Kurum: Belediyeler atık su arıtmalarını yapsın, müsilaj bitsin
14 Mayıs 2025

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Bursa Business School’da, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde, “Sürdürülebilir Yarınlar İçin Kolektif Vizyon” temasıyla düzenlenen “2. Uludağ Çevre Forumu”nda yaptığı konuşmada, dünyada tüm şehirlerin iklim kriziyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Küresel ölçekte, afetsiz geçen tek bir gün olmadığını belirten Kurum, türlerin hızla yok olduğunu, kasırga, sel, orman yangınları ve kuraklık gibi afetlerin, ekosistemin dengesini alt üst ettiğini anlattı.

Kurum, tarım ve gıda güvenliğinin ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu dile getirerek, “Daha 1 ay önce ülkemizde yaşanan don sebebiyle birçok meyvenin bu yıl hasadında ciddi anlamda verimin düşeceğini hep birlikte gördük. Salgın hastalıklar, artık küresel hale geliyor. İklim göçleriyle bazı şehirler artık insansızlaşıyor. Bununla beraber milyarlarca dolarlık kayıp ve zarar da bunun cabası.” ifadesini kullandı.

“Bu duruma sebep olan üretim ve tüketim alışkanlıklarının artık tarihe karışması gerektiğinin herkes farkında. Herkes bunun farkında ama mevcut küresel sisteme ve dünyayı en çok kirleten ülkelere dair duyulan güvensizlik de ortada” diyen Kurum, şunları kaydetti:

“Bir bakıyorsunuz bu işin arkasında tüm ülkeler ortak mutabakat çerçevesinde yer alırken hükümetlerin değişmesi, oradaki iklim politikasını da tamamen değiştirebiliyor. Yaşadığımız savaşlar ve sonrasında çıkan ihtiyaçlar da öncelikleri değiştirebiliyor. Bu manzara karşısında Türkiye olarak, 2016 yılında Paris Anlaşması’nı imzaladık ancak adaletsiz uygulamaları da şerh olarak düştük.”

“Doğaya uygun üretim yapmayanlar, ticaretini güçlendiremez”

Kurum, “Türkiye Yüzyılı” vizyonu ve “2053 Net Sıfır Emisyon” hedefinin çok anlamlı ve değerli olduğuna dikkati çekerek, bu vizyonla hazırlanan eylem planında en fazla ham madde kullanan ve döngüsel ekonomiye geçiş potansiyeli en yüksek sektörleri bilim insanları, sanayiciler ve üreticilerle belirlediklerini anlattı.

Bugün sektörlerin başında, ambalaj, elektronik, bilgi teknolojileri, gıda, inşaat, plastik ve tekstilin geldiği bilgisini veren Kurum, “Bundan sonra üretim modellerimizi değiştirmek, güncellemek durumundayız. Eski yöntemlerle ürettiğiniz ürünlerin pazarda karşılığı yok. Ben, açık ve net söylemek zorundayım. Bugünün koşullarında, karbon emisyonunu hesap etmeyenler, çevreye, doğaya uygun üretim yapmayanlar, ticaretini güçlendiremez ve hatta sürdüremez.” değerlendirmesinde bulundu.

Kurum, Sıfır Atık Projesi’nde yeni bir aşamaya geçildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Çevre Ajansı ile depozito yönetim sistemi için gerekli altyapı çalışmalarını tamamladık. Kızılcahamam’dan sonra Sakarya’yı da depozito sistemimiz için pilot il belirledik. Böylelikle bu sistemi 81 ile yayarak geri dönüşümde hem vatandaşımızın hem çevremizin kazanacağı bir sürece girmiş olacağız. İnşallah hep birlikte bu mücadeleyi sürdürecek ve 2053 yılına kadar alüminyumdan çeliğe, çimentoya kadar birçok sektörde emisyon azaltımı sağlayacağız.”

