Sedat Ergin, geçen ay kaybettiğimiz kadri bilinmemiş ressam Haslet Soyöz’ü yazdı
23 Haziran 2025

Geçen ay ülkemizin değerli bir çizerini, Haslet Soyöz’ü kaybettik. Haslet, yakın tarihimizde Türk basınında ön plana çıkmış hatırı sayılır çizerlerden biriydi. 

Mesleğe 1970’li yılların sonunda İsmail Cem’in çıkardığı Politika gazetesinde başlamış, ardından Vatan, Dünya, Cumhuriyet ve Demokrat gibi gazetelerde çalışmıştı. 1982 yılından bu yana çizdiği Milliyet ile özdeşleşmişti. 

Tam 43 yıl süren bir beraberlikten söz ediyoruz. Milliyet’in marka isimlerinden biri olarak gazetenin tarihinde özel bir yeri olduğunu vurgulamalıyız. Kendi özgün çizgisini ve kahramanlarını yaratmıştı. “Küçümen” bunlar arasında en yakından tanıdığımız karakterdi. 

Milliyet’te yönetici olduğum 2005-2009 döneminde Haslet’i tanıma imkanım olmuştu. İlk bakışta biraz içine kapanık biri olarak bulabilirdiniz onu. Ancak size pencerelerini açtığında gerisinde cana yakın, hoş bir insanla karşılaşırdınız. Galiba içinde bir Küçümen saklıydı.

Haslet, ne yazık ki uzun bir zamandır ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Son aylarda durumu hızla kötüleşiyordu. Mayıs ayı başında eşi Ayla’yı aradığımda, anlattıklarından Haslet’in sağlık durumunun artık geri çevrilemeyecek bir seyre girdiğini anlamıştım. 

Onu 28 Mayısta Levent Camii’nden uğurladık. Buradan götürüldüğü Sakarya’nın Geyve Bağlarbaşı Köyü Mezarlığı’nda toprağa verildi aynı günün akşamı. 

Sevgili eşi ve Milliyet Sanat’ın Görsel Yönetmeni Ayla Dündar’a ve oğlu Kerem’e başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Haslet, gazete çizerliğinin yanı sıra kayda değer bir ressamdı da… Özellikle deniz-kıyı manzaralarını, gemileri, deniz fenerlerini, uçakları tutkuyla resmettiği tabloları gerçekten usta işidir. Açtığı sergiler her zaman tematik bir nitelik taşımıştır. İlk resim sergisini Aralık 2003’te “Cennetin Gemileri” başlığı altında açmıştır. Bunu, 2007 yılındaki “Vesait-i Havaiye, Berriye, Bahriye/Kara, Deniz Taşıtları” sergisi izlemiştir. Mayıs 2013’te açtığı “Delkos’tan Karaburun’a” sergisi İstanbul‘un Avrupa yakasında Karadeniz sahilindeki Karaburun’u ve çevresini konu alıyordu. 

Benim en sevdiğim sergilerinden biri 2016 yılında açtığı “Fenerler”di. Türkiye’nin çok bilinen deniz fenerlerini resmetmişti. “Türk Armatörlerinin Buharlı Gemileri” sergisi ise Nisan 2019’da açılmıştı. 2023 Ekim ayında açtığı en son sergisi “Karanın Bittiği Mavi” adını taşıyordu. Sergilerinin hepsine Rahmi Koç Müzesi ev sahipliği yaptı.

Gemi portreciliği Türkiye’de çok gelişmiş bir alan değil. Mustafa Aydemir’in yazdığına göre, bu açıdan “Haslet Soyöz’ün resimleri büyük bir boşluğu dolduran belgesel nitelikli önemli bir olaydır.” Aydemir, “Haslet, bu gemileri hem bizlere hem de gelecek kuşaklara aktararak önemli bir tarihi görevi üstlenmiştir” diye yazıyor.

