Sevgili İrem Hanım,
27 yaşındayım, 7 aydır çok ateşli bir sevgilim var. Ben bir anlık hevesin, heyecanın, dürtülerin kurbanı oldum.Sevgilimle küçük bir sexting oyununa giriştik. Hafif gergin bir günün ardından, “seni biraz dağıtayım” dedim…Ama mesajı ona değil…aile WhatsApp grubuna gönderdim. Evet, bildiğin “teyzeler, dayılar, babam ve büyük ihtimalle hâlâ tuşlu telefon kullanan halam”ın olduğu o gruba.Mesaj şöyleydi: “Yarın gece üzerimde bir şey olmayacak. Sadece seni bekliyor olacağım…” Bir tane de kırmızı iç çamaşırlı, aynadan çekilmiş selfie. Şu an babam gruptan çıktı, annem “Allah kahretsin bu bildirimleri nasıl siliyoruz” yazdı. Sevgilim gülüyor ama ben evlatlıktan reddedildim gibi hissediyorum. Ben bu olaydan nasıl sağ çıkarım? Soğukkanlı bir şekilde toparlamak mümkün mü? Yoksa direkt Himalayalara mı taşınayım?
Değerli Okurum,
Bu hepimizin başına gelebilir. Gerçekten.
Öncelikle şunu bil: Sexting, modern çağın aşk mektubu. Tek farkı… bazen bu mektuplar yanlış zarfa girip, doğrudan aile grubunun sinir uçlarına ulaşabiliyor. Aile WhatsApp grubuna erotik mesaj göndermek, evet, başlı başına bir küçük çaplı duygusal kriz. Ama bu krizi nasıl yönettiğin, olayın kendisinden çok daha önemli.
Krizi normalleştir, utanmayı değil, farkındalığı merkez al. Evet, utanıyor olman çok doğal. Ama buradaki asıl mesele “ne kadar utandığın” değil, kendine nasıl davrandığın. Kendine şunu hatırlat: “Ben kötü bir şey yapmadım. Sadece özel bir içeriği yanlış kişilere gönderdim.” Bu ikisi aynı şey değil. Ve bunu ayırmak seni utançtan çıkarır, sorumluluk alan bir yetişkin haline getirir.
Ailene mizahla yaklaş ama sınır çizmeyi unutma. Annen hâlâ “bildirim nasıl silinir” diye soruyorsa, vereceğin yanıt hem sevgi dolu hem yönlendirici olsun: ”Anneciğim, bildirimi silemezsin ama bu olayı hafızandan silebilirsin. Lütfen bu hakkını kullan.” Yani onların da bu konuyu fazla uzatmasına gerek kalmadan, tatlı sert bir şekilde durumu toparla. Unutma: Aileyle sınır koymak, sevgisizlik değil sağlıklı ilişkidir.
Partnerinle konuş. Bu olay seni etkilediyse, paylaş.Güldüğünüz şeyler bağ kurar, ama sustukların araya mesafe koyar.
“Bugün çok utandım ama seninle konuşunca hafifledim” gibi bir cümle kur. Bu olaydan sonra onunla arandaki tensel ya da duygusal bağın etkilenmemesi için açık iletişim önemli.
Kendine iyi davran. Olanı trajedi değil, talihsizlik olarak yeniden çerçevele. Kendimizi mahcup hissettiğimizde beyin “kaç, gizlen, sessiz kal” moduna girer. Ama yetişkinlik, bu refleksin karşısına kendine şefkatle yaklaşmayı koyabilmektir. Himalayalara taşınmana gerek yok.
Sadece bir süre halanın gözlerinin içine bakmaman yeterli. Bu olay seni tanımlamaz.
İçindeki sesi de duy: Ben insanca bir hata yaptım. Bu da geçer. Ve geçtikçe güçlendirir.
Sevgilime hiç erotik bir fotoğraf göndermedim.
Sevgili İrem,
30 yaşındayım 3 aydır sevgilim var … ama hâlâ ona erotik bir fotoğraf göndermedim. Evet, hiç. Ne iç çamaşırıyla poz, ne “bu sadece senin için” yazan bir selfie. Başta “gerek yok, daha başındayız” diyordum, şimdi içten içe düşünüyorum: Acaba geç mi kaldım? Bunu bekleyip söyleyemeyen biri olabilir mi? Yoksa ben fazla mı klasik kaldım? Ya da… seksüel ilgisini başka türlü tatmin ediyor olabilir mi? Kısaca: Modern çağın dijital tutkularında sınıfta mı kaldım, yoksa hâlâ geç değil mi?
Değerli Okurum,
Öncelikle şunu söyleyerek başlayayım:
Erotik fotoğraf göndermemek “geç kalmak” değil, “başka bir yol seçmek”tir.
Sexting — yani dijital flört, erotik mesajlaşma, özel kare paylaşımı… bunlar modern ilişkinin tatlı sosları olabilir. Ama her yemeğe o sos gerekmez.
Bazı ilişkilerde bu çok doğal akar, bazılarında hiç olmaz ve yine de aşk capcanlıdır.
