Yeni Papa 14. Leo’nun en zor görevi: Vatikan’ı iflastan kurtarmak
10 Mayıs 2025

Papa’lık, neredeyse 1500 yıl Avrupa’ya hükmetti, bir zamanlar ‘Papalık devletleri’ vardı, Katolik Kilisesine bağlı, ona vergi ödeyen.

Katolik kilisesi bir zamanlar parayı bastırana “daha kısa kabir azabı” belgeleri satıyordu.

Ama son 150 yıldır Vatikan’a, küçük bir toprak parçasına sıkıştı kaldı ve turistlerin ödediği müze gezme paraları ve topladığı bağışlar dışında doğru dürüst geliri yok.

Bir zamanlar, kendi vergi ödemeyen statüsünden faydalanıp Vatikan Bankası aracılığıyla insanlara vergi kaçırmaları, hatta kara para aklamaları için yardım eden bir düzen bile kurdu.

Ama artık gerçekle yüzleşme zamanı. Devlet ve devlet hazinesi yönetmekten bihaber ve gizli harcamalar yapmaya alışmış din adamları tarafından yönetilen bu minik din devleti bugün kendi emeklilerinin maaşlarını ödeyemez duruma düşmek üzere.

İstifa eden Papa Benedict tam da bu yüzden görevi bırakmıştı, yerine gelen ve ölen Papa Francis Vatikan’ın mali durumunu şeffaflaştırmak ve düzeltmek için seçilmişti.

Ama Francis sağlığında bunu başaramadı. Şimdi aynı işi yeni papa 14. Leo deneyecek.

The Wall Street Journal gazetesi, Vatikan’ın mali durumunu ve yaşanan skandalları mercek altına alan müthiş bir haber yayınladı. Bu haberi tam metne yakın paylaşıyoruz:

***

Hasta papa, dünyanın en şeffaf olmayan bürokrasilerinden birinin mali durumunu çözmek için son bir plan üzerinde çalışırken, bir yandan da nefes darlığı çekiyordu.

Francis, on yılı aşkın bir süre Vatikan’ın karanlık bilançosuna biraz şeffaflık getirmek için mücadele etti. Şimdi, hayatının son haftalarında, danışmanlar onun sade odasına girip çıkıyorlardı, paha biçilmez hazinelerle dolu ama borca batık mikro devletin karmaşık mali durumunu anlatıyorlardı. Arjantinli Papa göreve geldiğinden beri Vatikan’ın bütçe açığı üç katına çıkmıştı ve Vatikan’ın emeklilik fonu 2 milyar avroya kadar borçlarla karşı karşıyaydı.

Bu ilk Cizvit Papa din adamlarını tutumlu yaşamaya teşvik ediyordu ama tek başına kuruşları kısmak Kilise’nin karşı karşıya olduğu mali krizi hafifletmeyecekti. Vatikan, kamu hizmetini, dünya çapındaki büyükelçilik ağını ve İsviçre frangı üzerinden emekli maaşlarını alan küçük bir ordu olan Papalık İsviçre Muhafızlarını finanse etmek için giderek daha fazla müze bileti satışlarına güveniyordu.

Papa’nın çözümü: Bağış toplamak

Bir aydan fazla süren tartışmalardan sonra Francis tek bir çözüme karar verdi: Cemaatlerden daha fazla para istemek.

11 Şubat’ta bağışları artırmak için bir chirografo veya papalık direktifi imzaladı. Üç gün sonra çift zatürree teşhisiyle hastaneye kaldırıldı. 21 Nisan’da öldü ve önceki gün seçilen halefi 14. Leo’yu kendisinin miras bulduğuna benzer bir ekonomik bulmacayla karşı karşıya bıraktı.

Vatikan’ın insani yardımlarını denetleyen bir kardinal olan Michael Czerny, “Burada yaşayan ve çalışan bizler her şeyin çok farkındayız” dedi. Ama tabii uzaktaki kardinaller durumu çok da iyi bilmeyebilir. O yüzden yeni papayı seçmek için toplanan kardinallere Vatikan’ın mali durumu hakkında “kapsamlı bir rapor” olarak tanımladığı şey verildi: “Mali durumun misyonumuz, personelimiz, programlarımız üzerindeki etkileri nedeniyle endişeliyim.”

Papa ömrünün son günlerinde bile Vatikan’ın iki yakasını bir araya getirmek için bir plan arıyordu. Ama bulamadı.

