İsrail, cuma günü sabaha karşı saatlerinde İran’a saldırmaya başladı, bu saldırılar devam ediyor.
Bildiğimiz İran da zaman zaman İsrail’e misilleme yapıyor, füzeler ve dronlar yolluyor.
İki ülke arasında bir savaş olduğu muhakkak ama bu nasıl bir savaş?
Ne İsrail’in İran’ı işgal etmek, onun topraklarını ele geçirmek gibi bir niyeti olabilir bu savaşta ne de İran’ın kalkıp İsrail’i işgal etmek gibi bir niyeti.
İsrail diyor ki, “Sen yarın nükleer silah sahini olacaksın, onunla da beni vuracaksın, en iyisi sen nükleer silaha sahip olmadan ben seni vurayım.”
İran’da diyor ki beni vurursan karşılığını görürsün.
İsrail saldırının ilk günü kolayca yapabileceği halde İran’ın enerji tesislerini ve nükleer altyapısını vurmadı. Sadece nükleer üst yapıyı vurarak isterse o altyapıyı da yok edebileceğini gösterdi.
İran ise biraz çaresiz durumda. Füzelerini ateşlese bir türlü ateşlemese bir türlü. Ateşlediği zaman bu füzelerin yeri belli olacak, belki bir daha aynı rampadan füze fırlatamayacak. Ateşlemese saldırıya cevap vermemiş olacak. Ateşledi. İsrail’de sivil yerleşimlere düşen bu füzeler hasar da yaratıyor, en önemlisi İsrail halkına terör salıyor.
Bu savaşta tek bir kara askeri bile yok. Deniz askeri de yok. İsrail tarafında pilotlar ve uçaklar var ama İran tarafında onlar da yoklar, savaşın parçası değiller.
Uzaktan fırlatılan füzeler ve dronlarla yürütülen savaş, bilim kurgu filmlerini andırıyor aslında. Robotlar savaşıyor, insanlar ölüyor.
Her savaş gibi bu savaşın da kendine göre bir mantığı ve arka plan matematiği var elbette.
Örneğin İsrail açısında Hamas’la yürüttüğü savaş özellikle ilk evrelerinde çok pahalıydı. Çünkü Hamas’ın birkaç yüz dolara malettiği ‘füze’lerini havada yakalamak için yüzbinlerce dolarlık savunma füzeleri kullanılıyordu. Hamas bunlardan binlercesini attı ve İsrail halkı o füzeleri havada avlamanın bedelini önümüzdeki yıllarda enflasyon olarak ödeyecek.
Buna karşılık İsrail’in İran’a yönelik saldırısı İsrail açısından ‘ucuz’ geliyor. Çünkü İsrail bugün üçüncü gün, henüz tek bir uçak bile kaybetmiş değil. İran kendisi açısından çok değerli ve pahalı füzelerini fırlatıp duruyor ama onları yeniden yerine koyma hızı mümkün değil fırlatma hızına yetişebilsin. Yani sonunda füzesi bitecek.
Durumu endişeyle izleyen bir başka ülke Rusya. İran’ın füzeleri eğer İran’a lazımsa, Rusya’ya bunlardan veremeyecek demektir. Bu da Ukrayna’da Rusya’nın saldırı gücünün zayıflaması anlamına gelir.
Buna karşılık İsrail kendi savunma füze eksiğini çoktan tamamladı, Hamas’a karşı kullandıklarını yerine koydu.
Şu görülüyor: İsrail saldırıyor ve görece daha başarılı gibi duruyor ama İran’a öldürücü darbeyi vurabilmiş değil, vurabilecek gibi de değil. Onun yerine İran’ı uzun süreli çatışmaya çekip içten zayıf düşürmeye çalışıyor. Gerçekten de İran rejimi çok da kuvvetli bir pozisyonda değil. Savaş zaten pek parlak olmayan ekonomisini daha da kötü duruma sokacak.
Yalnız uzayan savaşların bir riski var: Çatışma uzadıkça başka güçlerin dolaylı veya doğrudan dahil olması riski var. Örneğin Çin, İran’a malzeme satmaya başlarsa, askeri mühimmat gönderirse ve Rusya da bu ticarete aracılık ederse ne olacak? Bu durum İsrail’in hoşuna gider mi?
Öte yandan daha cuma sabahından beri net biçimde görüyoruz: İran’ın bir hava savunma sistemi yok. Bunu İsrail daha önce yok etmişti zaten. Şimdi bu sayede İsrail uçakları ellerini kollarını sallayarak İran’a gidiyor, istedikleri yeri vurup dönüyorlar.
Buna bir de 5. nesil savaş uçakları olan F-35’lerin verdiği ekstra elektronik imkanları eklediğinizde, İran’ın çok parlak bir duruma olmadığını görüyorsunuz.
Şöyle düşünün: Bir F-35 uçağı, beraberinde 10’dan fazla jet motorlu İHA ile birlikte uçabilir. Yani 200 uçak dediğinizde 2200 uçan silahlı araçtan söz etmiş oluyorsunuz. O tek uçak kontrol ettiği 10 İHA’yı istediği hedeflere yollayabilir. Bunlar düşürülse bile “ucuz” oldukları için gözden çıkarılabilirler.
İsrail saldırısı dediğimizde böyle muazzam bir saldırıdan söz ediyoruz.
Bir an hayal edin, Türkiye’nin F-35’leri olsaydı, ya da yarın Kaan Hava Kuvvetlerine katıldığında, bunlar da jet motorlu Kızılelma’larla birlikte uçacaklar. ‘İHA’ların çarpan etkisi yapması’ tam olarak bu işte.
Tuhaf bilim kurgu savaşları çağında yaşıyoruz. Ve bilimi, teknolojisi olan bu savaşları kazanıyor.