Havayı daha temiz, ülkeyi daha yaşanabilir hale getireceklerinin söyleyen Kurum, “Bir taraftan da üretimimize devam edeceğiz. İthalatımızın büyük oranda enerjiden kaynaklı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle enerji sektöründe, yenilenebilir enerjinin payını 2035’te yüzde 65’e çıkaracağız. Tüm bu çalışmaların yardımıyla aslında iklim değişikliği sürecini bir bakıma fırsata çevirerek, sanayicisinin iklim finansmanına erişimini kolaylaştırmış, her alanda büyümesini ve kalkınmasını en yüksek noktaya taşımış, canlı cansız tüm doğal varlıklarını gözü gibi koruyan bir Türkiye’ye ulaşacağız.” diye konuştu.

“Türkiye Cumhuriyeti, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine beklemeden, 2053’ten çok daha önce ulaşacak. Türkiye Yüzyılı, yeşilin, mavinin ve doğa korumanın da yüzyılı olacak” diyen Kurum, hep birlikte verilen mücadeleyle geleceğe çok daha güzel bir Türkiye bırakılacağını söyledi.

“Yaptırımları uygulamaktan geri durmayacağız”

Kurum, Marmara Denizi’nde yeniden müsilajın yeniden görülmesine de değinerek, Bakanlık olarak, müsilaja karşı belediyelerle yapılan eylem planına sadık bir şekilde çalıştıklarını dile getirdi.

Eylem planını beraber hazırladıkları belediyelerin, vazifelerini yeterince yerine getirmediğini vurgulayan Kurum, şunları kaydetti:

“Marmara’ya kıyısı olan tüm belediyelerimizden vakit çok geç olmadan milletimize ve doğamıza verdiğiniz sözleri yerine getirmelerini bekliyorum. Müsilaj ve benzeri sorunların yeniden yaşanmaması için söz verilen atık su arıtma tesisleri artık yapılmalı. Bekleyecek zaman kalmadı. Buradan çıkınca Nilüfer Çayı, Gemlik Körfezi ve İznik Gölü’nde incelemelerde bulunacağız. Bu doğa harikalarını korumakta kararlıyız. Kilometrelerce uzunluktaki tüm bu doğal alanlarda çevre kirliliğine sanayicisi de belediyesi de orada üretim yapanları da bu hususta dikkat edecek, burada biz kirliliğe asla izin vermeyeceğiz. Biz, bu noktada üzerimize düşeni yapmaya da her türlü desteği vermeye hazırız. Çevrede, depremde siyaset olmaz. Burada bir bahane yok. Bu nedenle tüm Marmara’da olduğu gibi burada da önlemlerimizi alacak, denetimleri çok daha yoğun bir şekilde yapacak ve her türlü yaptırımları uygulamaktan geri durmayacağız.”

“Marmara’ya hepimizin gözü gibi bakması lazım”

Deprem bölgesindeki çalışmalar bittikten sonra başta İstanbul olmak üzere Marmara’ya odaklanacaklarını vurgulayan Kurum, şöyle devam etti:

“Marmara, ülke üretiminin ve istihdamının yüzde 50’den fazlası. Yani Marmara’ya hepimizin gözü gibi bakması lazım. Deprem bölgesinde edindiğimiz tecrübeyi başta İstanbul olmak üzere hızlıca Marmara’daki illerimize aktaracağız. 23 Nisan’daki İstanbul depremi hepimiz için büyük bir uyarıdır. Bursa, Yalova, Tekirdağ, Kocaeli de etkilendi. Ekonominin yüzde 50’sinden fazlasının gerçekleştiği Marmara’da yaşanacak bir deprem Türkiye’miz için doğrudan doğruya beka meselesi olacaktır. Bu vesileyle her fırsatta yaptığım çağrıyı yineliyorum. Kentsel dönüşüm bugün artık belediyelerin, özel sektörümüzün en öncelikli, sorumluluğudur, çalışma alanıdır. Hep birlikte el ele vereceğiz. Nasıl 6 Şubat sabahı el ele verdiysek şehirlerimizi, sanayi alanlarımızı ve şehrin altyapısını depreme dirençli hale getireceğiz.”

ÇOK OKUNANLAR