Vatikan bürokrasisi direniyor

On iki yıl önce, Francis Vatikan’ın maliyesini düzeltme misyonuyla papa seçilmişti. Ancak Amerika kıtasından gelen bu ilk papa, Curia diye adlandırılan Vatikan bürokrasisinin ne kadar dirençli olduğunu hesaba katmamıştı ve yakın danışmanlarının anlattığına göre buna hazırlıklı da değildi. Vatikan maliyesini modernize etmek için dışarıdan bir profesyonel denetçi görevlendirince, Curia’nın din adamları Vatikan paralarını bir kardinalin adına açılan kişisel hesaba aktarmaya ve nakit kısmını da alışveriş torbalarına doldurup kayıt dışına çıkarmaya başladı. Denetçi, rahibelerin hesap defterlerini kalem ve kağıtla tuttuklarını gördüğünde şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Bir noktada davetsiz misafirler ofisine girdi ve bilgisayarını kurcaladı. Sonunda Vatikan şehir devleti polisi olaylara müdahil oldu.

Francis tarafından göreve getirilen ve teşvik edilen profesyonel denetçiler, harcamalar için birden fazla imza almak gibi kurallara karşı çıkan din adamları için eğitim atölyeleri bile düzenlediler. Kilisenin üst düzey din görevlileri, din değiştirmenin suç olduğu ülkelerdeki misyonerlerinin gizli defterleri için ulusal güvenlik endişelerini gerekçe göstererek fonları incelemeden gizlemeye çalıştı. Diğer bölümler, kökenleri bin yıldan daha eskiye dayanan bir papalık devletinin bütçesini dengelemenin modern zorluğunu görmezden geldi. Bu arada Papa’nın kendisi odağını başka konulara kaydırdı. Bu arada emeklilik fonu daha da büyük açıklar vermeye devam etti. Derken 400 milyon dolarlık bir gayrimenkul yatırımı sırasında ortaya çıkan skandal, 2023’te bir kardinalin zimmete para geçirme ve dolandırıcılıktan hüküm giymesiyle sona erdi.

Artık 14. Leo’nun sorunu

Sorunlar şimdi Francis’in halefi olarak seçilen 14. Leo’nun sorunlarına dönüştü. En büyük bağışçı tabanlarına sahip ülkeler olan ABD ve Almanya’dan gelen kardinaller, kardeşlerine Vatikan’ın maliyesinin kırılgan durumu ve bunu onarma çabaları hakkında uzun sunumlar yaptılar. Ama bazıları bu acı finansal gerçekleri Kilise’nin ruhları kurtarma ana misyonunun yanında ikincil ve dünyevi endişeler olarak görüyor.

Vatikan’ı sürdürülemez bir borca sürükleyen açık harcama ve kötü yönetimin birleşimini anlamak için Wall Street Journal muhabirleri, Vatikan’ın bankasından, emeklilik fonundan ve düzenleyici kurumlardan yetkililerle ve bu haftaki konklava katılan kardinallerle bir araya geldi.

En büyük endişenin, Francis’in ölümünden önce yenemediği bir Vatikan’daki finansal malpraktis kültürü olduğunu söylediler. Papa ölmeden kısa bir süre önce Vatikan Bankası olarak da bilinen IOR’in kimi varlıklarını yöneten bankalardan biri, Vatikan bürokrasisi Curia’nın kara para aklamayla mücadele uygulamalarına uzak durmasını gerekçe göstererek Vatikan’la bağlarını kesti.

Serveti muazzam ama kasası tam takır

Daha derin endişe, muazzam bir servete sahip ama nakit sıkıntısı çeken bir ülkeyi yönetmenin tuhaf ve acımasız matematiği. Vatikan müzesi duvarları Michelangelo, Caravaggio ve Leonardo’nun başyapıtlarıyla kaplı. Eski ve Yeni Ahit’in günümüze ulaşan en eski Yunanca el yazmalarından bazıları da dahil olmak üzere Vatikan Kütüphanesi’nin tonozlu, freskli tavanlarının altında 1 milyondan fazla eski ve nadir kitap saklanıyor. Ancak Vatikan’ın mirasını satmaya niyeti yok. Bilançosunda Sistine Şapeli de dahil olmak üzere birçok paha biçilmez sanat eserinin değerini 1’er Euro gösteriyor Vatikan; böylece bu mirasın dini ve sanatsal önemini parayla ölçmediğini göstermiş oluyor. Ama sahip olunan bütün bu eserlerin bakımını yapmak ve sigorta primlerini ödemek çok büyük bir külfet.