Ama senin sorunun bu değil aslında. Senin zihnindeki asıl soru şu: “Ya o benden alamadığını başka bir yerde arıyorsa?” İşte bu noktada mesele sadece bir selfie değil, duygusal güvende hissetmek. Kendine dürüst ol: Gerçekten merak mı ediyorsun, yoksa korku mu duyuyorsun?
Erotik fotoğraf göndermek istiyorsan — o zaman neden olmasın? Ama sadece “ben de bunu yapmalıyım” diye düşünüyorsan, bu senin doğallığına aykırıysa, sırf “eksik kalmamak” için yapma.
Bence partnerinle açık ama korkutmayan bir sohbet yap. Şöyle sor:
“Böyle şeyleri seven biri misin? Sana göndersem hoşuna gider mi?” Bu soru, hem flört içerir hem sınırları test eder. Hem güveni arttırır hem seni rahatlatır. Ama cesaret ediyorsan… minik bir ilk adım da fena olmaz. Bu “yüzünü göstermeden gönderilen bir omuz” da olabilir, “bugün sadece senin gözlerin için” diye bir not da. Erotizm bazen çıplaklık değil, sadece niyettir. Ve niyet, çekim yaratır.
Geç kalmadın. Sadece kendi ritminde ilerliyorsun. Modern olmak, dijital seksi zorunlu kılmak değil; ilişkideki arzuyu doğru dilde paylaşmak demek. Senin dilin hangisiyse, onu kullanmaya devam et.
Sevgilim biraz daha çılgın olmamı istiyor
İrem Habım merhaba,
33 yaşında bir kadınım. 1,5 yıldır beraberim. Geçen gün sevgilim “her şey çok güzel, ama biraz daha çılgın olabilir misin?” dedi. Önce güldüm, “ne demek o şimdi?” dedim. “Yani ne bileyim,” dedi, “biraz daha sürprizli, biraz daha… cesur.” İçimdeki içli köfte kadını düşündüm. Yani ben romantik planlar yaparım, kahvaltıda pancake yaparım, tatiller planlarım, sevişince sevdiğimi de söylerim. Ama şimdi kafamda dönüp duran soru şu: Ne yani? Ben fazla güvenli, fazla öngörülebilir, hatta sıkıcı biri mi oldum?
“Çılgınlık” derken ne kastediyor? Beni dönüştürmeye mi çalışıyor, yoksa başka bir kıvılcım mı arıyor?
Değerli Okurum,
Öncelikle Sakin olmak, sıkıcı olmak değildir.
Ama kabul edelim, modern ilişkilerde bazen “güvenli liman” olmakla “heyecan yaratmak” arasındaki denge karışabiliyor. Ve bazı partnerler, bu güvenli alan içinde “küçük fırtınalar” hayal ediyor olabilirler. Sevgilinin “biraz daha çılgın olabilir misin?” sorusu aslında büyük ihtimalle: “Ben seni seviyorum ama ilişkimizde biraz daha sürpriz, biraz daha oyun, biraz daha spontanlık olsun isterim” demek.
Ama burada önemli olan şu: Bu istek seni değiştirmeye çalışan bir eleştiri mi, yoksa ilişkiyi renklendirme çağrısı mı? Önce şunu sor: Bu yorum seni daraltıyor mu, yoksa sana alan mı açıyor? Eğer bu söz seni “yetersiz” hissettirdiyse, bir dur. Kimse seni yeniden yaratma hakkına sahip değil. Ama seni biraz daha merak eden, sende daha önce olmayan bir enerjiyi canlandırmak isteyen bir sevgili varsa — orada düşünmeye değer bir şeyler var demektir.
“Çılgın” kelimesi üzerine düşün. Bu kelime bazen “iç çamaşırınla dans et” gibi algılanır ama çoğu zaman: “Gel tatilde rota değiştirelim”, “Beni arayıp ‘seni kaçırmaya geliyorum’ de”, “Yatakta birden başka bir rol oynayalım” gibi spontane anlar demektir.
Yani mesele şov yapmak değil, sınırlarının dışına küçük küçük taşmaktır.
Kendine şunu sor: Sürpriz yaratmak sana da iyi gelir mi?Çünkü bazen biz de “önce işleri yoluna koyalım, sonra eğleniriz” moduna gireriz.
Ama hayat hep “sonra”yı beklerken geçer.
Yani belki senin de içinden geçen ama cesaret edemediğin o küçük “çılgınlıklar” artık sana da iyi gelecek bir alan yaratabilir.
Partnerinle açık açık konuş. Şöyle de:
“Bana ‘çılgın’ dediğinde neyi hayal ediyorsun? Belki birlikte deneyebileceğimiz bir şey olur.”
Bu hem onu daha iyi anlamanı sağlar, hem senin sınırlarını belirlemeni.
Ve unutma:Sen bir karakter değilsin, bir ruhsun. Senin sınırların senin güvenliğin. Ama bazen o sınırları sadece kendin için esnettiğinde, hem sen hem o yeniden nefes alırsınız.