Özellikle gemileri konu alan sergileri ve bunların kitapları Türkiye’nin denizcilik kültürünün, tarihinin önemli bir parçasıdır. Keşke, bütün bu eserleri tek bir katalogda toplanıp bundan sonraki kuşaklara da iletilebilse. Her halükarda Türkiye’nin denizcilik camiasının Haslet’in bu eserlerine sahip çıkması ve kalıcılaştırması ülkemizde denizcilik kültürünü yaşatmak bakımından da önemli bir görev olacaktır.

Paylaştığım fotoğraf, 2018 yılında açtığı “Türk Armatörlerinin Buharlı Gemileri” sergisinin açılışında çekilmişti. Haslet’in kendisini çok mutlu hissettiği bir gündü.

Haslet Soyöz’ün ressamlığı ne yazık ki Türk kamuoyunda yeteri ölçüde fark edilmiş değildir. Kanaatimce, hiç olmazsa bundan sonra çizerliği kadar eşit bir ağırlıkla vurgulanması gerekir.

Haslet Soyöz, yıllar önce bana “Kahire Seferi” isimli tablosunu hediye etmişti. Bu tablosu 2007 yılında açtığı sergisinde yer alan eserlerinden biriydi. 

Fonda Mısır’daki bir piramit ve onun yakınından uçan Fransız yapımı Bleriot tipi bir tayyare görüyoruz. Bu tablo, 1914 yılında Kahire’ye kadar uçan Salim ve Kamil Beyler’in hatırasını yaşatıyor. Daha önce aynı yıl Kahire’ye gitmeye çalışan iki ayrı ekipteki pilotlarımız ne yazık ki yolculuklarını tamamlayamamışlardı. İki ayrı kazada toplam dört pilottan üçü ölmüş, biri yaralı kurtulmuştu. Aslında Salim ve Kamil Beyler’in çıktığı üçüncü Kahire seferi denemesi de tayyarelerinin Edremit’te düşmesi nedeniyle ilk başta yarıda kalmış. Bunun üzerine Fransa’dan getirilen yeni bir tayyare ve pilotlarımız gemiyle Beyrut’a gönderilmiş. Beyrut’a vardıktan sonra 1 Mayıs 1914’te Kudüs’e doğru havalanan pilotlarımız, sırasıyla El Ariş, Port Sait, Telel Kebir etaplarını aşarak 9 Mayıs 1914 Cumartesi günü Kahire semalarında uçmuş.

Bu yönüyle bakıldığında, Haslet Soyöz yalnızca denizlere, gemilere ve deniz fenerlerine değil, eski uçaklara ve Türkiye’nin havacılık tarihine de meraklıydı. Bu sergisinde resmettiği uçakların, “Kahire Seferi” gibi, havacılık tarihimizde gerçekten özel yerleri var. Bu eserler ülkemizde havacılık kültürünün de ayrılmaz birer parçası olarak görülmelidir.

Rahmi Koç, “Kara, Deniz ve Hava Taşıtları” sergisinin kitabına yazdığı önsözde, “Haslet Soyöz’ü birçoğumuz karikatürist olarak tanır. Oysa kendisi birinci sınıf bir ressamdır. Yağlıboya üzerine çalışır ve hem gemi, hem tren, hem de uçak tabloları yapar. Şimdiye kadar bu üç konuyu bu kadar detaylı işleyen bir ressam görmedim” diye yazdıktan sonra eklemiş: “Ayrıca enteresan bir şahsiyettir. Hayatın her dakikasından zevk almıştır. Kendisi ile barışıktır ve dostluğuna doyum olmaz.”

Haslet, ister gemi ister uçak olsun, konu aldığı nesneleri, mekanları onlara kimlikleri, kişilikleri olan canlılar gibi yaklaşarak, onlara ruh katarak tasvir etmiştir. Onları resmederken tuvale ne kadar sevgiyle dokunduğunu hissetmemek mümkün değildir.

Haslet’i özleyeceğiz…

***

Sedat Ergin’in bu yazısı onun Instagram hesabından alınmıştır.

ÇOK OKUNANLAR