Sonuç tam bir paradoks. Muazzam zenginliklere sahip bu küçük ülke, bir devletin temel işlevlerini muazzam bir açık yaratmadan sürdüremiyor. Dünyada kişi başına en çok finansçının düştüğü yer Vatikan ama yine de bütçesi neticede devlet, banka veya Hazine departmanı yönetmekten hiç anlamayan, ruhsal meselelerle daha fazla ilgili din adamları tarafından kontrol ediliyor. Son kararları hep din adamları veriyor.

Aslında Vatikan, emeklilik fonu kurmak isteyenlerin rüya ülkesi; çünkü prim ödeyenlerin tamamı bekaret yemini etmiş kişiler, eşleri veya çocukları hiçbir zaman olmayacağı için emeklilik fonunun ikincil yararlanıcıları da yok. Ama buna rağmen merhum Papa Francis, Kasım ayında yazdığı bir mektupta Vatikan emeklilik fonunun orta vadede yükümlülüklerini yerine getiremez hale geleceğini yazdı.

Katolik haber sitesi The Pillar’ın editörü Ed Condon, Kilise’nin maliyesi, özellikle de emeklilik fonu hakkında “Yangın alarmları çalıyor” dedi. “Bazı çok, çok tatsız kararların alınması gerekecek.”

‘Tüm kötülüğün kökü’

Faturaları ödemek papalar için her zaman bu kadar zor değildi. Haçlı seferleri, Sistine Şapeli ve Aziz Petrus Bazilikası’nın tümü kısmen ‘hoşgörü’ adı verilen belgelerin satışıyla finanse edildi – Bu belgeyi para karşılığı satın alanlara ruhlarının arafta daha az süre geçireceği söyleniyordu. Ancak uygulama o kadar yozlaştı ki, bugün Protestanizmin kökünde yer alan Reform hareketini bu uygulama ateşledi.

19. yüzyılın ortalarına kadar Papalık Devletleri, orta ve kuzey İtalya’nın zengin tarım arazilerini vergilendirerek istikrarlı bir gelir akışı sağlıyordu. Ama bu gelir, yeni birleşmiş İtalya’nın ordularının Roma’yı zamanın Papa’sı IX. Pius’tan koparmasıyla 1870’te sona erdi. Kiliseye, antik başkentin ortasında Vatikan Şehri adını alacak olan küçük bir mülk bıraktı.

Rahipler, rahibeler ve kilise çalışanlarından oluşan bir nüfusla vergi geliri yaratacak bir yer değildi. Ancak Vatikan bir zaman sonra vergiden muaf statüsü sayesinde bir finans merkezi olabileceğini fark etti ve yeni kurulan bankası zamanla İtalyan ve Avrupalı şirketlerden önemli hisseler aldı.

Vatikan, belirsiz ve karanlık finansal uygulamalar konusunda bir ün kazanan Vatikan Bankası, onlarca yıldır para aklama iddiaları da dahil olmak üzere skandallarla boğuştu.

Banco Ambrossia’nın genel müdürü Roberto Calvi’nin intiharı büyük bir skandalı ortaya çıkardı, Vatikan 250 milyon dolar ödemek zorunda kaldı.

Köprüde asılı bulunan bir banker ve skandal

1980’lerin başında banka, Vatikan Bankası’na borç veren bankalardan biri olan Banco Ambrosiano’nun başkanı Roberto Calvi’nin Londra’da Blackfriars Köprüsü’nün altında asılı olarak bulunması, Banco Ambrosiano’yu çöküşe götürdü. Vatikan Bankası, İtalyan bankasının alacaklılarının taleplerini çözmek için yaklaşık 250 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Vergiden muaf bir din devletinin nasıl finanse edileceği sorusu hala ortadaydı.

