Merkez Bankası TL’yi desteklemek üzere yeni makroihtiyati tedbirleri devreye aldı. Kısa vade mevduatta TÜFE koruması getirilirken, KKM hesapları için belirlenen asgari faiz oranı politika faizinin yüzde 50’sinden yüzde 40’ına indirildi.
Sıkılaşma adımlarını sürdüren Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) jeopolitik risklerin yükseldiği bir dönemde TL’yi güçlendirecek adımlarını sürdürüyor. Merkez bu kapsamda yeni makroihtiyati önlemler yayınladı.
Merkez Bankası, geçen hafta Para Politikaları Kurulu (PPK) toplantısının ardından cuma gece yarısı parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve Türk Lirası’na (TL) geçişi desteklemek amacıyla bir dizi önlemler açıkladı.
Merkez’in açıkladığı önlemler şu şekilde:
“* Gerçek kişi TL mevduat payı yüzde 60’ın altında olan bankalar için hedef oranlar artırılırken, yüzde 60 ile yüzde 65 arasında olan bankalara aylık 0,4 puan artış hedefi getirildi.
* Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranı yüzde 33’ten yüzde 40’a yükseltildi.
* KKM hesapları için belirlenen asgari oranı politika faizinin yüzde 50’sinden yüzde 40’ına indirildi.
* KKM’den TL’ye geçiş hedefi kaldırılırken KKM’nin yenilenmesi ve TL’ye geçişine ilişkin toplam hedef korundu.
* 1 aydan uzun vadelerde de değişken faizli TL mevduat hesabı açılabilmesine imkân sağlandı. Ayrıca, TÜFE, ÜFE ve TLREF’e endeksli mevduat için zorunlu karşılık oranı tüm vadelerde yüzde 10 olarak belirlendi.
* Yabancı para mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı yüzde 4’ten yüzde 2,5’e indirildi.”
Uzmanlara göre TCMB son dönemde attığı adımlar, döviz talebini sınırlamayı, para piyasası fonlarına olan ilgiyi azaltmayı ve TL mevduatına yönelimi artırmayı hedefliyor. Bu kapsamda, gerçek kişilerin TL mevduat oranlarına dair belirlenen hedefler ön plana çıkarken, Kur Korumalı Mevduat’ın sistemden çıkarılması için yeni adımlar atılıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 13 Haziran haftası itibarıyla KKM hesap bakiyesi 517,5 milyar TL seviyesine indi. Bu tutar, toplam mevduatın yalnızca yüzde 2,5’ine denk geliyor. Ancak son haftalarda KKM’deki düşüş ivmesinin yavaşladığı dikkat çekti. Yeni makroihtiyati önlemlerle bu düşüşün hızlandırılması amaçlanıyor.
Ekonomim’in derlemesine göre öne çıkan yeni uygulamalardan biri, değişken faizli mevduat ürünlerine sağlanan zorunlu karşılık avantajı oldu. Bu tür ürünler geçmişte, özellikle 2019 yılında kamu bankaları tarafından enflasyona endeksli olarak sunulmuş ve 92-370 gün vadeyle piyasaya sürülmüştü. Ancak o dönemde yükselen enflasyon, bu ürünlere olan ilgiyi sınırlı tuttu.
Yeni düzenlemeyle birlikte Merkez Bankası, değişken faizli mevduatların en az 1 ay vadeyle açılabilmesine olanak tanıdı. Ayrıca bu ürünler yalnızca TÜFE veya ÜFE’ye değil, TLREF’e endeksli olarak da sunulabilecek. Bu tür mevduatlar için zorunlu karşılık oranı vadeye bakılmaksızın yüzde 10 olarak belirlendi. Mevcut sistemde ise standart TL mevduatlarda bu oranlar yüzde 10 ile 17 arasında değişiyor. Örneğin, 1 aya ve 3 aya kadar vadeli TL mevduatlarda zorunlu karşılık oranı yüzde 17 seviyesinde bulunuyor. Bu fark, bankaların değişken faizli ürünleri daha cazip hale getirmesine neden olabilir.
Uzmanlar, söz konusu düzenlemelerle Merkez Bankası’nın para piyasası fonlarından TL mevduata geçişi desteklemeyi ve belirsizlik dönemlerinde döviz talebine karşı TL’yi güçlü kılmayı hedeflediğini belirtiyor.
Merkez Bankası, döviz mevduatlarına yönelik zorunlu karşılık oranlarında yaptığı indirimi ise “normalleşme adımı” olarak tanımlıyor. Bu düzenlemenin bankalarda döviz faizlerinde hareketlilik yaratabileceği değerlendiriliyor.
Merkez Bankası’nın verilerine göre, yıl başından bu yana yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları parite etkisinden arındırılmış olarak 14,5 milyar doların üzerinde artış gösterdi. Döviz talebindeki artış, 19 Mart’ta Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan siyasi gelişmelerin ardından hız kazandı. Mayıs ayının son haftasından itibaren üç hafta boyunca düşüş gözlense de, 13 Haziran haftasında parite etkisinden arındırılmış olarak 2,9 milyar artış kaydedildi.
Ayrıca, İran ile İsrail arasında yaşanan gerilimle birlikte döviz piyasalarında dalgalanma arttı. Bu süreçte Merkez Bankası’nın döviz kurlarındaki hareketliliğe müdahale etmek amacıyla yüklü döviz satışı gerçekleştirdiği bildirildi.