Paranın gözü kör olsun! ‘Kan parası’ ödendi, Timur Cihantimur ve annesi hafif cezalarla kurtulacak
22 Mayıs 2025

Türkiye’de her gün onlarca trafik kazası oluyor, bunların bazılarında can kayıpları yaşanıyor. Ama Türkiye bu kazaların pek azını gündemine alıp konuşuyor. İşte böyle konuşulan kazalardan bir geçen yıl İstanbul’da Kemerburgaz ile Bahçeköy arasındaki ormanın içinden geçen yolda yaşandı.

Henüz lise öğrencisi olan, ehliyeti bulunmayan Timur Cihantimur isimli bir genç, bir grup liseli arkadaşıyla o ormanlık yolda babasının Porsche marka arazi aracıyla hızla giderken direksiyon hakimiyetini kaybetti, o sırada yol kenarında bozulmuş ATV araçlarını tamire çalışan bir gruba çarptı. Çarptığı kişilerden Oğuz Murat Ali isimli genç adam öldü.

Fakat bu kazayı Türkiye çapında konuşulur yapan şey kazanın kendisi değildi. Genç Timur annesini ve babasının şoförünü aradı. Anne Eylem Tok kaza yerine geldi, oğlunu oradan aldı ve gitti. Anne oğul evde hemen bavullarını topladılar. Daha kaza yerinde polis incelemesi devam eder, Oğuz Murat Ali hastanede canıyla uğraşırken onlar İstanbul Havaalanına gittiler ve buldukları ilk uçağa bindiler. O uçak Mısır’a gidiyordu.

Timur’un Amerikan pasaportu vardı. Mısır’da hiç durmadılar, oradan buldukları Amerika’ya giden ilk uçakla da bu ülkeye kaçtılar.

Türkiye’de başarılamayan şeyi Amerikan polisi başardı, onları Boston’da yakaladı. Anne oğul aylardır Türkiye’ye iade edilmek üzere Amerika’da hapisteler.

Ama bu arada Türkiye’de ilginç gelişmeler oldu. Aslında ne olacağı başından beri tahmin ediliyordu; çünkü Timur’un babası estetik cerrahı Bülent Cihantimur, kazada hayatını kaybeden Oğuz Murat Aci’nin babasına “kan parası” teklif etmiş ama geri çevrilmişti. Bu kez eşine yönelindi. Üç yıllık kocasını kazada kaybeden, kucağında 1,5 yaşında minik bir bebeği olan Şükriye Ali dün kazayla ilgili davanın devam ettiği mahkemeye bir dilekçe verdi, davadaki “müşteki” konumundan vazgeçtiğini yazdı dilekçesinde, “Maddi manevi zararımız giderildi” dedi.

Türkiye’de hukukta bir yeri olmamasına rağmen “kan parası” fiilen kullanılan bir şey ve üstelik hukuki sonuçlar da doğuran, ölümlü kazalarda, hatta cinayetlerde cezanın hafiflemesine yardımcı olan bir şey. Trafik kazası esasen kamu davası açılmasını gerektiren bir suç olmasına rağmen şikayetçilerin şikayetlerini geri çekmesi bugüne kadar çoğunlukla mahkemelerin verdiği kararları da etkiledi, cezalar genellikle alt sınırdan verildi. Acılı eşin kocasının öldüğü kazada şikayetini geri çekmesi, Timur Cihantimur’un bu ölümlü kazada alacağı cezayı da hafifletebilir. Aylardır Amerika’da hapiste olan genç adam Türkiye’de cezaevinde o kadar vakit bile geçirmeyebilir.

Kamuoyunda “kan parası” diye bilinen sürecin bir hukuki boyutu da var. Buna göre kazada zarar görenler, kazayı yapan aleyhine maddi-manevi tazminat davası açmaya karar veriyor. Bu karar verilince mahkeme önce taraflara arabulucu eşliğinde uzlaşıp uzlaşmayacaklarını soruyor. İki taraf da arabulucuyu kabul edince de pazarlık başlıyor. Timur Cihantimur vakasında da böyle olmuş ve hem kazada yaralanan diğer dört kişi hem de ölen Oğuz Murat Aci’nin eşi Şükriye Aci uzlaşmayı kabul etmiş, davalar böylece sona ermiş.

Uzlaşmanın ne kadarlık bir para karşılığı olduğu açıklanmadı. Dün bazı web siteleri Şükriye Aci’nin 100 milyon lira aldığını öne sürdü ama bu rakam doğrulanmadı.

‘Oğlumun kanını bedel karşılığı sattı’

Haberin duyulması hem kamuoyunda infiale neden oldu hem de kazada ölen Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci’nin tepki göstermesine neden oldu. Özer Aci, “Ben yoruluyorum. 30 yıllık evladını kaybeden benim. 3 yıllık eşini kaybeden Şükriye Aci, oğlumun kanını bir bedel karşılığında sattı” dedi.

Özer Aci, Şükriye Aci’nin, aralarında ABD’ye kaçan Timur Cihantimur’un annesi Eylem Tok ile babası Bülent Cihantimur’un da bulunduğu 4 şüpheli hakkındaki şikayetinden vazgeçmesine ilişkin olarak açıklama yaptı.

Şükriye Aci’nin şikayetinden vazgeçeceğini bir süredir tahmin ettiğini belirten Özer Aci, gelininin kazadan sonra anne-babasının yanında kalmaya başladığını söyledi.