2005’te Papa XVI. Benedict seçildiğinde, devam eden skandallar bir finansal krize dönüşüyordu. Vatikan’ın en kazançlı gelir kaynaklarından biri, St.Peter Meydanının yaklaşık 50 metre güneyinde bulunan iki pompalı bir benzin istasyonuydu. Bu minik benzinci, depolarını İtalya’dakinden yüzde 30’a kadar daha ucuza mal olan benzinle doldurmak için sıraya giren arabalara hizmet veriyordu. Alman Papa Benedict, kara para aklamayla mücadele için bir birim kurdu ve Avrupa’nın mali suçlar avcısı kurumu (Türkiye’deki MASAK’ın karşılığı) Moneyval’den hesaplara bakmasını istedi. Vatikan Bankası ilk kez yıllık bilanço ve mali raporlar yayınlamaya başladı.

Ancak Temmuz 2012’de Moneyval, Vatikan’ın 16 temel finansal standart alanının neredeyse yarısında hala başarısız olduğunu söyledi ve Vatikan’ı kara para aklama ve terörizmin finansmanını önlemek için önlemleri güçlendirmeye çağırdı.

Ocak 2013’te İtalya Merkez Bankası’nın sabrı taştı ve Vatikan Şehrine yapılan tüm elektronik ödemeleri engelledi. Bunun sonucu olarak turistler ATM’lerden para çekemedi veya banka kartlarını kullanamadı. Rahipler ödemeleri yapmakta sorun yaşadılar. Benedict, bu olayın hemen ardından istifa edeceğini açıkladı ve 1415’te XII. Gregory’den bu yana görevinden istifa eden ilk Papa oldu.

Bir adım ileri

Francis, 2013 yılında mali yozlaşmayla mücadele etme göreviyle seçildi ve haftalar içinde kendisine tavsiyede bulunmaları için dünyanın dört bir yanından bir kardinal heyeti çağırdı. Moneyval, kara para aklama kurallarını sıkılaştırmazsa Vatikan Bankası’nın kara listeye alınacağı konusunda uyardı. Tam o sırada bir iç rapor, yeni papaya emeklilik fonunun başının dertte olduğunu duyurdu. Vatşkan emeklilik fonunun üçte biri hiç de akıllıca olmayan bir biçimde gayrımenkule bağlanmıştı; çalışanların kendi emeklilikleri için daha fazla prim ödemesi gerekiyordu ve fon ödemesi mümkün olmayan 1,5 milyar Euro’luk yükümlülükle karşı karşıyaydı. Önemli bir reform yapılmadıkça bu yükümlülük daha da büyüyecekti.

Anavatanı Arjantin’de kötü mali yönetimin maliyetine tanık olan Francis, Vatikan’ın maliyesini yürütmek için yeni bir ekonomi sekreterliği kurdu. Üst düzey din görevlileri ve Vatikan dışından finans uzmanlarından oluşan grup, Avustralyalı Kardinal George Pell tarafından yönetiliyordu. 

Invesco Europe’un eski CEO’su Jean-Baptiste de Franssu, binlerce hesabı kapatan ve Vatikan’ı vergilerden kaçmak için kullandığından şüphelenilen müşterilerini temizleyen Vatikan Bankası’nı yönetmek için görevlendirildi.

Kilisenin parasını denetimden saklamak

Pell’in departmanı Curia’daki bütçeleri takip etmeye başladığında, kilise öğretisini uygulayan ve tarihte ‘Engizisyon’ olarak da bilinen Vatikan doktrin ofisini kızdırdı. Bu ofisteki yetkililer, Pell’in yeni departmanının gizli harcamalar için kullandıkları fonların kontrolünü ele geçireceğinden endişeliydi.

Kardinal Muller, Vatikan denetiminden kaçırmak için 500 bin doları kendi hesabına aktardı. So ara parayı iade etti.

Daha sonra doktrin ofisini yöneten Kardinal Gerhard Ludwig Muller, departmanın saymanının bir gün Pell’in ekibiyle bir toplantıdan panik halinde döndüğünü söyledi ve cemaatin Vatikan Bankası hesaplarından birinden para çekerek ve parayı bir torbada saklayarak “paramızı korumamız gerektiğini” tavsiye ettiğini söylüyor. Muller, saymanın ayrıca Muller’ın adı altında farklı bir banka hesabına fon aktardığını söyledi – Pell’den finansmanı gizlemeye yönelik başka bir girişim.

Muller, saymanın, Pell’in ekibiyle İngilizce iletişim kurmakta zorlanan ve “kesinlikle kafası karışmış” bir İtalyan rahip olduğunu söyledi.

