Beklenen büyük Marmara depremiyle ilgili endişeler sürerken Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğretim Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş’tan dikkat çekici ve farklı bir bakış açısı geldi. Prof. Bektaş Marmara Denizi’ndeki dört büyük deniz çukurunun, ana fayın tek seferde büyük bir deprem üretmesini engellediğini savundu.
Marmara Denizi’ndeki deprem riski ve olası İstanbul depremi tartışmaları devam ederken KTÜ’lü Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla konuya farklı bir boyut getirdi. Prof. Bektaş Marmara’da bulunan dört önemli deniz çukurunun (Trakya, Orta Marmara, Çınarcık ve Kumburgaz) aslında büyük bir deprem için “engelleyici” bir rol oynadığını öne sürdü.
“ÇUKURLAR DEPREM ENERJİSİNİ SÖNÜMLÜYOR”
Prof. Bektaş, bu iddiasını dört ana nedene dayandırdı:
Yüksek Isı ve Akışkan Etkisi: Bektaş’a göre, bu çukurların altında yer alan yüksek ısı ve akışkanlar, fay hattının kilitlenip aniden kırılmak yerine, “creep” veya “slow sliding” olarak adlandırılan yavaşça kaymasına (sürüklenmesine) neden oluyor. Bu durum, deprem enerjisinin birikmeden, zamanla sönümlenmesini sağlıyor. Zayıf ve İnce Kabuk Yapısı: Deniz çukurlarının altındaki yer kabuğunun, büyük depremler üretebilecek kadar kalın ve dayanıklı olmadığını belirten Bektaş, bu bölgelerin “zayıf ve ince” yapısı nedeniyle büyük enerji biriktiremeyeceğini ifade etti. Normal Fayların Rolü: Bu çukurların oluşumunu sağlayan daha küçük ölçekli “normal faylar”, ana Marmara Fayı üzerindeki gerilimi (deformasyonu) adeta paylaşıyor. Bu paylaşım, ana fay üzerindeki yükü azaltarak tek parçada büyük bir kırılma olasılığını düşürüyor. Deprem Odak Derinlikleri: Prof. Bektaş, bölgede meydana gelen depremlerin odak derinliklerinin dağılımının da bu teoriyi ve çukurların engelleyici rolünü destekler nitelikte olduğunu belirtti.
BÜYÜK DEPREM SENARYOLARINA FARKLI BİR BAKIŞ
Prof. Dr. Osman Bektaş’ın bu analizi, Marmara Denizi’nde tek ve çok büyük bir deprem beklentisine odaklanan yaygın görüşlere karşı alternatif bir bilimsel yorum sunuyor. Bektaş’ın vurguladığı bu jeolojik mekanizmalar, Marmara’daki fay sisteminin karmaşıklığını ve deprem potansiyelinin farklı segmentlerde nasıl değişebileceğini ortaya koyuyor.
