Emeklilik mi Dediniz? Hayır, Bu Sadece Yeni Bir Başlangıç
23 Mayıs 2025

Son zamanlarda çevremde en sık duyduğum cümlelerden biri şu:

“Artık emekli olayım, biraz köşeme çekileyim, dinleneyim…”

Üç kurumdan ayrı ayrı “emekli” olmuş, hatta eskisinden daha fazla çalışan bir dostunuz olarak size yürekten söylüyorum: Sakın “emekli oldum” ya da “emekli olmak istiyorum” demeyin.

Çünkü bu cümle çoğu zaman bir hesaplaşma değil, bir vazgeçişin, bir içe kapanışın ilanı.

Ve inanın bana, insanı en hızlı tüketen şey yalnızca yaş değil; amaçsızlık, kendisine, topluma katkı sunmaktan uzaklaşmak ve üretme duygusunu yitirmektir.

Hayattan Emekli Olunmaz

Son nefesine kadar çalışmak gerekiyor.

Emeklilik, yalnızca bir maaş sistemi, bir sigorta protokolü ya da bir veda töreni değil.

Asıl mesele, zihinsel olarak “artık işim bitti, kenara çekileyim” dediğiniz an başlar.

Çünkü insanın zihni, hareketsizliği kaldıramaz. Hayat ise durmakla değil, akmakla anlam kazanır.

Emeklilik düşüncesi, içimizdeki ateşe su döker; oysa ihtiyacımız olan, o ateşi farklı bir yönle yeniden tutuşturmaktır.

Yeni Perde Açılıyor: Şimdi Sıra Sizde

Bugüne kadar bir şirket için, bir kurum için, bir aile ya da toplum için yaşadınız. Peki ya şimdi?

Şimdi kendi projenizi başlatma zamanı.
– O hep ertelediğiniz kitabı yazın.
– Bahçenizi kurun, toprağa değin.
– Bir vakıf kurun, bir gencin hayatına dokunun.
– Belki bir podcast yayınlayın, belki dünyayı gezin.
– Blr şirket kurun, gençlere mentorluk yapın, yerel yönetime katkı sağlayın, sokak hayvanlarına bakın.
– Belki de sadece sabahları tutkuyla uyanmanızı sağlayacak bir amacın peşinden gidin.

Emeklilik, başkalarının ajandasından çıkıp kendi ajandanızı yazma fırsatıdır.

Yani bu, bir final değil; bir yeniden doğuş olabilir.

Dünya Emekliliği Nasıl Yeniden Tanımlıyor?

Emeklilik artık yalnızca “kenara çekilmek” anlamına gelmiyor. Gelişmiş ülkelerde bu kavram tamamen evrilmiş durumda.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada gibi ülkelerde insanlar emeklilikle birlikte encore career adını verdikleri ikinci bir kariyere başlıyor. Bu dönem, sosyal etki yaratma, danışmanlık yapma, yaratıcılığı keşfetme dönemi olarak görülüyor.

Japonya’da yaşlı nüfusun üretken kalması için aktif yaşlanma programları uygulanıyor. 65 yaş üstü bireyler gönüllü kamu hizmetlerinden mikro girişimciliğe kadar birçok alanda toplumla bağını sürdürüyor.

İsveç, Hollanda ve Almanya’da emekliler müzik, sanat, zanaat, doğa rehberliği ve yaşam koçluğu gibi üretken uğraşlara yönlendiriliyor. Devletler bu süreçleri maddi ve yapısal olarak da destekliyor.

Tüm bu örnekler, bize yeni bir tanım sunuyor:
Emeklilik = Seçme lüksü + Deneyimle yeniden başlama cesareti.

Türkiye’de Potansiyel Var Ama Kültürel Değişim Gerekli

Türkiye’de ise hâlâ emeklilik “dinlenme”, “çevreden kopma” veya “yavaşlama” olarak algılanıyor. Oysa bu yaklaşım hem birey için hem toplum için ciddi bir potansiyel kaybı yaratıyor.

– Oysa bir mühendisin, bir diplomatın, bir akademisyenin 65 yaşından sonra paylaşacak hayat boyu birikimi vardır.
– Oysa bir esnaf, bir sanatçı, bir girişimci, yılların tecrübesiyle topluma yön verebilir.
– Oysa “aktif emeklilik” politikaları, sosyal fayda kadar ekonomik büyümeye de katkı sunar.

Türkiye’nin yaşlanan nüfus yapısını avantaja çevirmek için bu anlayış dönüşümüne ihtiyacı var.
Emeklilik, bir toplumun yaş almışlarına verdiği rol tanımıdır. O rol yalnızca dinlenmekten ibaret olmamalıdır.

Hayat, İkinci Perdesini Açanlara Cömert Davranır

İnsanı hayatta tutan sadece kalp atışı değildir;
içindeki ateştir, tutkudur, meraktır, üretme arzusudur.
Eğer hâlâ öğrenmek istiyorsanız, eğer hâlâ paylaşmak istiyorsanız, eğer hâlâ sabah uyanmak için bir nedeniniz varsa;
siz emekli olmadınız—sadece yön değiştiriyorsunuz.

Benim size dostça tavsiyem:
Emeklilik demeyin, onun yerine deyin ki:
“Şimdi sıra bende.”
“Yeni bir meydan okumaya yelken açıyorum.”
“Artık hayatı başkalarının ajandasıyla değil, kendi tutkularımla yaşayacağım.”

Çünkü hayattan emekli olunmaz.
Sadece başka bir hayat sahnesine geçilir.

ÇOK OKUNANLAR