Kısa bir süre sonra, 2015 baharında Vatikan, 30 yıldan fazla süre uluslararası denetim şirketi Deloitte’de çalışmış, şirketin eski bir yöneticisi olan Libero Milone’u Vatikan’ın iç denetçisi olarak işe aldı. Pell, Milone’den bütçesini teslim etmekte geç kalan doktrin ofisinin hesaplarına bakmasını istedi.

500 bin dolar nerede?

Milone, doktrin ofisinin saymanını sorguladı. Sonunda doktrin ofisinin Vatikan Bankası hesabından 500.000 dolardan fazla eksik olduğunu keşfetti. Bu para daha sonra bir alışveriş çantasında ve Muller’ın adı altındaki hesapta bulundu.

Milone, “Vatikan’da olayların nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorduk,” dedi.

Milone, bulgularını Vatikan’ın mali gözlemcisine ve savcılığa bildirdi. Ama ikisi de harekete geçmedi. Ekim 2015’in başlarında Milone konuyu Papa Francis’e götürdü. Francis, yasal işlem yapmak yerine denetçinin sorunu basitçe çözmesini istedi.

Papa: Parayı geri verir

Francis denetçiye, “Parayı geri vermek zorunda,” dedi.

“Ama, bu benim sorumluluğum değil,” diye yanıtladı Milone.

Francis, Milone’un bulgularını Kardinal Muller’a bildirmesi konusunda ısrar etti ve ekledi: “Eminim parayı geri verecek.”

Milone, Muller ile görüştüğünü ve paranın kilisenin hesabına iade edildiğini söyledi. Muller, fonların bu şekilde yönetilmesinin “biraz garip veya modern olmadığını” söyledi, ancak ister uluslararası bir ilahiyatçı komisyonuna ev sahipliği yapsın, ister ofis malzemeleri satın alsın, cemaatin operasyonlarını sürdürmek için fonlara erişiminin hayati önem taşıdığını söyledi. Apostolik Makam Mirası İdaresi veya APSA olarak bilinen Vatikan’ın hazinesinden fon almanın bir yıl sürebileceğini söyledi.

Kısa süre sonra Milone’un kendisi, Vatikan’ın Merkez Bankası olarak da işlev gören APSA ile bir güç mücadelesi içindeydi. Denetçi, APSA’nın muhasebe uygulamalarını sorguladıktan sonra APSA, Milone’un kendi gider raporlarını incelemeye başladı ve ekibinin neden Vatikan Şehri sınırları dışında kahve kadar küçük ürünler satın aldığını sordu. Milone, APSA’ya Roma’daki kahvenin Vatikan’da bulunandan daha ucuz ve daha lezzetli olduğunu iddia etti. Bu mücadele devam ederken, emeklilik planını reform etme çabaları durdu.

Hırsızlık

Eylül 2015’te Milone, ofisine zorla girildiğini keşfetti. Pazartesi günü geldiğinde bilgisayarının alt kısmının söküldüğünü ve bir yayın eksik olduğunu fark ettiğini söyledi. Francis, bir soruşturma için baskı yapmak yerine, ofisin dışına güvenlik kameraları kurmayı önerdi.

Francis, ”Hala bağımsız hissediyor musun?” diye sordu Milone’a.

Milone, Mart 2016’da Başpiskopos Giovanni Angelo Becciu ve Vatikan’ın güçlü Dışişleri Sekreterliği’ndeki diğer yetkililere, bölümün yarısı gayrimenkulde olmak üzere 750 milyon avroluk yatırımları hakkında belgeler için baskı yapmaya başladığını söyledi. Milone, Becciu’nun departmanının belgeleri sağlamayı reddettiğini söyledi.

Denetçiyi kovuyor

Haziran 2017’de Becciu, bir mesaj iletmek için Milone’u ofisine çağırdı. Milone’ye göre Becciu, “Papa’nın artık sana inancı kalmadı,” dedi.

Milone papayı görmek istedi, ancak başpiskopos reddetti. Bunun yerine Becciu, Vatikan çalışanlarını gözetlemek için özel dedektifler tuttuğu şüphesiyle Milone’u 12 saat boyunca gözaltına alan Vatikan jandarmalarını aradı. Milone, bilgisayarının kurcalanmasını araştırmak ve Vatikan duvarlarının dışındaki ofisinde dinleme cihazı araması yapmak için dış danışmanlar tuttuğunu söyleyerek suçlamayı reddetti. Sorgudan sonra Milone, istifa mektubunu dikte etmek için sekreterini aradı, ancak jandarmaların onun için zaten bir taslak metin hazırladığını öğrendi.