Gelininin para alacağını da tahmin ettiğini dile getiren Aci, “Bana göre yanlış olan, kendine göre doğru olabilir ama gizli yaptığı için yanlıştır. O torunun büyükbabası olarak benim de ‘Kaç para aldı, ne yaptı, az mı aldı, çok mu aldı?’ bilme hakkım vardı. Bunca zaman ben mücadele ediyorum” diye konuştu.

Aci, kamuoyunu kendisinin oluşturduğunu belirterek şunları ifade etti:

“Ben yoruluyorum. 30 yıllık evladını kaybeden benim. 3 yıllık eşini kaybeden Şükriye Aci, oğlumun kanını bir bedel karşılığında sattı. Maddi, manevi haklarından vazgeçmiş. Yarın öbür gün o çocuğuna maneviyatı nasıl anlatacak, o çocuk hesap sormayacak mı?”

Aci, daha önce Bülent Cihantimur ile görüşmeye gideceğinde gelinine, “Bunlar para teklif ediyorlar, düşüncen nedir?” diye sorduğunu, gelininin de “Rızkı onlar değil Allah verir” dediğini aktararak, Şükriye Aci’nin avukatları tarafından kandırıldığını öne sürdü.

Ailenin kendisine bir teklifte bulunmadığını, ne istediği sorulduğunda Bülent Cihantimur’a, çocuğunu ve eski eşini Amerika’dan getirterek adalete teslim etmesini söylediğini anlatan Özer Aci, “Bugüne kadar ‘Ben senin isteğini yerine getiremedim. Bir acılı baba olarak empati kurdum, üzüntünü paylaşıyorum’ diyemedi. Parayla çözmeye çalışıyor” ifadesini kullandı.

Aci, ilahi adaletin bir gün mutlaka tecelli edeceğine inandığını vurgulayarak, “Ben hiçbir zaman davamdan vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim. Bana İstanbul’u verseler ne diyeyim? Oğlum mezardan çıkıp geri gelecek mi?” dedi.

Devam eden dosyayla ilgili de Aci, şöyle konuştu:

“Yasalar çerçevesinde oğlumun miras hakkı eşi ve çocuğunundur. Benim mücadelem o 1,5 yaşındaki çocuğu içindir. ‘Pars, Pars diyorsunuz, ben ne olacağım?’ diyor. Şükriye Hanım’a şunu söyledim; ‘Kızım Pars’ın imkanlarından, ekmeğinden, suyundan sen otomatikman annesi olduğun için faydalanacaksın.’ Ama o ne yaptı? Bana bir bardak çay veya su ikram etmeye üşendi. Para almayı tercih etti. Yolu açık olsun.”

Şükriye Aci’nin iddiası: Para pazarlıkları yaptılar

Bu arada sosyal medyada davasını geri çeken Şükriye Aci hakkında yapılan yorumlar sonrası Aci’nin avukatı Ahmet Aslan bir yazılı açıklama yaptı. Bir yandan hukuki süreci anlatan avukat Aslan, bir yandan da Şükriye Aci’nin ölen eşi Murat Aci’nin ailesinin karşı tarafla para pazarlığı içinde olduğunu saptadıklarını öne sürdü.

Müvekkilinin, kaza sonrası oğluyla annesinin evine taşındığını ve çalışmaya başladığını aktaran Aslan, şunları kaydetti:

“1 yaşındaki çocuğuyla olayın en büyük mağduru olan Şükriye Aci, kazadan sonra kendisinin ve çocuğunun hakları, duygu ve düşünceleri dikkate alınmaksızın tazminat pazarlıkları yapıldığını somut delilleriyle öğrenmiş, şahsının ve oğlunun haklarını korumak üzere kendi başına hukuki mücadele verme yolunu tercih etmiştir. Müvekkilin bu olayları öğrenmesine vesile olan somut deliller, hakkındaki asılsız ve incitici iddiaların sürdürülmesi halinde kamuoyunun ve resmi makamların takdirine sunulacaktır. Kazaya dair ceza soruşturmalarının sürdüğü ve kazada yaralanan kişiler ile Şükriye Aci tarafından maddi ve manevi tazminat davası açma hazırlığı yapıldığı esnada, yurt dışında tutuklu olduğu bilinen suça sürüklenen çocuğun ailesi tarafından kazadan kaynaklı zararları giderme girişiminde bulunulması üzerine, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi hükmü çerçevesinde yürütülen müzakereler neticesinde uzlaşmaya varılmış, mağdurların maddi ve manevi tazminata ilişkin talepleri karşılanmıştır.”

Şükriye Aci ve kazada yaralanan 4 kişinin, avukatları aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe sunarak şikayetlerinden vazgeçtiklerini belirten Aslan, soruşturmaya konu suçların takibinin şikayete bağlı olmadığını, adli sürecin devam edeceğini kaydetti.

Aslan, Aci’nin kanuni sınırlar çerçevesinde haklarını temin etmeye çalıştığını aktararak, şöyle devam etti:

”Bu gelişmenin, ‘Müvekkilin çok iyi yaşamsal şartlara sahip olduğu, son model arabaya bindiği, para hırsıyla böyle davrandığı’ gibi gerçek dışı iddialar eşliğinde kamuoyuna sunulması art niyet eseridir. Bilhassa sosyal medyada, bu elim kaza sonucu henüz 28 yaşındayken eşini kaybeden ve 1 yaşındaki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren müvekkilimizin kendine özgü şartları bilinmeksizin yapılan tahkir edici yorumların sahipleriyle ilgili hukuki yollara başvurulacaktır.” 

ÇOK OKUNANLAR