Seks çok iyi taa ki duygusal bağ kurduğum ana kadar
21 Haziran 2025

Değerli okurlarım,

Yaklaşık 3 yıldır her cumartesi sizden gelen soruları yanıtlıyorum…

Kimi zaman kalbinize dokundum, kimi zaman siz benimkine…

Her bir mektubunuz, ilişkilerin, arzuların, kırgınlıkların ve umutların ortak dili oldu.

O kadar çok soru birikti ki!

İçlerinden seçtiğim 100’ü aşkın en özel mektubu ve yanıtlarımı artık bir kitapta topladım:

“Yatağın İki Ucu”

Ve bu kitabın en kıymetli parçalarından biri de, sevgili babam — duayen ürolog ve androloji uzmanı — Prof. Dr. Halim Hattat’ın kaleme aldığı içten sunuş yazısı oldu.

Bu köşeyi bana açan 10 Haber ailesine ve desteğini her zaman hissettiren İsmet Berkan’a da gönülden teşekkür ederim.

Bu özel seçki artık raflarda.

Sizlerle buluşturmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

***

Merhaba İrem Hanım, ben 32 yaşında bekar bir erkeğim. Şu an 5 aydır birlikte olduğum biri var — başta casual başladı, ama sonra bir şeyler değişti. Seks çok iyi, birlikteyken çok gülüyoruz, tatillere gidiyoruz falan ama geçen gün bana şöyle dedi: “Ben artık biriyle duygusal bağ kurmadan seks yapamıyorum.” Ve ben orada kalakaldım. Çünkü ben de tam tersiyim. Duygusal bağ kurduğum an, elim ayağım çekiliyor. Sanki birine gerçekten bağlanırsam, seks artık performans gibi oluyor, içtenliğini yitiriyor. Peki biz ne yapalım?

Değerli Okurum,

Öncelikle bir şeyin altını çizelim: Kimse cinselliği “tek bir formatta” yaşamak zorunda değil. Ama duygusal bağla seks arasında bu kadar ters yönlerde savruluyorsanız, bu sadece bir libidodan ibaret değil — bu, iki farklı “bağlanma stilinin yatakta dansı” demektir.

Senin yaşadığın, çoğu zaman kaygılı-kaçınan bağlanma modelinin cinsel yansıması.

Duygusal yakınlık seni iyi hissettirmek yerine “sıkışmış” hissettiriyor olabilir. Çünkü içten içe şu korku çalışıyor olabilir: “Seversem, kaybederim. Yaklaşırsam, özgürlüğümü kaybederim.”

Bu durumda yakınlık, bir tehdit gibi kodlanıyor. Bu yüzden bağlanınca performans artıyor gibi değil, baskı artıyor gibi oluyor. Partnerin ise daha çok “bağ kurmadan haz alamam” noktasında duruyor — bu da çoğu zaman güven temelli bağlanma ihtiyacının bir yansıması. Yani onun için çıplaklık, önce duygusal bir soyunmayı gerektiriyor.

Peki ne yapmalı? Açık açık konuşun. Bu, “sen duygusal, ben tensel” gibi basitleştirilmiş etiketlerin ötesine geçmeli. İkiniz de neden böyle hissettiğinizi anlamaya çalışın. Amaç sınır koymak değil, sınırları tanımak. Bazen bağ kurmak istemeyen biri, kendini ilişkide yavaş yavaş sabote etmeye başlar. Bunun farkında olun.Birlikte terapi düşünün. Özellikle biri bağ istiyor, diğeri kaçıyorsa, bu döngü “kedi-fare oyunu”na dönebilir. Ve inanın, sonunda ne kedi mutlu olur ne fare.

Cinsellik sadece bir bedenin diğerine teması değil. Bazıları önce kalpten çıkar, bazıları doğrudan pantolondan. Önemli olan aynı yönü seçip seçmediğiniz…

Sevgilim ‘tek eşliliğin bize göre olmadığını’ düşünüyor

Merhaba İrem Hanım, ben 35 yaşında bir kadınım. 2 yıldır birlikte olduğum bir sevgilim var. Onu gerçekten seviyorum. Aramızda müthiş bir bağ var: hem kafa olarak hem yatakta uyumluyuz. Ama son 6 aydır beni düşündüren, hatta içten içe yiyip bitiren bir şey var. Sevgilim ‘tek eşliliğin bize göre olmadığını’ düşünüyor. “Cinsellik başka, sevgi başka” diyor. “Ben sana bağlıyım ama özgür de hissetmek istiyorum” diye açıklıyor. Birlikte açık ilişki deneyelim mi diye sorduktan sonra ben evet dedim, çünkü onu kaybetmek istemedim. Ama ne zaman başkasıyla görüştüğünü bilsem, içimde taş gibi bir şey oturuyor. Benimki kıskançlık mı, içe dönük tek eşlilik kodu mu, yoksa bu düzen gerçekten bana göre değil mi?

Değerli Okurum
Şimdi dürüst olalım: Her cinsel model, herkese göre değil. Tıpkı her pozisyonun herkese uygun olmaması gibi (hem duygusal hem fiziksel anlamda). Sen “ben bunu yaparım, yeter ki o beni sevsin” demişsin. Ama aşk, fedakârlıkla değil, gerçeklikle yürür. Bir ilişki modelini, sevdiğin kişi için denemek bir şeydir. Ama bunu kendine rağmen sürdürmeye çalışmak bambaşka bir şeydir.