Becciu’nun avukatları, kardinalin “denetçinin faaliyetlerini hiçbir şekilde engellemediğini” söyledi ve emirlere uyduğunu da sözlerine ekledi. Avukatlar, Milone ile görüşmesinde Becciu’nun “Papa’nın bir kararını ilettiğini” söyledi ve jandarmaları Becciu’nun çağırmadığını sözlerine ekledi.

Becciu’nun yükselişi ve düşüşü

Ertesi yıl Francis, Becciu’yu kardinal rütbesine yükseltti ve onu kimlerin aziz olacağını denetleyen Vatikan ofisinin başına getirdi. İtalyan kardinal yükselen bir yıldızdı, hatta ondan gelecekteki potansiyel bir papa olarak bile bahsediliyordu.

Ama iki yıl sonra, Papa ile yaptığı 20 dakikalık bir görüşmeden çok farklı bir statüye sahip olarak çıktı – suçlanan bir kişiydi artık. Vatikan sorgucuları, Becciu’nun kardeşi tarafından yönetilen kar amacı gütmeyen bir grup aracılığıyla 100 bin dolardan fazla parayı zimmetine geçirdiğini iddia etti. Sorgucular ayrıca Becciu’nun Londra’nın seçkin Chelsea semtindeki bir binaya yapılan 400 milyon dolarlık yatırımı denetlemede ihmalkar olduğunu iddia etti. Becciu suçlamaları reddetti; Francis ona Vatikan’daki görevinden istifa etmesini söyledi.

Becciu ve diğer dokuz kişi, kaçırılan bir rahibeyi kurtarmak için olduğu söylenen bir paranın kötüye kullanılması iddiasıyla ilgili suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Duruşma başlamadan günler önce, 2021’de Becciu Papa Francis’i aradı, telefonu hoparlöre aldı ve Papa’dan rahibenin fidyesinin tuhaf bir güvenlik danışmanı aracılığıyla ödendiği karmaşık bir finansal düzenlemeye izin verdiğini teyit etmesini istedi ve onun sesini kaybetti. Bu tuhaf gücenlik danışmanı daha sonra Becciu’nun ödemelerini lüks tatillere ve tasarımcı ürünlerine harcadığına karar veren mahkeme tarafından zimmete para geçirmekten mahkum edildi.

Vatikan, Londra’da Chelsea’deki binayı 2022’de yaklaşık 225 milyon dolara sattı, yani 175 milyon dolar zarar yazdı. Becciu, 2023’te dolandırıcılık ve zimmete para geçirmeden suçlu bulundu. Bu dava henüz temyizde.

Vatikan zor kararlar vermek zorunda kalacak

Papa Francis ve Curia arasındaki mali durumla ilgili mücadele tırmandı. Papa, Kilise’nin 250 kardinalinin maaşlarını üç kez düşürdü. 2023’ün başlarında Papa Francis, üst düzey yetkililere Vatikan’da ucuz konut sağlamayı durduracağını söyledi. Bu hamleler Francis’in din adamları için vizyonunu ifade etti: Alçakgönüllü olmak ve alçakgönüllülükle yaşamak.

Bu arada bütçe açığı artmaya devam etti. Geçen Eylül ayında Francis, Vatikan’ın “sıfır açık” rejimine ulaşmak için titiz bir zaman çizelgesi belirlemesini talep eden bir mektup yayınladı. Birkaç hafta sonra, mevcut emeklilik sisteminin “ciddi bir olası dengesizlik” yaşadığı konusunda uyaran başka bir mektup imzaladı ve Vatikan’ın “zor kararlar” vermek zorunda kalacağını söyledi ama herhangi bir önemli karar alınmadan öldü.

Kardinaller yeni Papa’yı seçmek için Roma’da toplanırken Becciu, Papa’nın onun kardinal unvanını geri almadığını savunarak konklava kabul edilmek istedi. Becciu’nun eski amiri ve Francis’in yerine önde gelen bir aday olan Kardinal Pietro Parolin, merhum Papa tarafından yazıldığını söylediği ve Becciu’yu kutsal oylamadan yasaklayan iki mektubun varlığını ifşa ettikten sonra boyun eğdi.

ÇOK OKUNANLAR