ın oğlu ve Hakan Fidan’ın oğlunun adının geçtiği iddialar var.

Sonrasında bu bilgiler Erdoğan’ın kulağına gidince durum değişti. Erdoğan, ‘Bu paralar neyin nesi, kasetlerle ilgili anlatılanlar doğru mu?’ diyerek Ekrem Serim’i Ankara’ya çağırdı. Maksut Serim devreye girdi, ‘Kasetler teslim edildi’ diyerek oğlunu savundu. Ancak Erdoğan, kasetlerin gerisi var mı yok mu tam olarak araştıracağını söyleyerek, ‘Ben sana güveniyorum babandan dolayı, eksik kaset varsa da git al ama seni elçilikten, babanı da görevinden alıyorum’ dedi.”

‘Falyalı’nın elindeki kasetler’i Sedat Peker 2021’de duyurmuştu 

Halil Falyalı’nın elinde Kuzey Kıbrıs ve Türkiye hükümetlerinden devlet yetkilileri ve yakınlarına dair şantaj kasetleri olduğu iddiası ilk olarak 2021 yılında Sedat Peker tarafından dile getirilmişti. Peker’in işaret ettiği isimse Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’dı. Peker Erkam Yıldırım’ın Halil Falyalı’nın para trafiğini yürüttüğü kokain ticaretine Mehmet Ağar ile birlikte girdiğini söylemiş, ancak Yıldırım’ın bu işi kasetle şantaja uğradığı için yaptığını iddia etmişti.

Hatta Peker o yılın sonlarına doğru Falyalı’nın elindeki şantaj kasetlerinin kendi eline geçtiğini öne sürecek ve Deli Çavuş adlı sosyal medya hesabından Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersan Taner’e ait olduğu iddia edilen cinsel içerikli görüntüleri yayınlayacaktı. Ersan Saner görüntülerin kurgu olduğunu belirtecek ancak istifa edecekti.

Kuzey-güney arasında mafya işbirliği: Transferler Güney Kıbrıs’tan 

Bugün Kıbrıs gazetesinde “Halil Falyalı Yaşıyor” başlığıyla yayımlanan dosyanın ikinci bölümünde Halil Falyalı’nın adanın güneyindeki mafya lideri Loukas Fanieros’la sıkı dostluğuna ve işbirliğine yer verildi.

Önal’a göre Curaçao’da kurulan şirketin hesabında sanal bakiyelerinde biriken paralar Güney Kıbrıs’ta şahıslar adına kurulan paravan şirketler üzerinden transfer ediliyordu. Para çekildikten sonra Loukas Fanieros himayesinde kuzeye ulaştırılıyordu.

Yasa dışı bahis gelirlerinin Curaçao ve Avrupa ayağından gelen nakit kısmı önce Rum tarafına, oradan da kuzeye aktarılıyordu: “Falyalı’nın oteli ya da ortak olduğu şirketlerin araçları Güney Kıbrıs’a geçerdi. Larnaka Havalimanı’ndan alınan nakit para, yine Fanieros’un himayesi altında havaalanından alınarak Kuzey Kıbrıs’a geçinceye kadar transferi sağlanırdı. Dönüş yolunda ise Kuzey Kıbrıs’taki polis teşkilatından Falyalıların çok yakın olduğu bir isim devreye girerdi.”

‘Hükümet kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden komisyon istemesin diye…’

Önal Türkiye’deki siyasi iktidara ilişkin vahim bir iddiayı burada da dile getiriliyor. Buna göre Türkiye’deki bankaların devre dışı olmasının sebebi hükümetin kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden komisyon talep etmemesiydi:

“Para sınırı geçtikten sonra ilk durağı casino olurdu. Oradan da yerel bankalara dağılırdı. Ancak Türkiye bankaları bu süreçte devre dışıydı. Sebebi açık: Türkiye’deki siyasi otoritenin kazancın büyüklüğünü fark edip yeniden ‘komisyon’ talep etmemesi için. Ayrıca Falyalı kardeşler ABD’de aranıyordu ve Türkiye bankalarındaki hesaplarına tedbir gelebilirdi. Bu nedenlerle transferler yalnızca Kıbrıs’taki iki yerel bankada yapılırdı.”

Türkiye’de toplanan yasadışı bahis gelirlerinin ise dövizciler üzerinden aklandığı dile getirilirken şu ifadelere yer veriliyor:

“Bu ağın başında Kilisli Abdullah ve Bilal Happani olduğu biliniyor. Happani, ABD’de İran ambargosunu delmekten yargılanan, Rıza Zarrab dosyasında adı geçen isimlerden biriydi. 2018’de Happani Kıbrıs’a da geldi. Happani’nin evinde bulunan yaklaşık 2 milyon dolar paraya rağmen dokunulmaması ise ‘Konuşursam devletin iç yüzünü açıklarım’ tehdidiyle açıklanıyor. Falyalı’nın bu yapıyla doğrudan bağlantısı vardı ve Türkiye’deki paraları Dubai’ye taşıyan kişi de yine Abdullah Happani’ydi.”

Belarus’taki kumarhane patronu Şener, Payfix iddianamesinde de geçiyor

Avrupa’da toplanan bahis paralarının Belarus’a oradan da Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a transfer edildiğini anlatan Önal’a göre biriken bu para Belarus’ta yasal sahibi Türkiye vatandaşı Mustafa Egemen Şener olan H Casino adlı kumarhanede aklandıktan sonra Şener’e ait özel uçakla Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a taşınıyordu.

Mustafa Egemen Şener ismi Türkiye’de Halil Falyalı’ya ait olduğu söylenen Payfix soruşturması kapsamında tutuklanan Erkan Kork’un iddianamesinde de yer alıyor.

Erkan Kork’un şikayeti üzerine gözaltına alınıp daha sonra serbest kalan gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel de Önal’ın iddialarının ardından geçen hafta Onlar TV’deki canlı yayında Mustafa Egemen Şener ismine işaret ettiler.

İddianamede gizli tanıkların Payfix’in asıl sahiplerinin Halil Falyalı ve Mustafa Egemen Şener olduğu yönündeki iddaları sanıklara sorulmuştu. Sanıklar bu iddiayı reddetmişti.

Dışişleri Bakanlığı’ndan Kıbrıs açıklaması

Dışişleri Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklama ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Bugün Kıbrıs gazetesinde yer alan haberdeki iddiaları yalanladı.

Bakanlık, yaptığı açıklama ile iddiaları yalanlarken, “Herhangi bir somut delile dayanmayan bu asılsız iddialar karşısında yasal yollara başvurulacaktır” ifadelerine yer verildi.

Dışişleri Bakanlığı’nın iddialara ilişkin açıklaması şöyle:

“Bakanlığımıza yönelik dile getirilen iddialar tamamıyla gerçek dışıdır. Herhangi bir somut delile dayanmayan bu asılsız iddialar karşısında yasal yollara başvurulacaktır. Devlet kurumlarının güvenilirliğini ve kişilerin itibarını zedelemeyi hedefleyen bu yalanların, bilahare bazı çevreler tarafından kamuoyu önünde tekrar edilmesi ise son derece sorumsuz bir tavırdır. Akıl ve mantık dışı kurguları yinelemek suretiyle yürütülen bu sistematik iftira ve karalama kampanyasına itibar edilmemelidir.”

ÇOK OKUNANLAR