Açık ilişki savunucuları sıkça şu argümanı getirir: “İnsan tek kişiye ait değildir. Beden özgür olmalı.”

Evet, olabilir. Ama unutulmamalı:

Bazılarımız için aidiyet hissi, sadece zihinsel bir kavram değil; cinsel bir ihtiyaçtır. Senin yaşadığın kıskançlık değil sadece. Bu, “duygusal güvenli alanının” tehdit altında olması.Çünkü onun başkasıyla geçirdiği her an, senin dünyanda “biz” duygusunu biraz daha sarsıyor. Yani mesele sadece “o biriyle yattı mı?” değil.

Peki ne yapmalı?Sınırlarını tanımla. Açık ilişki bazen “haydi hep birlikte özgür olalım” diye pazarlanır. Ama senin özgürlüğün nerede daralıyorsa, işte sınırın orasıdır.

İyi hissettiğin model buysa ok, ama değilse… Kimse açık ilişkiyi “anlamak zorunda” değil. Bazı insanlar tek kişilik aşkla çoğalır, bazılarıysa bölünerek. İç sesini susturma. Modern olmak, her moda ilişki biçimini denemek değil. Modern olmak, neye evet, neye hayır dediğini bilerek sevmek.İlişki modelleri kişisel tercihtir. Ama hangi modelde olursan ol, “Seni seviyorum ama başka bedenler de istiyorum” cümlesine verdiğin duygusal tepkiyi küçümseme.O tepki, senin sevgiden ne anladığını anlatır.

Partnerim porno izliyor, ama benimle cinsellik yaşamakta isteksiz

İrem Hanım merhaba, ben 29 yaşındayım, 3 yıldır birlikte yaşadığım bir erkek arkadaşım var. İlk yıl cinsel hayatımız gayet düzenliydi. Ama son bir yıldır, neredeyse sıfır temas. Haftada bir sarılma, ayda bir seks. Ama bu arada ben ne mi fark ettim? Onun telefonundaki geçmişe bir göz attım. Evet: porno! Yani sevgilim seks yapmıyor değil, sadece benimle yapmıyor.Benimle gerçeklik fazla mı geliyor?Yoksa bu bir bağımlılık mı, kaçış mı? Onun “rahatlatıcı bir alışkanlık” dediği şey, benim için “reddedilmenin dijital hali” gibi. Beni çekici bulmadığını düşünüyorum. Bedenimle bir problemi mi var? Bu aralar aynaya bakamıyorum. Yardım edin.

Değerli Okurum,
Bir zamanlar “yasak meyve” olan pornografi, bugün telefonların kilit ekranından sadece 2 kaydırma uzakta. Seninki çok tipik ama çok konuşulmayan bir mesele: Porno tüketimi artarken, gerçek temas azalıyor.

Öncelikle şunu söyleyelim: Porno izlemek tek başına bir sorun değildir.Tıpkı çikolata yemek gibi: Tadında yenirse keyif, fazlası baş ağrısı.

Ama senin durumunda asıl mesele: “Partnerim benimle cinsel yakınlık kurmuyor — ama başkalarının sahte fantezilerine enerji harcıyor.”

Ve evet, bu noktada ister istemez kafanda şu cümle oluşuyor: “Ben neden artık tercih edilmiyorum?”

Bazen biri için gerçek cinsellik, “sorumluluk” gibi hissedilir. Karşı tarafın duygularını, tepkilerini, arzularını hesaba katmak gerekir.

Porno ise “tek kişilik oyun”. Tepki yok, beklenti yok, performans kaygısı sıfır. Yani bu bir “rahatlama” değil, kontrol takıntısı olabilir.

Pornoya bağlılık, gerçek bedeni yabancılaştırır.

Aşırı porno kullanımı, beyinde dopamin reseptörlerini köreltebilir.Yani kişi, sürekli yüksek uyarıcılara maruz kaldıkça, gerçek bir ten dokunuşu yeterli uyarımı sağlamaz hale gelebilir.

Bu, cinsel isteksizlik değil, uyarılma biçiminin bozulmasıdır.

Aradaki ilişki duygusal olarak da erozyona uğruyor olabilir.Seninle kurduğu bağda bir kırılma, çatışma ya da duygusal kopuş varsa, seks de bundan nasibini alır. Çünkü tensellik sadece fiziksel değil, psikolojik bir alandır.

Peki ne yapmalı? Konuşmadan çözemezsin.

Bu konuyu “yargılamadan” ama net bir şekilde açmalısın. “Porno izleme” değil, “bizim aramızdaki tensel temas neden bu kadar azaldı?” sorusu konuşulmalı.Onu suçlamak yerine, kendi duygularını ifade et.

“Beni çekici bulmadığını düşünüyorum.”

“Yalnız hissetmeye başladım.”

“Senin için bu normal olabilir ama ben dışarıda kaldığımı hissediyorum.”

Gerekirse çift terapisi ya da bir cinsel terapistle profesyonel destek almak, konuyu kişisel bir utanç hikayesi olmaktan çıkarır.

Porno bağımlılığı varsa, senin değerin değil, onun baş etme şekli sorgulanmalıdır. Ve asıl mesele, bir ilişki içinde yalnız kalmaktır. Çünkü bazen birlikteyken yalnız hissetmek insanı en çok yorar.

İsteksizlik senin suçun değil, ama sessizlik senin sorumluluğun olabilir. Bu sorunu kendi içine gömmek yerine, onu “görünür” kılarsan çözüm de görünür olur.

ÇOK OKUNANLAR