Armut Piş, Ağzıma Düş Olmaz
02 Temmuz 2025

Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim, zeki ve başarılı bir dostumla uzun bir akşam yemeği sohbetindeydik. Laf döndü dolaştı, ilişkiler meselesine geldi. Yalnızlıktan yakındı.

“Yahu,” dedi, “aradığım gibi bir kadın bir türlü karşıma çıkmıyor. Benim gibi düşünecek, birlikte işler yapabileceğim, ‘ben leb demeden leblebiyi anlayacak’, ilham verecek ama bir yandan da yüksek beklentili, yorucu, ‘high maintenance’ biri olmayacak…”

Birbiri ardına sıraladığı ideal kadın profili, aslında çağımızın ortak sancısını özetliyordu.

Bir yanda beklentiler tavanda, öte yanda sabır tabanda.

Bir yanda “mükemmel partner” arayışı, öte yanda bağ kurma becerimizin giderek körelmesi.

Ona şöyle sordum:

“Peki senin hayalini kurduğun kadında, benzer özellikleri arayan biri varsa ve seni bulamıyorsa?”

Bir an sustu. Gülümsedi.

Sözsüz kalan bu an, sadece aşk ilişkilerine değil; iş dünyasında kurulamayan ortaklıklara, yarım kalan hayallere de tuttuğu aynayla değerliydi.

İlişki mi İstiyorsun? Girişimcilik Ruhunu Yanına Al

Artık hiçbir şey kendiliğinden olmuyor.

Armut pişip ağzımıza düşmüyor.

Ne işte, ne aşkta.

Nasıl ki iyi bir girişim yatırımcıyı ikna etmek için strateji, emek ve sahici bir hikâye gerektiriyorsa; sağlam bir ilişki de aynı bilinçli çabayı, aynı içtenlikli teması istiyor.

Bugün iş dünyasında “iş geliştirme” diye bir uzmanlık alanı varsa, özel hayatımızda da “aşk ya da ilişki geliştirme” diye bir kavram olmalı.

Birlikte yenen samimi bir akşam yemeği, mum ışığında derin bir sohbet, abartısız ama özenli bir görünüm, bağırmadan, gösteriş yapmadan kurulan bir iletişim…

Bunlar hâlâ işe yarıyor. Çünkü ilişki de bir yatırım işidir.

Zaman ayırırsan, emek verirsen, niyetini açık tutarsan karşılığını alırsın.

Ama yatırım niyetin yoksa, hiçbir fon seni kurtaramaz.

Çöpçatan Teyzeler mi Daha İsabetliydi, Yoksa Algoritmalar mı?

Eskiden her şey daha kolaydı belki de.

Mahalledeki teyze, gelen giden gençleri göz ucuyla süzer, “senin oğlana bizim komşunun kızı çok iyi gider” derdi.

Denkliğe, karakter uyumuna, aile yapısına bakılırdı. Kimse piyango çekmiyordu.

Şimdi Tinder’dan LinkedIn’e, Instagram’dan sanat galalarına kadar her yer birer modern çöpçatanlık sahası.

Ama hâlâ neden bu kadar çok insan yalnız?

Çünkü beklenti çok yüksek, sabır ise çok az.

Birini gerçekten tanımaya fırsat vermeden geçiyoruz.

İki mesajda bağ kurmak, üç buluşmada karar vermek istiyoruz.

Hiçbir yatırımcı böyle davranmaz.

Eskiden birini görmek için balkondan üç kez geçmek yeterdi.

Şimdi onun 3.000 fotoğrafına bakıyoruz, hâlâ “emin değilim” diyoruz.

Aşkın Lüksü Gösterişte Değil, Derinlikte

Aşkın şifresi aslında çok sade.

Ama biz onu karmaşıklaştırmayı tercih ediyoruz.

Çünkü biz gösterişi öğrendik, derinliği değil.

Çünkü “cool olmak”, “ulaşılmaz durmak” değerli zannedildi.

Bugün erkekler “yüksek beklentili kadınlar hayatı zorlaştırıyor” diye dert yanarken; kadınlar da “adam gibi adam kalmadı” diyor.

Halbuki mesele lüks ya da masraf değil.

Mesele, duygusal yatırımın bir karşılık bulması.

Birlikte susabilmek, bir sabah kahvesinde aynı sessizliği paylaşabilmek, kötü gününde yanında durabilmek…

İşte bunlar aşkın gerçek lüksüdür.

Erkeklerin Korkuları, Kadınların Kaygıları

Modern erkek, ilişki aramıyor—risk analizi yapıyor.

Boşanırsa mal varlığını kaybeder miyim?

Evlendikten sonra özgürlüğüm elimden gider mi?

Tatlı kadın, bir süre sonra “başa bela” olur mu?

Kadın ise “sürüklenmekten” korkuyor.

Hayatının merkezini bir erkeğe göre yeniden kurmak istemiyor.

Yalnız kalmayı, kaybolmaya tercih ediyor.

Yani herkes hem aşk istiyor, hem ondan korkuyor.

Tıpkı yatırımcı olup da güveneceği fikir bulamayan ya da girişimci olup da fon bulamayan bir iş insanı gibi.

İlişki Netlik İster, Flört Tabloyu Kurtarmaz

İş dünyasında bir ortaklık için beklentiler açık konuşulur.

İlişkilerde ise hâlâ pek çok konu tabu.

Kadın, ilgi ve duygusal netlik ister.

Erkek, güven ve anlayış.

Ama bunlar açıkça konuşulmadığında, varsayımlara dönüşür.

Varsayımlar ise çoğunlukla yanlıştır.

“Bakarız”, “hissettiririm”, “zamanla belli olur” diyerek yürümez bu işler.

Netlik ister.

Tıpkı iyi kurgulanmış bir iş planı gibi.

Zamanlama Uymazsa, Duygular da Uyuşmaz

Modern ilişkilerde en büyük kırılma noktalarından biri de “zamanlama farkı.”

Kadın, başta “beklentim yok” der; ama altıncı ay civarında klasik sorular gelir:

“Bizim geleceğimiz ne olacak?”

“Bu ilişki sence nereye gidiyor?”

“Senin evliliğe bakışın ne?”

Yumuşak ve dolaylı cümleler içinde bile net bir talep vardır: Belirsiz kalmayalım.

Bu evlilik baskısı değil.

Bu, duygusal yatırımın yönünü sorgulama ihtiyacıdır.

Erkek ise genellikle kaçak oynar:

“Şu güzel gecenin tadını kaçırma…”

“Her şeyin bir zamanı var…”

“Akışta kalalım…”

Ve böylece ilişki bir duygusal satranç oyununa döner.

Hamle yapılır, geri çekilir, sınırlar test edilir.

Sonunda kadın “çok erken bastırmakla”, erkek “sürüncemede bırakmakla” suçlanır.

Ama sorun zaman değil, iletişimsizliktir.

Evlilik Değil Ama Emek Şart

Kimseye “hemen evlenin” demiyoruz.

Ama ilişki de ciddiyet ister.

Bir girişim gibi düşünün: önce fikir doğar, sonra test edilir, sonra yatırım yapılır.

Ama daha fikir aşamasında bile sabır ve emek yoksa, sonuç da gelmez.

Bugünün ilişkileri “hızlı tüketim” modelinde.

Doyunca, sıkılınca değiştir.

Oysa gerçek bağ, yavaş pişer.

Ateşi kısık tutarsan, kıvamını bulur.

Peki Ne Yapacağız?

Her şeyden önce şu üç gerçeği kabul etmeliyiz:

1.Kusursuz ilişki yoktur.

2.Her şeyi bir kişiden beklemek hayaldir.

3.Ama niyet ve emekle, mucizevi bağlar kurulabilir.

Kendimizi “ilişkiye hazır” hâle getirmeliyiz.

Kendi sesimizi, korkularımızı, gerçek beklentilerimizi tanımalıyız.

Ve en önemlisi:

Kendimizi yatırım yapılabilir biri hâline getirmeliyiz.

Tıpkı iyi bir şirket gibi önce iç düzenimizi toparlamalıyız.

Son Söz: Aşk Ciddiyet İster

İlişki, tıpkı iş gibi, özen ister.

Ciddiyet ister.

İrade ister.

Ama hepsinden önce şu farkındalığı ister:

Hiçbir şey durduğu yerden yürümez.

Ne aşk, ne şirket, ne hayal.

Armut pişip ağzımıza düşmez artık.

Ama ağzını açmak da yetmez.

Bahçeyi sulayacaksın.

Ağacı dikeceksin.

Ve sabırla bekleyeceksin.

Tıpkı iyi bir yatırımcı gibi.

ÇOK OKUNANLAR